MEKTUP
İşçi kadınlar için tuvalete gitmek neredeyse bir lüks! Mersinden bir işçi kadın anlatıyor: ‘Tuvaletimi tutabildiğim ana kadar tutuyordum ki laf işitmeyeyim.’
İşten atılan otomotiv işçisi Ayşe anlatıyor: ‘Arpanız mı az geldi’ gibi aşağılayıcı cümleler kurulması, çay molası olmadan çalışmak, bizde patlamaya neden oldu ve sendikanın kapısında bulduk kendimizi
Babası tarafından öldürülen Şeyma Yıldız için bir lise öğrencisinden mektup: Yaşamlarımız, haklarımız için, daha fazla Şeymaların ölmemesi için mücadeleden geri durmamalıyız.
Babasının şiddeti yüzünden yaşamına son vermek istediği iddia edilen Şemse, yaşam savaşı veriyor. Aileye ziyarette bulunan Sultangazi Kadın Dayanışmasıysa olayın takipçisi olacaklarını söyledi.
Her bir kadının kendi sorunlarını dile getirdiği, kendilerine ve birbirlerine katkılar sunduğu, dayanışmayı öğrendiği Van Ekmek ve gül Grubu kadınlarından mektup var.
Evi, evliliği, aileyi, dağılabilen her şeyi. Sevmiyorum ‘ev hanımı’ tamlamasını ben. O yüzden, karşıma çıkan her formdaki ‘mesleğiniz’ bölümünün karşısındaki kutucuğa yazıyorum kocaman, ÇALIŞMIYOR(!)
Gülistan’dan hâlâ haber yok, yapılanlar ve açıklamalardan ‘güven’ denilen şey çıkmıyor ve Dersim’de topluma ‘güven’ verecek mekanizmalar zayıf. Gülistan Doku’ndu, biz döküldük. Karar kamuoyunun…
Ceren Özdemir’in ölümünün ardından bir şarkı yazan 16 yaşındaki Arjinnes her sokağa çıktığında ölüm korkusu yaşadığını söylüyor ve kadınlara sesleniyor: Direnmekten vazgeçmeyin.
‘Son yıllarda kadına, çocuğa, hayvana yönelik şiddet işyerinde, sokakta, evde her yerde gittikçe arttı. Korkuyoruz, endişeliyiz. Çocukların ve kadınların ölüm haberlerini almak istemiyoruz artık.’
Ekmek ve Gül ile tanışmam çok tesadüf oldu ve dergiyi okudukça kendimi daha güçlü hissettim. Kadınların yanyana ve dayanışma için de olmalarının önemini çok daha iyi kavradım...
Ataşehir Öğrenci Yurdundan genç kadınlar yazdı: Geçen günlerde bir akranımızı daha kaybettik, Ceren’i. Ceren ne ilk ne son; acısı ne daha çok ne daha az. Biz bu haberlere alışmak istemiyoruz!
‘Bir dileğini söyle’ diyerek yaşadığımız herhangi bir yere kadınlar için dilek kutuları koyup, kadınların isimleriyle birlikte dileklerini yazmasını sağlamak ve kadınların sesi olmak.
İzmir’de 38 yaşındaki Filiz Tekin, ‘Bakımsızsın’ denilerek evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Filiz’in ölümü bana yıllar önce yaşadığım ve o dönem beni oldukça sarsan bir anı hatırlattı...
Piri Reis Üniversitesi Kadın Topluluğu kuruldu. Topluluktaki denizcilik öğrencileri; ‘Okyanuslar kadın sorunu, gemimiz kadın mücadelesidir. Pruvamız neta, dümenimiz viya olsun’ dedi.
Tuzla Esenyalı’da yaşayan bir kadın Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin hayatını nasıl etkilediğini yazdığı bir mektupla anlattı.
Bursa’nın Panayır Mahallesi’den Sevgi Başboğa, kadın dayanışmasının kendisine neler kattığını ve bu 25 Kasım’da mahallelerinde neler yaptıklarını anlattı.
Şule Çet’in ölümünü ‘İki erkekle lüks plazaya girdi sonrası…’ başlığı ile duyuran medyaya ve olayı ‘basit bir intihar meselesi’ olarak anlatan sanıklara karşı kadınların mücadelesi kazandı.
Güleda, Feray bu sonu hiç hak etmedi, hem de hayatlarının baharında... Şiddet ev içinden sokaklara taştı. Devlet kadını koruyamadı, seyirci kaldı. Devlet sınıfta bile değil, sokakta başıboş kaldı.
Kadına yönelik gerek psikolojik gerek fiziksel şiddet haberleri duyduğumuz şu günlerde 25 Kasım gibi bir tarihte bir arada durmanın ne kadar önemli olduğunu anladım...
Şiddete karşı beraber olup korkmadığımızı, günden güne daha da güçlü olacağımızı duyurmalıyız.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.