Merhaba Ekmek ve Gül okurları ben Çerkezköy'de kablo fabrikasında çalışan kadın işçiyim. Fabrikamızdan daha önce de Ekmek ve Gül'e, Evrensel’e mektuplar göndermiştik. Daha önceden de belirttiğimiz gibi fabrikamızda kadın işçi sayısı daha yoğun. Büyük bir çoğunluğu ise asgari ücretle çalışıyor. Bu da "Asgari ücret görüşmelerinin yapıldığı bu döneme asgari ücretten kadın işçilerin beklentisi nedir? Belirlenen ücretler daha sonrasında işçinin hayatına nasıl yansıyor?" gibi konularda kadın işçilerin pandeminin el verdiği koşullarda tartışmasını sağlıyor. İlk önce belirtmeliyim ki bu sene beklenti daha yüksek olsa da tartışmalar daha kısık ilerliyor, bunda hükümete güvensizliğin ve pandeminin önemli bir rolü var. Geçen yıl belirlenen ücret genel olarak düşük karşılansa da azımsanmayacak sayıda işçiyi memnun etmişti. Peki geçen bir yılın ardından belirlenen asgari ücret biz kadın işçilerin hayatlarını nasıl etkiledi?
ÖDEYEMEYİZ KORKUSUYLA DAHA DOĞALGAZI YAKAMADIK
Virüs koşullarında ailesinden uzak duran, nerdeyse her gün yanında vaka çıkmasından dolayı sevdiklerine mesafeli kalmak zorunda kalan bizler zaten bir yandan da hazirandan beri Pazar günü dahil aralıksız her gün mesaiye kalmaya zorlanıyoruz. 6 aydır uyumak dışında bütün zamanımızı fabrikada geçiriyoruz. Peki elimize geçen ne? Çocuğumuzdan, eşimizden, çevremizden uzak kalmamıza, her gün yüzlerce kişi yan yana çalışmaya zorlanıp virüse davetiye çıkarmamıza rağmen ne kazandık bu yıl? İşin acı tarafı pek çoğumuz kışın ortasında olmamıza rağmen ödeyemeyiz korkusuyla daha doğal gazlarımızı yakmadık. Patronların ve hükümetin “üretimde yükselme” diye pazarladığı bizim için ise mesai cehenneminden başka bir şey olmayan dönemlerde arkadaşlarımızdan eşiyle tartışanlar, çocuğunun ona küstüğünü söyleyenler oldu. Sözde sokağa çıkmak yasak olduğu günlerde bile 12 saat çalışan, günde tonlarca makine yapmasına rağmen evindeki bir beyaz eşya bozulursa ne yaparız diye korkan... Eskiden en azından bir iki haftada bir arkadaşlarıyla buluşup dışarıda bir çay kahve içerken bugün bütün hayatı fabrika ev arasında geçen bizler, bütün imkanlarımız sosyal hayatımız elimizden alınmasına rağmen, hatta günün 12 saati fabrikada olduğumuzdan basit bir hesapla 2 öğün yemeği de fabrikada yiyen bizler. Ay sonunu getiremiyoruz da demeyeceğim çünkü onu geçen yıllarda yazıyorduk artık ay ortasını zor görüyoruz. Hayatımız her gün daha çok mesai - ne kadar çok mesai o kadar fazla vergi - çıkmazında sıkışmışken peki bizim kadın işçiler olarak talebimiz ne?
HAYATIMIZIN ÖZETİ FEDAKARLIK!
Bence illa bir ücret söylemek sorunları çözer bir noktayı göstermiyor. Çünkü bugün yüzde 200 zam gelse bile diğer gün hükümet temel yaşam malzemelerine yüzde 300 zam getirdikten sonra bunun bir değeri kalmıyor. O yüzden ilk önce asgari ücretin vergiden muaf olması fabrikalarımızda ana tartışma gündemimiz olmalı. Sonrasında asgari ücret için insanca yaşanacak bir düzeyde olmasını istiyoruz. Misafir gelince önce servisi yapıp kalırsa yemeği yiyen, gece vardiyasında çıkan meyvesini yemeyip çocuğuna götüren, neredeyse hayatının tüm özeti fedakarlık olan kadınlar olarak tartışmalıyız ve fabrikalarımızda birliğimizi işçiye acı reçete, patronlara ise külliyelerde ziyafeti reva gören bu düzene karşı mücadele etmeliyiz.
İlgili haberler
İşçi kadınlar, Asgari Ücret Tespit Komisyonu topla...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi kadın işçiler konuştu: Mesaiye kalmadan, ay sonunu n...
Reçetesi acı yaşamı asgari kadınlar…
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, işçi, işsiz birçok kadınla bir araya gelerek geçim derdini, asgari...
DİSK-AR: Kadınların yarısı asgari ücret ve daha dü...
DİSK-AR’ın hazırladığı ‘Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması’nda kadın işçilerin yarıs...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.