İÇİMİZDEN BİRİ
‘Bana hakkım olan 300 lira fazla parayı vermeye çekinenler, bir haftalık tatilde sadece yeme-içmeye 100 bin lira ödüyorlar. Bir de bunları dönüp bana anlatıyorlar. Bu nasıl göze soka soka hak yemektir
Yeşim'le tanıştıktan sonra oturmak için sözleştik. Bebek bakımı, ev işleri ve kaynanasının izin vermemesinden kaynaklı buluşmamız hep ertelendi.
Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Öyle bir kadın ki o, hangi kadın başını sokacak bir yer arasa kendini onun yanında buluyor.
Yoğun çalışma sırasında bebeğini düşüren Arife, başka bir kadın aynı şeyi yaşamasın diye kolları sıvıyor ve diğer işçilerle fabrikaya sendika sokuyorlar.
Zeynep 42 yaşında. Urfalı 8 çocuklu bir ailenin 6 erkek 2 kız çocuğundan en küçüğü. Zeynep’in hikayesi dayanışmayla, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir kadının hikayesi.
Müstesna 36 yaşında, 3 çocuk annesi. Geçimini gündüzleri atölyede çalışıp akşamları ise evde toka yaparak sağlıyor. Başka kadınların da gelir elde etmesi için toka işini onlara öğretiyor.
‘Bizi ihmal öldürdü. Hem önlemediler hem kurtarmadılar. Şimdi bir yılda evleri yapacağım diyorlar ama hâlâ su yok. Sürer mi böyle, sürmez. Bir sonu olacak elbet.... Onların da sonu gelecek.’
Çadırkentte kendine yeni bir yaşam kurma mücadelesi veriyor Serap. Küslüklerin bittiği, dayanışmanın yeni bir hayat yeşerttiği çadırkentte, bir solukta anlatıyor zorluklarla dolu yaşamını...
‘Ben tanıdım, tanıdıkça güvendim. Birbirimize ihtiyacımız var, kapıdan da kovsanız, bacadan girer yine de anlatırız, dinleriz, yan yana geliriz…’
Federal Mogul fabrikasında işten çıkarılan, sendika genel kurul delegeliği için seçilen Nagihan şimdi de şube başkanlığına aday! İşte Nagihan’ın hikayesi…
Bir taraftan işçi direnişi içinde gelişen bilinci, diğer taraftan hayatın getirdiği çeşitli yükleri omuzlamanın olgunluğu ile daha güçlü bir kadın haline gelmiş Nazlı.
Ayşe bir işçi disipliniyle gelip gidiyor alana. “Hakkımızı alana kadar bitmeyecek nöbetimiz” sözünü pelesenk etmiş diline.
Yaşamını baştan yazan Sevgi: Ben yaşamak istiyorum. Özgür olmak istiyorum. Bu zamana kadar hem baba evinde hem koca evinde hep dayak yedim artık böyle bir hayatı istemiyorum.
Şiddetten kaçmaya çalışırken güvencesiz çalışmaya tutulan Gül’ün hikayesi, kadınların mahkum edilmeye çalışıldıkları yaşamın sistematikliğini ortaya koyuyor.
Sivas’ta yaşayan 47 yaşındaki Şahset Kurugöl 8 ay önce devraldığı kıraathaneyi işletiyor, ama ne zorluklarla! Önyargıların yanı sıra bir de ekonomik zorluklara göğüs germeye çalışıyor.
15 yıldır otomobil lastiği tamir eden Mümine Gökçe ‘Keşke daha önce başlasaydım bu işe’ diyor. ‘Kadınsın, nasıl yapacaksın’ sözlerine karşılık da ‘Kadınlar her işi rahatlıkla yapar’ karşılığı veriyor.
‘Ben et yemeği çıkınca ya da sütlaç çıkınca paketleyip ya da ekmeğin içine koyarak eve götürüp kardeşlerime yediriyorum. Bu bana çok dokunuyor.’
Küçük yaştan itibaren yoksulluğa ve şiddete maruz kalan Türkan bugün hayata bağlı, güçlü, ayakları üzerinde duran bir kadın olarak çıkıyor karşımıza.
25 yıllık işçi Gülsel her sektörde çalışmış. Sendikalaşma deneyimi de yaşamış, baskının en ağırını da. Onu en çok verdiği emeğin değer görmemesi öfkelendiriyor. Tek amacı var; haklarıyla çalışmak!
25 Kasım bildirisi dağıtırken, bildiri alan Hatice abla anlatıyor Gülizar’ın neresinden tutsan şiddete dokunduğun hikayesini. Gülizar’ın hikayesi içimizi yakıyor ama en çok da öfkemizi biliyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.