‘Artık kimseye muhtaç olmayacağım’
Zeynep 42 yaşında. Urfalı 8 çocuklu bir ailenin 6 erkek 2 kız çocuğundan en küçüğü. Zeynep’in hikayesi dayanışmayla, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir kadının hikayesi.

Ablamla havalara uçtuk. Ablam evlenmeyeceği için, ben de ablamdan ayrılmayacağım için mutluyduk. Sonunda görücüler geldi, büyükler selamlaşıp sohbete başladılar. Biz mutfakta yemek hazırlıyorduk, sonra sofrayı kurduk. Herkes oturup yedi. Konu hiç açılmadığı için biz de çok sevinçliyiz. Ertesi gün ablama “Biz seni verdik” dediler. Ablamla şoke olduk. Annem “Seni gördüler artık seni onlara vermek zorundayız” dedi, ablam zorla evlendirildi.

Ben babamın en küçük çocuğu, biraz da kıymetlisiydim. Benim başıma gelmez, beni zorla evlendirmezler diye düşünüyordum. Mahallede biri ile bakışıyorduk zamanı gelince gelip beni istemesini hayal ediyordum. Hiç konuşmadık, anlaşmadık, uzaktan bakışmalar, gülümsemeler o kadar. Olmaz dediğim oldu, küçük amcamın oğlu bana talip oldu. Evde her gün kavga, ben karşı çıktıkça şiddetin dozu artıyordu. Bu sefer “Neden evlenmek istemiyorsun, yoksa bilmediğimiz bir şey mi var?” denilmeye başlandı. Şiddetin dozu artınca tamam demek zorunda kaldım. Amcamın oğlu gelip beni istedi, nişan düğün derken evlendik.

İlk oğluma hamilelik, annelik duygusunu tatmam 2. ve 3. çocuk derken yıllar geçti. Kendimi evime, çocuklarıma adamıştım. Üç oğlumla geçim derdimden başka hayattan bir beklentim yoktu. Her işe ben koşuyordum. Eşim bana hiç yardımcı olmaz, iş olursa çalışır, iş olmazsa çalışmaz. Bir gün hastaneye gittim dediler ki “İlaçlarını eczaneden alacaksın”, ne kadar sevindim anlatamam.

Bir gün eşim yurt dışında çalışmaya gideceğini söyledi. O da biz de çok sevindik, artık biraz yüzümüz gülecek, rahata kavuşacağız dedik. Aylarca yurt dışına gitmesini bekledik, bu süre zarfında hiç çalışmadı, her an haber gelebilir diye evde oturdu, borç gırtlağa kadar geldi. Herkese ilk maaşıyla hepsini kapatacağız deyip durduk. Derken sonunda haber geldi. İşlemlerin ardından yurt dışına çalışmaya gitti. Ben biraz rahata kavuşacağımız için sevinçliydim, çocuklar babalarının yokluğunda hep üzgünlerdi. İlk günler sürekli çocuklarla görüntülü konuşuyordu giderek bu görüşmeler seyrekleşti ve bir gün bizi telefondan engellediğini fark ettik. Çocuklar üzülmesin diye telefonu düşmüş kırılmış diye geçiştirmeye çalışıyordum ama ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Sonunda öğrendik ki orada başka birisi ile birlikte yaşamaya başlamış, Türkiye’ye de dönmek istemiyormuş. Giderken bıraktığı borçlar, bizim yaptığımız yeni borçlar… Çocukların karnını doyurmak her gün daha zorlaşıyordu. Ailemin desteği ile ayakta durmaya çalışıyordum ama nereye kadar… Sonunda “Sizin yüzünüzden, zorla evlendirdiniz beni” dedim. Diyecek bir şeyleri yoktu demediler de zaten.

AĞLAYA AĞLAYA TUVALET TEMİZLEMEK…

Sağdan soldan destekle nereye kadar gidecekti? Eşe dosta haber saldık, o güne kadar hiç çalışmamıştım, çalışmak beni korkutuyordu. Şimdi tam rahat edeceğimi düşündüğüm zaman çalışmak durumunda kalmak zoruma gidiyordu. Sonunda bir iş haberi geldi. Okulda temizlik görevlisi olarak çalışacaktım. En yakın arkadaşım Filiz bu işi ayarlamıştı. Sürekli beni cesaretlendiriyordu: “Kendi paranı kazanman önemli, ayaklarının üzerinde durmalısın, kocanı beklemenin anlamı yok” diyordu ama ben onu hiç anlamıyordum. Sadece bağıra bağıra ağlamak istiyordum. “Ben ev kadınıyım ben çalışmaktan anlamam” demek istiyordum ama diyemiyordum başka seçeneğim yoktu. Asgari ücretle işe başladım.

Temizliğin ilk günü işi bırakmak istedim. Bir ilköğretim okulunda temizlik yapıyordum, tuvaletler korkunç bir durumdaydı, aileler çocuklarına nasıl tuvalet temizliğini öğretmez hayretler içinde kalıyordum. Öğleyi zor ettim, öğle arası Filiz’i aradım, ben yapamıyorum işi bırakacağım dedim. O da “Saçmalama günü yarıladın bari tamamla bir günlük yevmiyeni al” dedi. “Bir günlük ücretin 283 lira şimdi işi bırakırsan alamazsın” dedi. Düşündüm, “Akşam eve giderken çocuklara bir şeyler alırım bugünü bitireyim” dedim. Tüm tuvaletleri ağlayarak temizledim. Akşam Filiz ile yine görüştük, “Tamam haklısın zor bir iş ama eğer yarın da gidersen bir 283 lira daha kazanırsın, elektrik paranı ödersin” dedi. Elektrikleri keseceklerdi, haklıydı. Sabah yine gittim, akşam bırakma sözü ile derken Filiz her gün için beni ikna ediyordu ilk hafta böyle geçti. “Gelecek hafta da dayanırsan yarım maaş alırsın bir aylık temel ihtiyaçlarını al sonrasına bakarız” dedi. Derken bir ay iki ay oldu ve eylülden hazirana kadar tüm okul sezonu çalıştım.

SAHİPLENDİRİLMEYE DEĞİL DESTEKLENMEYE İHTİYACIMIZ VAR

İlk başlarda çok zorlandım, ama insanın kendi parasını kazanması onu özgürce harcaması çok büyük keyifmiş. Ben sadece annem ablamla görüşürdüm, okulda iş arkadaşlarım oldu. Öğretmenlerle arkadaşlıklarım oldu, hepsi hikâyemi biliyordu. Her zaman her konuda bana destek oldular. Kadınlar bana hep iyi davrandı. Kendimi artık çok farklı hissediyorum. İşe ilk başladığımda aldığım maaş bana çok yüksek geldi, ama zamanla yaptığım işi harcadığım emeği düşününce asgari ücretin çok az olduğunu anladım.

Son yapılan zamlarla artık hiç geçinemiyorum. Temmuzda yapılan zam da elimi rahatlatmayacak. Çocukların üçü de okula başladı. Bugüne kadar hep AKP’ye oy verdim ancak son seçimde vermedim. “Kadınları sahiplendireceğiz” söylemi beni çok kızdırdı. Kadınları sahiplendirmek yerine biz kadınlara daha çok destek sağlanmalı. Ben artık kimseye muhtaç olmak istemiyorum. Çocuklarımın babası 5 yıldır yurt dışından gelmiyor, geldiği zaman boşanacağım. Kendi ayaklarımın üstünde duruyorum, okulların kapanması ile işsiz kaldım. Devlet böyle sezonluk işçilere başka iş imkânı sunmalı.

Okuldaki öğretmenlerin desteği ile okumaya başladım. Artık çalışmaktan korkmuyorum, çalışmayı seviyorum. Kadınların desteği ile kendimi daha güçlü hissediyorum.

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Hayat boyu mücadeleden vazgeçmemiş bir kadın: Müst...

Müstesna 36 yaşında, 3 çocuk annesi. Geçimini gündüzleri atölyede çalışıp akşamları ise evde toka ya...

Depremzede Mediha’nın 8 Mart talebi: Huzurla başım...

‘Bizi ihmal öldürdü. Hem önlemediler hem kurtarmadılar. Şimdi bir yılda evleri yapacağım diyorlar am...

Bol sohbetli, güzel sofralara hasret ama dayanışma...

Çadırkentte kendine yeni bir yaşam kurma mücadelesi veriyor Serap. Küslüklerin bittiği, dayanışmanın...