DOSYA

Pandemi süreci işçileri işten atma, ücretsiz izin, yoksullaşma gibi tehlikelere daha da yaklaştırırken kadınlar da bu ihtimaller üzerine evde B planları yapıyor, tasarruf tedbirleri uyguluyor.

Pandemi sürecindeki ücretsiz izin uygulaması fiili işsiz sayısını da arttırdı. İşsiz nüfusun büyük bir kısmını oluşturan kadınlar herkesin borç içinde, krediye bağımlı bir şekilde yaşadığını söylüyor.

‘Faturanı ödemediğinde elektriğin, suyun kesiliyor arkasından kapına icra da geliyor. Faturadan kısamıyorsun. Ama et yiyeceğime makarna pişireyim diye düşünüyorsun. Ne yedin diye kimse sormuyor sana.’

‘Haftanın 5 günü gidiyordum çalışmaya, şimdi 5 gün gidemiyorum. Gitmediğim evlere bile gittim. Çünkü diğerlerine gidemeyeceğim için, yani başvuruyoruz. Sağa sola başvurduk yardım amaçlı...’

‘Geçim zaten zordu, şimdi imkânsız oldu. Danışıklı dövüş var; devletle işveren birbirini kollayacak, işçiler pahasına bir orta yol bulacak. İşçinin bütün yükü sırtlanmasını hazmedemiyorum.’

‘Arkadaşlarımla görüşüyorum. Onlar da korkuyorlar ama mecburlar, gitmekten başka çareleri yok yani. Ya şu anda beni bile çağırsalar ben bile gitmek zorundayım. Başka çarem yok.’

‘Sağlık Bakanı’nın ötekileriyiz gerçekten. Biz hemşireler, teknisyenler, biyologlar, güvenlik sekreterleri, temizlik personelleri... Ben emeğimizin daha görünür olduğu bir 1 Mayıs hayali kuruyorum.’

‘1 ay olmak üzere, evdeyiz... Herhangi bir sosyal güvencemiz yok. Ne kadar sürecek bilmiyorum. Eşim de çalışmıyor. Şu anda elimizde olan birikimimizi tükettik. Yarın ne olacak bilmiyoruz.’

‘2 üniversite bitirdim, 4 dil biliyorum, kendimi geliştirmek için ha bire uğraşıyorum. Ailemin evinde bir odam bile yok. Koronadan sonra bir mesajla işten atıldım. Kendimi çaresiz hissediyorum…’

İzmir’de bir ilçe belediyesinde çalışan Fatma kat görevlisi olarak çalışan bir iş arkadaşının pozitif çıktığını anlatıyor ve ekliyor: ‘Sıra bana da gelecek.’

Kovid-19 salgını sonrası mevsimlik olarak çalıştıkları tarlalara gidemeyen tarım işçileri, yoklukla karşı karşıya. Görüştüğümüz tarım işçisi kadınlar aç kalmamak için çalışmaya gideceklerini söylüyor.

Salgın sürecinde evden çalışamayan bir gazeteci anlatıyor: “Sosyal mesafeyi koru, zaten metrobüse biniyorsun diyen ve sana mikropmuşsun gibi davranan adam gazetenin aracıyla gidip geliyor.”

Ortadoğu… Bitmeyen savaşlar diyarı, tarihin her aşamasında sınırları egemenlerin çıkarlarına göre bozulup yeniden çizilen topraklar bütünü. Hangi Ortadoğu’dan bahsetmek lazım bugün?

Avrupa, Asya, Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika, Amerika... ‘Dünya Haritası Kadınlar İçin Şiddet Atlası’ dosyamızda dünyanın dört bir yanını dolaşıp şiddeti ve şiddete karşı mücadeleleri ele alacağız.

Çocukların iyi olma haline dair tüm göstergelerin hanenin gelir seviyesiyle doğrudan ilişkili olduğu düşünüldüğünde, sadece kadın istihdamını güçlendirme hedefi bile kreşi savunmak için yeter aslında.

Çocukların 3 yaşından önce kreşe gönderilmemesi, ev içinde belli bir psikolojik ve fiziksel olgunluğa eriştirilmesi tavsiyeleri yapılıyor. Ancak bu tavsiyeler çocuğun sosyalleşmesini yok sayıyor.

Kreş bir haktır, devlet açmalı ve yine devlet denetlemelidir. Ancak Türkiye’de kreşin karşılığı çalışan ebeveynlerin çocuklarına bakacak kimse olmadığı için ‘mecburiyetten’ gönderdiği yerler olmuştur.

2017’de Sanayi Bakanlığınca teşvik, vergi indirimi ve kaynak tahsili için birincil öncelikli sektör seçilen petrokimyada kadınlar işçi sağlığı sorunları, ayrımcılık ve kötü muameleden çok dertli.

Geçinebilecek bir ücret, haklarını kullanabilecekleri sağlıklı bir çalışma yaşamı, işsizlikten korkmadan çalışmak, örgütlenme hakkı, kendini güvende hissetmek, kendine zaman ayırabileceği bir hayat!

Uzun çalışma saatleri, sağlıksız koşullar, güvencesizlik, düzensiz ücretler ‘bu işin fıtratından’ sayılıyor. ‘Buralarda zorunluluktan çalışıyoruz’ diyen kadınlar içinse zorluklar hiç bitmiyor...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.