Hatay'da sorunlar katlanarak büyüyor
6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçti ancak deprem bölgesinde yaşayanların sorunları çözülmedi; belirsizlikler büyüyor, yardımlar kesiliyor.

6 Şubat depremine Adana’da yakalandım, annem ve babam Hatay’ın Yaylıca köyünde yakalandı. Yaşadığımız ilk şokun ardından hemen anne, babama sonra akrabalarıma ulaşmaya çalıştım. Her yer mahşer günü gibiydi. O günleri detaylı anlatıp yeniden aynı şeyleri yaşar gibi hissetmek istemiyorum. Zaten her şeyi tam detayına kadar hepimiz gördük, ben depremin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen depremin izlerinin hâlâ silinmediği Hatay’ı ziyaretimden bahsetmek istiyorum.

Annem ve babam doğma büyüme Hatay’ın Yaylıca köyünden. Eskiden 2-3 ayda bir yanlarına gidiyorken depremden sonra 15 güne bir ziyaretlerine gidiyorum. İki yaşlı insan için de depremin etkisi çok uzun sürdü. Bir yıla yakın evlerine giremediler, evin bahçesinde derme çatma çadırda yaşadılar.

Geçtiğimiz hafta yine annemleri ziyarete gittim. Eve girmeye korktuklarından bahçede oturuyorlar. Baktım bahçede bir kalabalık var. Hatay’dan misafirlerimiz gelmişti. Hepsiyle selamlaşıp çay servisi yaptıktan sonra sohbete başladık. Ne kadar havadan sudan konuşsak da laf dönüp dolaşıp depreme geldi.

‘YIKILAN EVİN KREDİSİNİ ÖDÜYORUM’

Birgül, “Ben babamdan maaş alıyorum, evimiz yıkıldı. İlk günler çok rezil olduk, sonra bu konteyner kente yerleştirildik. Önceleri bize içme suyu veriliyordu, artık dağıtmıyorlar. 4 bin 500 liralık yiyecek kartı veriyorlardı, artık o da verilmiyor. Koşullarımız düzeleceğine her geçen gün daha da kötüleşiyor. Daha az imkandan yararlanıyoruz” diyor. Burada 500’den fazla konteyner var, hangi kapıyı çalsanız herkesin ayrı bir derdi var” diyor.

Atike ise emekli ve yalnız yaşıyor. Son zamlarla birlikte maaşı 10 bin lira olmuş. “Eskiden 2-3 ayda bir kuru gıda yardımı yapılıyordu, onunla idare ediyordum. Ama artık dağıtılmıyor. Emekli maaşım var diye Kızılay’dan yardım alamıyorum. Yardım başvurusunda bulunduğumda ‘Geliriniz var’ denilerek reddediliyorum. Madem gelirimi biliyorsun, giderimi de bil o zaman. Ne kadar giderim var bil, ona göre davran. Ben olmayan evimin kredi taksitini ödüyorum. Her yere başvurdum, bir cevap alamadım. Evim yıkıldı, bir çöp bile alamadım ama ev kredisini ödüyorum. Maaşımdan bana bir şey kalmıyor ama gelirin var deyip geri gönderiyorlar beni” diye anlatıyor yaşadığını.

HER ŞEY HÂLÂ BELİRSİZ

Fadime, 2 bin 200 lira engelli maaşı alıyor. “Bu ay 900 lira ilaç farkı ödedim. Her ay ilaç farkına ödediğim para miktarı artıyor. 4 bin 500 lira gıda yardımı kartı alıyorduk. 2 ay önce onu da kestiler. Benim başka hiçbir gelirim yok. Evi hasar görenlere devlet 15 bin lira para ödemişti. Ben ona başvurdum. Meğer tapuda bir yanlışlık varmış, bizim evde karşı komşu oturuyor gibi görünüyormuş. Parayı da o almış. O para alındı görünüyor diye bana yardım gelmiyor. AFAD ile görüştüm, savcılığa dilekçe verdim, ne yaptıysam sorun çözülemedi. Hiçbir yardım alamıyorum. Yıkılan evimizin yerine ev yapılıyor dediler ama nerede yapılıyor? Ne kadar para ödeyeceğiz? Belli değil” diye yaşadığı mağduriyeti anlatıyor.

ESKİ GÜZEL GÜNLERE DÖNELİM…

Her geçen gün belirsizliklerin arttığını söyleyen Fadime, elleri kolları bağlı konteyner kentte hayatta kalmaya çalıştıklarını belirtiyor. “Yaşam bizim için çok zor, engelli olunca daha da zor” diye ekliyor.

Herkes birbirinin derdini üzüntüyle dinliyor. Eski günlerden konuyu açıyorlar, eskiden şöyle güzeldi böyle güzeldi diye. Kimsenin gelecek beklentisi kalmamış, kimse hayal bile kuramıyor. Hatay’ın eski güzel günlerine kavuşmasını, tüm sorunların bir an önce çözülmesini istiyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül