DOSYA
Sovyetlerde kadınların durumu, kadınların devlet idaresine, kamusal, ekonomik ve kültürel hayata aktif katılımları hakkında çok yönlü bir fikir edinmek için Kızıl Ekim Fabrikasını ziyaret edelim mi?
Ne yani çalışma yaşamı insan hayatı merkezli inşa edilemez mi? Burada kadın ve çocuklar ayrıca gözetilemez mi? Sovyetlerin işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında bunun örneklerini görmek mümkün.
Leningrad’da Rusya’nın en eski çikolata fabrikalarından biri: Krupskaya Şekerlemeleri. Bize çikolata kadar tatlı gelen, ama yaşamı boyunca kapitalizmin başına bela olan Nadya Krupskaya’dan alır adını.
Sovyetlerde eğitim ve sağlık nasıl parasız bir kamu hizmeti haline geldi? Bu değişimler kadınların yaşamını nasıl etkiledi? 100 yıl önce getirilen çözümler bugüne hala ışık tutuyor.
Lafta değil yani, bir devrimin öncüsü olan kadınlar aslında cefasını da en çok çekenlermiş, doğusundan batısına o koca çarlık toprağında. Bu kadınlar yaşadıklarını anlatmasın, yazmasın ne yapsın?
Yasal düzenlemelerden, fiili eşitlik için atılan somut adımlara, eğitimden politikaya, kadınların toplumsal üretime çekilmesi için yapılan seferberlikten kadın işçilere özel politikalara...
Bolşevik Parti’nin kadının kurtuluşu politikasından; üretim, politika, eğitim, sağlık alanlarına kadar SSCB’de kadınların hak eşitliği nasıl sağlandı?
Kadınlar kendi konumlarını kökten değiştiren sosyalizme giden yolda nasıl mücadele etti? Neler yaptı, neler oldu?
Ekim Devrimi’nin 100. yılından aynamıza neler yansıyor? Devrim kadınların yaşamına neler kattı? Üretim, politika, eğitim, sağlık alanlarında kadının hak eşitliği için neler yapıldı?
Günlerdir sorunlarını anlattığımız Esenyalı’da çözümü Kadın Dayanışma Derneğinden kadınlarla konuştuk. “Kadınların bu hayata mahkûm edilmesini istemeyen herkese sesleniyoruz; Birlikte değiştirelim!”
Mahallede 4300 hastaya bakan bir aile hekimi “İstanbul’un ve ülkenin küçük bir panoraması” dediği Esenyalı’yı anlatıyor: Tevekkül kadınların tek sığınağı olmuş!
Esenyalı’da eczacı ve terzi anlatıyor: Dayak artık kanıksanmış, enseste değil gebeliğe çözüm arıyorlar, kadınlar bedenleriyle para kazanmaya çalışıyor. Kadınların yüzünde mutluluğun izi bile yok!
Esenyalı’da ikisi bebek yedi kişinin yaşadığı bir evdeyiz. İstismarın, yoksulluğun, şiddetin, cehaletin ve umutsuzluğun anneden kızına bir ‘kadermiş’ gibi aktarıldığı hayatların hikayesini dinliyoruz.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ni kadın kurumlarına ve uzmanlara sormadan apar topar açan hükümet, aynı yöntemle Kadın İzleme Merkezi açıyor. ŞÖNİM’lerde durum vahim, KİM’lerde neler olacak?
Nüfusu 100 bini geçen belediyeler sığınmaevi açmak zorunda, ama açmıyorlar! Bakan da eksikliğe dikkat çekiyor, ‘açılsın diye mektup yazdım’ diyor.
Daha önce pek çok kez gündeme gelen elektronik kelepçe, toplumsal bir sorun olan ve eşitsizlikten beslenen şiddet sorununu ‘teknik’ bir meseleye indirgiyor.
Ankara’dan üç ‘ihraç’ öğretmen kendi hikayelerini kaleme aldı. Anlattıkları, binlerce ‘ihraç’ edilmiş kamu emekçisinin yaşadıklarına tercüman oluyor.
Yıllarca emek verdikleri meslekleri ellerinden alındı, geçim derdi büyüdü, aile baskısı arttı, çocukların geleceği kaygısı bunalttı...
Hasbiye Sol 17 yıllık hemşirelik mesleğinden KHK ile ihraç edildi. Ekonomik özgürlüğünün elinden alınması karşısında çok sevdiği mesleğini, hayallerini feda etme pahasına kendine yeni bir iş kurdu.
Kadın akademisyenler barış imzacısı oldukları için yıllarca emek verdikleri üniversitelerden uzaklaştırıldı.Bunun sıfıra döndürme hamlesi olduğunu ama dayanışmayla hep artıda kaldıklarını anlatıyorlar
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.