BREZİLYA: Faşizmin karşısındaki en önemli güç kadınlar*
‘Ülkede, en gerici sağın güçlendiği, işçi sınıfına karşı baskısının arttığı bir süreç yaşıyoruz. Bu, kadınları doğrudan etkiliyor. Ama bu koşullar altında onlarca yasanın değişmesini sağladık.’

Not: 16 ülkeden 1200 delege kadının, 28-30 Eylül’de Ekvador’un Quito kentinde bir araya geldiği II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması, Brezilya’da aşırı sağcı, kadın ve LGBTİ düşmanı Bolsonaro’nun seçildiği seçimlerden önce gerçekleşti. Brezilyalı kadınların Buluşma’da sunduğu rapor, seçimlerin öngünlerinde Brezilya’daki durumu anlatmaktadır.

*** 
Ülkemizde bugün işçi kadınlar ve aileleri işsizlikten, hastanelerde doktor ve yatak bulunmamasından, konut yokluğundan, eğitimsizlikten ve yükselen yaşam maliyetlerinden muzdaripler. Michel Temer (MDB)’in darbe hükümeti bir yandan kamu kaynaklarını özel bankalara faiz olarak aktarırken; bir yandan da devasa bir işsizlik yaratarak, 25 yıllık sosyal yardımları durgunlaştırarak, bir emek reformu empoze etti ve sosyal refahı sona erdirmek için her şeyi yaparak haklarımızı elimizden almaya çalışıyor.

Brezilya İstatistik Enstitüsü’ne (IBGE) göre 13,7 milyon kişi işlerini kaybetti ve bu toplamın yüzde 51’ini kadınlar oluşturuyor. Başkanlığı, 2016 Nisanında tarihimizin ilk kadın başkanı, 54 milyonun oyunu alarak ikinci kez seçilen Dilma Rousseff’in elinden alan darbeden beri, ülke, hakların geri alınmasında bir tırmanış; özellikle yoksullara, siyahlara, kadınlara ve gençlere karşı artan bir faşizm ve şiddet yaşıyor.

Başkan Dilma, yeniden seçilmesine karşın, askeri darbeden bu yanaki en muhafazakar Ulusal Kongre’yi yönetmenin zorluklarını çekti. PT (İşçi Partisi) ve müttefikleri “yönetilebilirlik” olarak adlandırdıkları uzlaşmacı politikalarla, darbeyi açıkça savunan kongre ve senato başkanlarının seçilmelerine verdikleri desteği aklamaya çalıştı; ayrıca stratejik bakanlıkların Brezilya aristokrasisinin ve uluslararası sermayenin temsilcisi partilere sunulması bu süreçte belirleyici oldu.

II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşmasının son gününde Qutio sokaklarında gerçekleştirilen yürüyüşten...

Bir siyasi krizin öngününde ve 2014’ten bu yana güçlü bir şekilde yaşanan ekonomik krizin bizzat içerisinde olan federal hükümet, sağı ve Brezilyalı işadamlarını sakinleştirecek önlemler aldı: kamu politikalarında yatırımların azaltılmasına öncelik veren kemer sıkma politikaları, sanayisizleştirmenin hızlanması, işlerin azaltılmasının yanısıra GSYİH'nın yüzde 50'sinin kamu borçlarına faiz ödemesi olarak ayrılması… Bu önlemler işçilerin, özellikle de kadınların yaşamını belirgin biçimde etkiliyor. 

Aynı zamanda, bunlardan hiçbiri, diğer yolsuzluğu kanıtlanmış burjuva politikacılar halen serbestken ve halka karşı suç işlemeye devam ederken, eski başkan Lula’nın haksız yere hapse atıldığını reddetmedi. Lula, yolsuzluk yaptığını itiraf etmekle birlikte, asıl olarak seçimlere katılmasını olanaksız kılmak için hapsedildi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşananların en derini olan kapitalist emperyalizmin güncel krizinde büyük şirketlerle birlikte büyük ulusal ve yabancı burjuvazinin, olağanüstü kârlarını güvenceye almak ve işçi ve halk hareketlerinin şiddetle bastırılmasını sağlamak için olabildiğince hızlı bir şekilde Brezilya'da faşist bir hükümete ihtiyacı var. 

Darbeci başkanın Rio de Janeiro’da şiddetle savaşma gerekçesiyle aldığı askeri müdahale kararı, gerçekte, halka ve aktivistlere karşı baskıyı arttırma politikasına uyumluluk kararıdır. Konsey üyesi Marielle Franco suikastı, devletin şiddet eylemlerine karşı her gün mücadele edenleri susturmaya yönelik bir girişimdir. Brezilya, dünyanın politik ve sosyal aktivistlerini en çok öldüren dört ülkeden biridir ve Marielle’ye yapılan acımasız suikast bunun kanıtıdır.



Brezilyalı kadınların kurumsal siyasete katılımı gözle görülür biçimde düşüktür. Halk hareketlerinde çoğunlukta olmamıza rağmen bu gerçek Brezilya parlamentosuna yansımamıştır. Son seçimlerdeki düşüşle birlikte parlamenterlerin yüzde 10'undan biraz daha fazlayız. Kadın mücadelesinin bir meyvesi olan, adayların en az yüzde 30’unun kadın olmasını gerektiren seçim yasasına karşın, çoğunluğu sadece görünürde aday gösterildi ve seçilen az sayıdaki kadın ise işçi kadınların haklarını zerre umursamıyor, hatta daha kötüsü, bu kadınlar bizzat burjuvazinin yasal temsilcileri.

Ülkede, faşizmin kuvvetli etkisiyle en gerici sağın güçlendiği, devletin işçi sınıfına karşı baskısının arttığı bir süreç yaşıyoruz, Siyasi zulüm her gün kendini gösteriyor. Ulusal güvenlik yasası gibi askeri rejimin kalıntısı muhafazakar yasalara ek olarak, hükümet tarafından, herhangi bir siyasi aktivistin terörist olarak damgalanmasına izin veren bir yasa tasarısı onaylandı. Eski bir siyasi tutuklu başkana sahip olan, demokrasi için canını veren kadınlara tanıklık eden bir ulus için bu bir utançtır.

Buluşma süresince kadınlar farklı atölyelerde ülke deneyimlerini paylaştılar, mücadele için ortak yol haritası çıkardılar.

Tutuklanan, işkence gören, tecavüze uğrayan ya da yaşadığı şiddet nedeniyle kürtaja maruz kalan milyarlarca kadının yanı sıra, 50 kadın öldürüldü ve çoğunun bedeni mücadeleleri ve zamanlarının kadınlara dayatılan davranış kalıplarına uymamaları nedeniyle gizlendi. Demokrasi zamanlarında faşizmin yükselmesine izin vermek; işçilerin, öğrencilerin, ev kadınlarının, siyahların ve beyazların, yasal mücadelenin ve silahlı mücadelenin kadınlarının, hayatta kalanların ve öldürülenlerin anılarına tecavüzdür.

Polisiye araçların arttırılması, güvenlik güçlerinin militarizasyonu, ceza yaşının 16’ya düşürülmesi gibi sağ siyasetin yürüttüğü ve finanse ettiği “açık şiddet uygulamaları”, açıkça yoksul ve siyah insanlara saldıran bir politikanın parçalarıdır ve kadınları doğrudan etkiler. Akrabalarının yaşamını güvenceye alabilmek için örgütlü suçun parasına muhtaç hale getirilmenin yanı sıra hapisteki çocuklarına ve arkadaşlarına refakat etme sorumluluğunu taşıyan, ziyaret kuyruklarında aşağılamalarla karşılaşan ve can sıkıcı soruşturmalara konu olanlar da kadınlardır.

Polis baskısının artması öncelikle siyah, yoksul ve işçi gençleri öldürüyor. Brezilya polisi 1964 diktatörlüğünde kurumsallaşan bir askeri yapıya sahipti. Bu silahlı güç, bugün, daha önce hiç olmadığı kadar, en yoksul bölgelerde bir yok etme timine dönüştürüldü.

Çatışmaların arttığı ve kadın haklarının tırpanlandığı bu senaryoda, eylemler (protestolar, işgaller, grevler) darbeyle karşı karşıya kaldı, ve sonuçları kadınları ön saflara çekti.


Sosyal yatırımları durduran Anayasa madde 55’in onaylanmasına karşı eylemliliklerde, çalışma reformu eylemlerinde ve Brezilya tarihinde şimdiye kadar görülmüş en büyük grevlerden biri olan 28 Nisan 2017 Genel Grevinde işçi kadınların kararlı katılımları vardı. Bu genel grev kesinlikle 1989’dan beri gerçekleştirilenlerin en büyüğüydü. Brezilya’nın dört bir yanından milyonlarca kadın ve erkek silah tehdidini aştı; malların üretimini ve dolaşımını, insanların ulaşımını durdurdu.

Ülkenin kuzeyinden güneyine, nakliye işçileri, akademisyenler, bankacılar, madenciler ve diğer sektörler iş bıraktı. Esnekleştirme, emek ve sosyal güvenlik reformuna karşı örgütlenmiş greve 35 milyon kadın ve erkek işçi katıldı.

Egemen sınıf politikalarına karşı tüm bu ayaklanmalar kadınları ülkenin politik mücadelesinin ön safına yerleştirdi. Şimdi, mevcut seçim döneminde yine kadınlar olarak, kadın, siyah, LGBT ve işçi haklarına karşı faşizmin adayı Jair Bolsonaro (PSL) karşısında mücadele eden harekete öncülük ediyoruz. Sosyal ağlar aracılığıyla faşist fikirlerin ilerlemesine karşı iki milyona yakın kadını bir araya getiren devasa bir protesto grubu örgütlendi. 29 Eylül’de, suçlu ve faşist Bolsonaro aleyhine ülke çapında yürüyüşler yapacağız. (Not: Konferans, Brezilya’daki seçimlerden once gerçekleşmişti, raporda bahsi geçen yürüyüşe 500 bini aşkın kadın katıldı.)


BREZİLYA’DA KADIN HAREKETİ: YASALARI DEĞİŞTİREN KADIN GÜCÜ
2016 yılı darbe ile özdeşleşti; ama Brezilya kadın hareketi açısından da çok şey ifade ediyor: doğrudan haklarımıza saldıran bir dizi yasal düzenlemeye karşı binlerce kadının sokaklara mücadele etmeye çıktığı bir kadın baharı yaşadık. Bu saldırı düzenlemelerinden biri aileyi erkek, kadın ve çocuklardan ibaret sayan “Aile Statüsü” idi ve homoaktif ilişkileri, bekar anneleri, büyükanne-büyükbaba tarafından yetiştirilen çocukları ve diğerlerini dışlıyordu. Bu, ataerkil standartlara uymayan lezbiyenlere, biseksüellere, transseksüellere ve diğer ifadelere karşı önyargıyı teşvik eden bir yasaydı.

Çeşitli Brezilya kentlerinde binlerce kadın, tecavüz mağdurlarının yasal kürtaja erişimini zorlaştıran 5069 nolu yasa tasarısının yazarlarından olan kongre başkanı Eduardo Cunha (MDB)’yı protesto etmek için sokaklara çıktı. Bu protestolar Cunha’nın kongreden ayrılmasında çok etkiliydi. Bugün, yolsuzluk nedeniyle hapsedildi.

Başka şeylerin yanı sıra, teşhis edilebildiği durumlarda, tecavüzcünün ismini çocuğun doğum kayıtlarına yazarak onu baba olarak tanımlayan, “Doğmamış çocuğun statüsü“ adı verilen gerici bir yasa tasarısını da bozguna uğrattık. Sahneye koyulan diğer yasa tasarıları, daima yasal kürtaja erişimi daha da zorlaştırmayı ve gebelikleri sonlandırmak isteyen kadınları suçlu saymayı amaçlıyordu.

Brezilya yasalarında kürtaj ciddi bir suç olarak ele alınıyor. Her iki günde bir kadın güvensiz kürtajın mağduru oluyor. Bunda sınıf ve ırk farklılıkları var. Zengin kadınların güvenli kürtaja gücü yetiyor. Yoksullar ilkel yöntemlere başvurmak zorunda kalıyor ve bu süreçte yaşamlarını riske atıyorlar.

Hamilelerin de hakları güvence altında değil. Brezilya, yüzde 80’lik sezaryen oranıyla, en çok gereksiz sezaryen doğumun gerçekleştiği ülkelerden biri. Doğuma bağlı ölümler ortalama günde 6 kadını buluyor ve ölen kadınların büyük bölümü yoksul ve işçi kadınlar.


Ülkemizde kadınların mücadelesiyle yapılan bazı değişikliklerle bazı gelişmelerin yaşandığı da bir gerçek. Dünyanın en gelişmişlerinden biri olan Maria de Penha yasası, 12 yılı doldurdu ve yasa kadın mücadelesinin kazanımı olarak var. 2015 yılında, bu yasayla ilgili tartışma sonucunda kadın cinayetlerinin ağır bir suç olarak kabul edilmesini sağladık.

Ancak adalete erişimin zorluğu ve devletin kanunun uygulanmasına yönelik etkisiz tutumu cinsel şiddet mağdurlarına olan ilginin yetersiz kalmasına neden oluyor.

Yasa var, ancak adalet eksik. Bu yüzden, günde 15; her bir buçuk saatte bir kadın öldürülüyor. En çok kadının öldürüldüğü ülkeler arasında utanç verici 7. sırayı işgal ediyoruz. Yılda 50 binden fazla tecavüz bildiriliyor; ancak gerçekte sayının 500 bini aştığı tahmin ediliyor.

Ücretli ev işçiliğinin yasayla düzenlenmesi de önemli bir başarıdır. Brezilya köleliğinin en belirgin çatlağı olan ev işçiliği neredeyse tamamen siyah kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor; tehlikeli, düşük ücretli olan bu işkolu aynı zamanda kadınların tacize de en açık olduğu çalışma alanlarından biri. Yasa, ev işçisi kadınları işçi, sektörü ise bir üretim sektörü olarak görünür hale getirdiği için değerli bir yasa.

Yine de, işçi kadınların yaşamı her geçen gün daha da kırılganlaşıyor. Enflasyon artıyor ve kemer sıkmaya karşı mücadele acil bir mücadele haline geliyor. Yüksek gıda fiyatlarının, elektrik ve gaz maliyetlerinin, kiraların yaşamımızdaki ağırlığı çok fazla.


Doğal kaynakların sömürülmesindeki artış da kadınların yaşamlarını zorlaştırıyor. Amazon ormanlarının talana açılması, ormanların satışı, doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi ve yenilenebilir enerji yerine fosil yakıt enerjisi tercih edilmesi ülkemiz için ciddi sonuçlar doğuruyor.

Güneydoğu bölgesindeki su krizi bu politikanın kanıtıdır: hükümet herkes için güvenli içme suyu sağlayan binaların yapımına zarar verme pahasına, önceliği sağlık şirketlerinin yüksek karlarını korumaya verdi. Kadınlar, evin bütünlüğünün korunması ve sürdürülmesinden sorumlu oldukları için bu gerçekliğin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakıldı.

Brezilya evlerinin yüzde 40’ının çekip çevrilme sorumluluğu yalnız ebeveynlik yapmak zorunda kalan kadınların boynunda. Yine de kadın ve erkekler arasında ücret farkı “ben buradayım” diye çığlık atıyor. Beyaz kadınlar, beyaz erkeklerin yüzde 75’ine yakın maaşlar alıyorlar. Siyah kadınlar açısından, durum daha vahim: siyah kadınların beyaz erkeklerin yüzde 40’ı kadar maaş alıyorlar. Siyah kadınlar aynı zamanda köleliğe benzer koşullarda yaşayanların çoğunluğu: ev işçilerinin yüzde 58’i siyah kadınlar. Düzenli çalışanların yüzde 62.3’ünü erkekler oluşturuyor ve düzenli bir işe sahip kadınlar arasında siyahlar en az oranda. İşsizlerin çoğu siyah kadınlar; bunu beyaz kadınlar, siyah erkekler ve son olarak beyaz erkekler izliyor.

KADIN İŞGALLERİ: BİR MÜCADELE DENEYİMİ 

Kadına karşı şiddet; kadın cinayetleri ve cinsel şiddet de dahil olmak üzere tüm biçimlerdeki eş ve aile şiddeti olarak anlaşılır. Brezilya, kadın cinayetlerinde dünyada 83 ülke arasından beşinci sırada. Buna karşın, kadınların bu durumdan kurtulmaları için destek ağı çok zayıf.

Kadına karşı şiddetin olmadığı bir dünya kavgası, Olga Benario hareketinin temel mücadelelerinden biridir. Bize göre, kadınların yaşamı için savaşmak, baskısız ve sömürüsüz bir toplum için savaşmanın ayrılamaz bir parçasıdır.


Tina Martins Evi
Bu durum karşısında, kadın örgütlenmesinin önemli bir örneği 8 Mart 2016'da Belo Horizonte (Minas Gerais)’de gerçekleşti. O gün, Olga Benario Hareketi ve MLB (Mahalle Mücadelesi Hareketi) tarafından örgütlenen yüzlerce kadın, kamu politikalarının kadın lehine uygulanmasını talep etmek için 10 yıldır kullanılmayan bir kamu binasını işgal etti. Ana talepler şunlardı: cinsel şiddete ve devlet şiddetine karşı yoğun bir mücadele için; tam zamanlı kreşlerin derhal açılması, toplum kreşlerinin düzenlenmesi, şiddet mağduru kadınlar için sığınma evleri, 24 saat açık, şiddete karşı özel yapılandırılmış polis karakolları.
İşgal, Minas Gerais hükümetini; talepleri devlet tarafından reddedilen kadınlar için geçici bir karşılama yeri ve sığınak olmanın yanı sıra; tartışmalar, sohbetler, kurslar, iletişim alanları, fuarlar ve toplantılar için bir kadın eğitim alanına dönüştürülen Tina Martins Kadın Danışma Evi’ni açmak için boş bir bina vermeye zorlayan büyük bir zaferdi.

Ev, önyargı kurbanı mülteci kadınlara bakım sağlıyor. Bu iki yıla yakın sürede hizmet verilen kadınların çoğunun yoksul, işçi ve kenar mahallelerden kadınlar olduklarını belirtmek gerek: bu kadınlar bilgiye erişimden ve özel ilgiden daha fazla mahrum oldukları için buna daha çok ihtiyaç duyuyorlar.


Mirabal Kadın İşgali
Kadın işgallerinin bir diğer büyük örneği, 25 Kasım 2016’da Porto Alegre (Rio Grande do Sul)’de Mirabal İşgali’nin başlamasıyla gerçekleşti. Terk edilmiş bir bina farklı yaş ve mesleklerden 100 kadın tarafından işgal edildi. Binanın ele geçirilmesiyle, Olga Benario hareketi çalışmayı sosyal medyada ve sokaklarda duyurdu. Birkaç gün içinde, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, avukatlar ve sağlık profesyonelleri tarafından gönüllü olarak geliştirilen çalışma, sosyal kurumlar ve kamu makamları tarafından tanındı.

Yardım arayan ev içi ve cinsel şiddet kurbanlarının büyük çoğunluğu siyahtı. Bu alanda konaklama hala geçici. Orada birkaç gün, bir gün, hatta bir vardiya süresince kalan kadınlar var. 60 kişi kapasiteli işgal evi, kendi sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, öğretmenler, avukatlar ve sağlık profesyonelleri ağına sahip.


Helenira Preta İşgali
Siyah, Latin Amerikalı ve Karayipli kadınların Uluslararası Günü olan 25 Temmuz 2017'de, Olga Benario Hareketi tarafından örgütlenen yüzlerce kadın Mauá’da (São Paulo)’da terk edilmiş bir evi işgal etti. İşgalin hedefi, São Paulo hükümetinden binanın yenilenmesini ve şiddet mağduru kadınların sığınması için bir Danışma Evi’ne dönüştürülmesini talep etmekti.

“İŞGALE, KAVGAYA VE DİRENİŞE DEVAM EDECEĞİZ”
Kadın işgalleri, kadına karşı şiddeti bitirme mücadelesinin örnekleridir. Kadınlara, şiddet mağdurlarına insanca yardımın yanında, özelleşmiş polis karakollarının yaygınlaşması için mücadelede de örgütlenmeleri gerekiyor.

Bu koşullar, farklı sosyal kesimlerden kadınların ideolojik ve politik şekilleniş süreçlerini katalize etme ihtiyacını ortaya koymaktadır; çünkü ülkemizde gelişen mücadelelerde çoğunluğu oluşturmamız yeterli değil; durumu nasıl yorumlayacağımızı bilmeli ve başrolde olarak müdahale etmeliyiz.

Haklarımıza yönelik bu saldırı furyasında, Olga Benario Kadın Hareketi olarak, Brezilya’da bu saldırılara cevap veren ve kadın mücadelesini öne alan alternatif bir kurumsal politikanın inşaasına katılmaya karar verdik. Diğer kitle örgütleriyle birlikte, Brezilya’da halk tabanlı yeni bir sol parti olan Sosyalizm için Halk Birliği’nin kurulması kampanyasını başlattık. İki yılda 1,2 milyondan fazla destek topladık; 5 milyondan fazla kadın, erkek, işçi ve gençle konuştuk; sokağa, meydanlara, otobüs duraklarına, metro istasyonlarına gittik; umudu yeniden kurmak için aralıksız çalıştık ve şüphesiz ki bize en çok destek olanlar kadınlardı. Kadınların güçlü bir mücadelesi gerekli, soykırım ve şiddete son vermeliyiz.

Yaşasın Brezilya, Latin Amerika ve Karayipler Emekçi Kadın mücadelesi! Faşizme hayır, kapitalizmin ve erkek egemenliğinin sonu ve sosyalizm için!

* II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması’na Brezilyalı kadın örgütü Olga Benario Kadın Hareketi’nin sunduğu rapor- Quito 2018
Çeviri: Oya Tezel

II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması'nda 11 ülkeden delegelerin ülkeleri hakkında verdikleri bilgileri içeren dosyamıza BURADAN erişebilirsiniz.

İlgili haberler
II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması

İlki 2015 yılında Dominik’te gerçekleştirilen, ikincisi 28-30 Eylül’de Ekvador’un Quito kentinde ger...

DOMİNİK: Kadınlar için yıl sanki 1886 gibi!

Dominik’teki hanelerin yüzde 49’u kadınların tek başlarına ebeveynlik yaptığı haneler. Çalışma koşul...

EKVADOR: Sözde ‘vatandaş devrimi’ kadınların sorun...

Correacılığın vaazları ve uygulamaları eşitsizliği gidermek bir yana daha da derinleştirdi. Ekvadorl...