DOSYA
Zeynep engelli bir kadın. Üniversiteyi zorluklarla okudu, memur oldu. OHAL yıktığı engelleri yeniden karşısına dikti. Şimdi onlarca kişinin yaşamını alt üst eden bu süreçte yaşadıklarını kaleme alıyor
Batman Belediyesinde sosyologdu. Şiddet gördüğü kocasından ayrı bir yaşam kurmaya çalışıyordu. Kayyum onu işinden etti. Cezaevindeki kocanın tehditleri, “Uğraşamayız” diyen savcılara “komik” geldi!
Dosyadaki her bir kadın, mesleklerini elde etme çabaları, yaşamları, ihraçların kadınlar için katmerlenen zorluklarına karşı ayakta durma savaşlarıyla birer direnç hikayesi...
İzmirli Rita annesi ve kız kardeşiyle Yunanistan'a göçmek zorunda kaldı. 30'lu yaşlarında şarkı söylemeye başladı, savaş koşulları yüzünden müzikten ayrı düştü.
İstanbul'da fakir bir Yahudi Seferad ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ermenice, Türkçe, Yunanca şarkılarıyla sahneyi titretir. Nazilerden kaçan Yahudi ailelere evini açar...
Boğaz'ın karanlığından yükselen sesini dinlemek için halkın sahile akın ettiği, adına mehtabiyeler düzenlenen bir kadın o. Bugüne taşınan onlarca derleme onun sesiyle kaydedildi ama adı geçmedi.
Kos'tan İskenderiye'ye sonra New York'a uzanan bir öykü bu... Bugüne tanıdık şarkılar bırakan bu içli ses, belki de göç yollarının ve yoksulluğun zorluklarıyla bilenmişti.
Bir vakitler sahnenin bir başından öbür başına rüzgâr gibi uçan genç kadın Direkler Arası'nın en meşhur kantocularındandı. Öldüğünde geriye dört sandık dolusu nota ve onlarca kanto bestesi bıraktı.
Hayranı da derdi de çok bir kadındı. Kantonun piri, kantocuların kraliçesiydi. Rengarenk, yanardöner pullu fistanı, neşesini esirgemeyen hali ile çok aşıklar edinmiş, maalesef sefalet içinde ölmüş...
Aşağılayıcı sözleri göğüsleyerek çıkıp şarkı söyleyen, dans eden, erkeklerle dalgasını geçen Ermeni, Rum, Yahudi, Çingene kadınları bir dönemi kapatıp yeni bir dönemin kapısını ardına kadar açtılar.
İşsizlik, kayıt dışılık, güvencesizlik, fazla çalışma, düşük ücret, ev işleri, çocuk bakımı... Kadının sırtına büyük bir yük olarak binen bu sorunlara karşı seslerini duyurma için kadınlar alanlarda.
‘Aşı oldu, hayatı zindana döndü, bakın neler oldu’ gibi heyecanla tıklayıp, içeriğinde saçma sapan bir şey bulduğunuz çoğu yalan ya da çarpıtılmış olaylar... Bilimsel tek bir sentez rapor yok ama!
Kadınların sendikaların yönetimlerinde temsil oranı sadece yüzde 8.8. Ancak bunu değiştirecek olan da bizleriz! Direnişlerin, grevlerin nasıl en ön safındaysak, sendikaların yönetimlerinde de olacağız
Türkiye’de kadın işçilerin sadece yüzde 7.9’u sendika üyesi. Kadınların sendikalaşma oranı erkeklerden daha düşük. Patronlar, kadın işçilerin sendikalaşmasını önlemek için özel yöntemler uyguluyor…
Aşı karşıtlarına göre ilaç lobisi aşıdaki Timerosal maddesinin otizme yol açtığına dair çalışmaların önünü kesiyor. Bu tespit bir skandallar zinciriyle çürütüldü. Ama '-mış'lar' tam gaz devam!
Kadınlar işyerinde mobbinge, ayrımcılığa, tacize daha çok uğruyor. Kadınların yaşadıklarına ilişkin verilere ulaşmak da çok zor ama biliyoruz ki bu sorunlar çok yaygın...
Aşı yaptırmalı mı, yaptırmamalı mı? Dünyanın tartışması Türkiye'ye de sıçradı. Kimi inançtan, kimi 'doğalcılıktan' aşıya karşı. Sağdan da soldan da gitsen sonuç aynı: Aşı karşıtlığı çok tehlikeli!
Türkiye’de meslek hastalıkları deyince durum özetle böyle! Tespit edilebilen meslek hastalıkları buzdağının suyun üstünde kalan kısmı. Suyun üstünde yılda 40 kadın, altında en az 15 bin kadın var!
Kadın işçilerin yıllık iş kazası sayısı her geçen yıl artıyor ve 35 bine yaklaşmış durumda. Her yıl 100 sigortalı kadın işçiden en az 1’i iş kazası geçiriyor. Gerçek rakamlar ise çok daha fazla!
2 milyon 190 bin kadın ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. 27 sektörün 20'sinde kadınların ücreti erkeklerden düşük. Üstelik eğitim düzeyi de bu ücret eşitsizliğini çözmüyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.