4 yıl boyunca aynı ayakkabıyı giyerek, giyecek ikinci bir elbisesi olmadan mesleğini elde etmiş Hasbiye. Çalıştığı süre boyunca hem kadın olarak hem de doğduğu kentin Mardin olmasından dolayı birçok sıkıntıya da maruz kalmış. Devletin çalışan kadınların yaşamını kolaylaştırıcı uygulamalarının olmayışı nedeniyle çalıştığı süre boyunca birçok sıkıntı yaşayan Hasbiye kadın olarak gücünün farkında olmuş her zaman. İhraç edildikten sonra çevresinde bir dışlanmışlık hissetmiş, “insanların nezdinde onurumuzla oynandı” diye tarif ediyor yaşadığı süreci.
OHAL sürecinden çok önce siyasi gidişatın sonuçları olacağını düşünen Hasbiye, yaşadığı süreci bekliyormuş içten içe. Kendisinden önce ihraç edilen arkadaşlarını duyunca tedirgin olmuş ve yayınlanan her KHK’da ismini aramış.
“Kadının ihraç edilmesi erkeğin ihraç edilmesinden daha zor” diyor, nedenini ise toplumun erkeğe bakış açısıyla kadına bakış açısının aynı olmamasında görüyor. “’Erkek inşatta dahi çalışabilir, taşı sıksa suyunu çıkarır, kadın yapamaz’ anlayışı hâkim yaşadığımız toplumda.” O, bu hâkim düşüncenin hayatını şekillendirmesine izin vermeyen bir kadın. Ne ailesinden ne de eşinden para istemiş bu zamana kadar. Nitekim ihraç edilip işinden edilince ekonomik özgürlüğü de elinden alınmış olduğu için önceleri çok zorlanmış. Tüm bu sıkıntıların üstesinden kendi gücüne olan inancıyla gelmiş Hasbiye.
Ama yine de ekonomik olanakların olmayışı geleceğe dair plan yapmasını da engelliyor. “İhraç edilen her kadın evine kapansaydı sosyal bir çöküş yaşanırdı” diyor ve gülüyor; “iyi ki kadınlar evlere kapanmadı.” Bu sözü tüm zorluklara rağmen hem kendine hem de ihraç edilen ama kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi veren tüm kadınlara duyduğu güveni de gösteriyor.
ÖZEL HASTANELER KOMİK ÜCRETLERLE KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRMAK İSTEDİ
Hasbiye şimdi ailesiyle birlikte yaşadığı ekonomik kaygıları gidermek için bir güzellik salonu açtı. Bunu, eşiyle çiftlik kurma hayaliyle biriktirdikleri paranın üstüne biraz borçlanarak gerçekleştirebildi. Eşinin hayalini gerçekleştiremeyecek olmanın hüznü var biraz üstünde. Ama biraz da mecburiyet var.İhraç edildikten sonra özel hastanelerde çalışmak için başvurmuş ama “istenmeyen insan” muamelesi görmüş. Çalıştırmayı kabul edenlerin en iyisi çok düşük ücretler önermiş. Yıllarca severek yaptığı ve emek harcadığı işi bir umut tekrar yapabilirim diye başvurduğu özel sektörde karşılaşılan muameleleri unutulmayacak travma olarak tarif ediyor Hasbiye.
İhraç edildikten sonra uzun bir süre yaşam standartlarını değiştirmek zorunda kalmış. Mardin’de yaşayan ailesine ziyarete gidememiş örneğin, alışverişlerini sınırlamış, evimde olmazsa olmaz dediği gıda maddelerini eksiltmiş. Özellikle sağlık hizmetinden yararlanamayacak olması sürekli gözetim altında olması gereken 4 yaşındaki oğlu konusunda kaygılarını arttırıyor Hasbiye’nin.
‘EN ZORU OĞLUMUN SORULARINA YANIT VERMEK’
Evi, ihraç edilmeden önce çalıştığı Çınar’da, evle hastane yan yana. Bu yüzden işyeri ile de kopamamış. “Her gün hastanenin önünden geçmesem daha kolay olurdu” diyor. Ama en zoru oğlunun sorularına yanıt vermek: “Oğlum ‘anne sen ne yaptın da devlet seni istemiyor, sen hastaları iyileştiriyordun’ diye soruyor ve bu durumlar beni çok zorluyor” diyor Hasbiye.Ne iş yapıyorsun sorularına “hemşireydim” cevabını vermek zoruna giden Hasbiye, ihraç edildiğini göğsünü gere gere anlatıyor ve “biz dolandırıcılık yapmadık, hırsızlık yapmadık, kimsenin canını yakmadık, kimseyi ayırmadan işimizi yaptık” diye devam ediyor soru soranlara cevaben.
İşte Hasbiye’nin hikayesi ihraç edilen yüzbinlerce kamu emekçisi kadının hikayelerinden biri. Gelin kendi ağzından dinleyelim yaşadıklarını...
YARIN: ‘Öğretmendik, şimdi kapana kısılmış gibi hissediyoruz kendimizi’
OHAL’de Kadınlık Halleri dosyamızda yarın KHK ile ihraç edilen Ankara’dan üç eğitim emekçisi kendi hikayelerini kendileri kaleme aldılar. M ve S, Eğitim-Sen üyesi. T, bir dönem Aktif-Sen üyesi olmuş, FETÖ iddiası ile ihraç edildiğinde Eğitim Bir-Sen üyesiydi. Üç farklı kadının hikayesi, pek çok ortak nokta taşıyor. Mesleklerini edinme çabasında verdikleri mücadeleyle, ihraç edildikten sonra hissettikleriyle ve dayanışmaya duydukları güvenle...
DÜN: OHAL: Ölüm gibi bir şey oldu ama ölmeyeceğiz
SİZ DE ANLATIN!
Siz de hikayenizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Bize 0533 209 01 78 numaralı telefondan ve [email protected] mail adresinden ulaşabilirsiniz.
Facebook sayfamıza ve twitter hesabımıza mesaj atabilirsiniz.
İlgili haberler
Kayyum işinden etti, kocası canından etmekle tehdi...
Batman Belediyesinde sosyologdu. Şiddet gördüğü kocasından ayrı bir yaşam kurmaya çalışıyordu. Kayyu...
Aştığı engeller, OHAL’le yeniden karşısına dikildi
Zeynep engelli bir kadın. Üniversiteyi zorluklarla okudu, memur oldu. OHAL yıktığı engelleri yeniden...
OHAL: Ölüm gibi bir şey oldu ama ölmeyeceğiz
Kadın akademisyenler barış imzacısı oldukları için yıllarca emek verdikleri üniversitelerden uzaklaş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.