Aile Bakanlığının 2026 bütçesi Sosyal yıkım
Aile Bakanlığı; çocuk, engelli, yaşlı demeden yaptığı üç kuruş yardımı kesme peşinde. 2026 bütçesine göre yardım yapılan kişi sayısı düşürülecek, yoksullar daha da yoksullaştırılacak.

Aile Bakanlığın 2026 bütçesi çarşamba görüşülecek. Yayımlanan bütçe taslağı Bakanlığın toplam bütçesinin yüzde 4’ünden fazlasının “Ailenin korunması”na harcanacağını gösterirken kadınları, çocukları kapsayan programların bütçeden payı azalıyor. Şöyle ifade edelim; 2026 bütçesinde kadının güçlendirilmesi başlığı altında bir kadın için günde 51 kuruş ayrıldı. Bütçede dikkat çeken bir diğer yan da sosyal yardımlardan yapılacak olan kesintiler. Bakanlık bütçesine göre, sosyal yardımlardan “yararlanıcı”ların sayısının azaltılacağı görülüyor. Bu Bakanlık için yeni bir adım değil 2023 yılında hükümetin orta vadeli programında ve kamusal hizmetlere yönelik “tasarruf tedbirleri” adı altında yapılan kesintiler ile paralel ilerliyor. 

İlk, bütçede yapılacak kesintilere bakalım. Örneğin elektrik desteğinin, 4.1 milyon haneden 2.8 milyon haneye düşürülmesi planlanıyor. Aile Bakanlığı 2 kişilik haneler için 194 lira, 3 kişilik aileler için ödediği 260 lira ve 4 kişilik aileler için ödediği 320 lirayı 1.3 milyon haneden kesecek. Bu kesintiler EPDK’nin yeni düzenlemesiyle 1 Ocak’tan itibaren milyonlarca kişinin 1500 lira üzerinde ödemek zorunda kalacağı elektrik faturalarıyla paralel bir şekilde gerçekleşecek. 

Sağlık için yapılan prim ödemeleri kesilecek

Genel Sağlık Sigortası (prim) ödemelerinde kesinti bir diğer önemli noktalardan biri. Aile Bakanlığının sağlık hizmetlerinden yararlanabilsin diye aylık 1004 lira ödeme yaptığı 9.7 milyon kişinin sayısının 8 milyona düşürülmesi planlanıyor. Sağlık Bakanlığının verilerine göre Türkiye’de 2024 yılında hekime başvuru sayısı son 22 yılda yüzde 401 artışla 1 milyar 47 milyona ulaştı. Ancak birçok kadın güvencesiz ve sigortasız bir şekilde sağlık haklarından mahrum çalışıyor. ILO 2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de kadınların kayıt dışı çalışma oranı yüzde 34.4. Ayrıca çalışan kadınların yüzde 10’u esnek çalışıyor. Ev kadınları için durum ise daha vahim. Koca insafına kalmış bireysel sigortaların hiçbir garantisi yok, işçi ailelerinde insafın ötesinde buna ekonomik olarak imkan yok. 

Çocuk, engelli, yaşlı demeden yardımlar kesilecek

Bakanlığın yayımladığı diğer kesintiler arasında çocuklar, özellikle kız çocuklarının eğitimi için ayrılan şartlı nakit transferlerinde planlanan kesintilerdir. Bakanlık 3.8 milyon çocuğa verdiği ortalama 117 lira yardımı 2.666 milyon çocuğa düşürmeyi hedefliyor. Bu programlarda kız çocuklarına maksimum 150 lira aylık yardım yapılıyordu. Verilere göre, 4-5 yaş net okullaşma oranı 2024’te yüzde 65.1 iken, 2025 sonunda yüzde 61.7’ye düşmesi öngörülüyor.

Bakanlığın “cüzi” kesintiler diye geçen kesintilerinin bir kısmı da aylık bakıma muhtaç olan kişilerin aylığı. Bakanlık aylık bağladığı yaşlıdan 5 bin, engellilerden 4 bin, engelli yakınlarından 3 bin ve eşi vefat eden kadınlardan 6 bin kesintiye gitmeyi planlıyor. Bütün yaşlı ve engelli bakım yükünün kadınlara bırakıldığı gerçeğinin altını çizerek engelli ortalama 4 bin lira olan engelli aylıklarının, 1500 lira olan eşi vefat eden kadınların aylığının kesintisi cüzi rakamlar gibi görünebilir ki öyle de, ancak Türkiye’nin adım adım iktidar- sermaye el birliğiyle sürüklendiği ekonomik felaket sonucunda bu rakamlar işçi, emekçi ve yoksul ailelerinde bir karşılık buluyordu. Her kuruşun hayati önem kazandığı bu dönemde Aile Bakanlığının planladığı kesintiler, bakalım kadınların hayatını nasıl etkileycektir.

Depremzede Zöhre: Çocukların SED yardımı kesildi

Hatay depreminin ardından Adana’ya kendi ifadesiyle “tek göz odaya” yerleşen 27 yaşındaki Zöhre, 10 aylık kızı ve 4 yaşında oğlu var. Çalışmıyor çünkü çocuklara bakmak zorunda. Geçen ekim ayında eşinden ayrılan ve daha sonra tekrar barışan Zöhre devletten aldığı yardımlar ve kesintileri şöyle anlatıyor: Mayıs ayında eşimle barıştım ve sosyal hizmetlere gidip bunu bildirdim. Onlarda eşimin çalıştığını söyleyerek bana yapılan SED yardımını bu aydan kestiler. Ortalama 5 bin lira alıyordum çocuklarım için.

Zöhre’nin eşi yevmiyeci çalışıyor ve aylık geliri asgari ücretin altında. Zöhre evlerinin banyosunun kapı penceresinin, mutfağının penceresinin olmadığını ve bütün bunları kadınların dayanışmasıyla yaptırdığını söylüyor. Bakanlıktan evlerine gelip, evlerini görmelerine, çocukların durumuna şahit olmalarına rağmen bu yardımın bu aydan kesileceğini söylüyor Zöhre. 

‘Aile yılı dedikleri iki yüzlülük’

“Eşimin maaşı asgari ücret bile olmuyor. Benim kızım mama kullanıyor. Bir kutunun içinde iki paket var, 800 gram. Bize dört gün yetiyor ve fiyatı yaklaşık 1000 lira. Yani ayda yaklaşık 7 bin lira sadece mama parası ödemek durumundayız. Bez, diğer çocuğumun ihtiyacı ve faturaları saymıyorum bile” diyor Zöhre. 

Zöhre’ye Aile Bakanlığı bütçesini ve “aile yılını” soruyoruz, “ikiyüzlülük” diyerek yanıtlıyor: “En az üç çocuk diyor diyorlar ama çocuklara herhangi bir destek sağlamıyorlar. Evi, arabası üstüne olan insanlara bile destek çıkıyor, şahit oluyoruz. Ben depremzedeyim, Hatay’da evim yıkılmış ve yeni bir yere gelmişim, kızıma bez ve mama yardımı için gittiğimde ‘Eşin sigortalı değil. Eşin sigortalı olsaydı bu yardımlardan faydalanabilirdiniz’ dediler. Sigortalı çalışmak birçok kişi için artık hayal. Evimi gördüler zaten. Bu durumda nasıl aile olunur?” 

Nereden baksan felaket...

Zöhre’nin yaşadıklarının münferit olmadığı ortada. Zöhre’nin hemen alt komşusu Emine teyze. Konuştuğumuzda 80 yaşındaki eşi kağıt toplayıcılığı yaparken kalp krizi geçirmiş ve ev sahibinin yardımıyla hastaneden taburcu edilmişti. Emine teyzenin baktığı bir zihinsel engelli torunu var. Bir oğlu askerde ve bir oğlu cezaevinde. “Bir ekmek parası bile bulamıyorum” diyor Emine teyze. 

“Akşamki bayat kalan ekmekleri fırından bana getiriyorlar, ameliyat olduktan sonra çalışamaz hale geldim. Eşim ise çok yaşlı ama çalışmak zorunda. Yıllardır yardım için gidip geliyorum ancak evim, halim ortada olmasına rağmen yardım alamıyorum. 46 yaşındayım ama sanki 100 yaşında gibiyim. Engelli torunuma bez bile alamıyoruz. O sadece eğitimlere götürülüyor. Çok kez gidip yardıma başvurdum en son bu aydan 5 bin lira bağlanacağını söylediler. Gerçekten öyle mi emin değilim. Ancak en azından ekmek alırım diye seviniyorum” diyor. 

Eşim vefat etti, oğlum çalışıyor diye yardım kesildi

İstanbul’da 16 bin lira emekli maaşı alan Pervin’in eşi ise vefat etmiş. İki çocuğu var. Biri küçük: “Büyük oğlum üniversiteye gidiyordu ama maddi imkanlarımız olmadığı için okulu bırakmak zorunda kaldı. Elektrik yardımı ve eşim vefat ettiği için yardım alıyordum. Ancak oğlum sigortalı işe girdiği gerekçesiyle bana yapılan yardım kesildi. Oğlan şu anda çalışmıyor. İş yok. Olsa da çalışsa da bana faydası yok.”

Pervin 11 bin lira kira ödüyor. Çocuğun beslenmesi ve çalışmayan oğluna harçlık ve bütün yeme içme için 5 bin lirası kalıyor: “Küçük çocuğum için günlük en az 100 lira beslenme parası vermem lazım. Bakanlık buna para ayırmıyor da aileye mi ayırıyor? Benim eşim yok diye aile değil miyim? Bir aylık veriyordu onu da kesti. 16 bin lira ile nasıl geçineyim? Valla ben yardım hiç görmedim. Pandemi döneminde benim eşim akciğer kanseriydi. O zaman hortumlar takılıydı ve evde o kanser ilaçları alıyordu. Yardım için başvurduğumuzda, beni kastederek ‘Eşinin sigortası var’ dediler ve yardım vermediler. O halde bile yardım alamadık. Şimdi bize aileden bahsetmesinler.” 

Dr Erciyes: ‘Bakanlık Bütçesi yoksulları daha yoksullaştıracak’
Dr. Jade Cemre Erciyes, Sosyolog. Kent, toplumsal cinsiyet, yoksulluk, göç ve sosyal hizmet alanında araştırmalar yapıyor. Ona yukarıdaki tablonun nedenleri ve Aile Bakanlığının bütçesine dair yorumlarını soruyoruz: “2002 yılında henüz bir öğrenci iken görev aldığım Türkiye tüketim ve gelir araştırması sonuçlarında beni en çok etkileyen bilgilerden birisi bir aileye asgari ücretin onda biri oranında bile düzenli gelir sosyal yardım olarak girdiğinde o ailenin yoksulluk sınırının üstüne çıkmasıydı. İçinde yaşadığımız ekonomik sıkışmışlık sırasında tam da bu bağlamda sosyal yardımlar ve destekler ailelerin; özellikle de toplumumuzda eğitime katılma, iş bulabilme, toplumsal yaşama katılabilme gibi konularda dezavantajlı konumda olan kadınlar açısından önemli fark yaratıyor. Mevcut bütçe önerisine baktığımızda desteklenen kişi sayısının azaltılmasının daha çok aileyi yoksulluk sınırının altına taşıyacağını görüyoruz. Bu da aslında kamunun aileyi güçlendirme amacının vurgulandığı bu dönemde tam tersine toplumun yoksul ve kırılgan kesimlerini daha olumsuz etkileyen bir sosyal politikaya işaret ediyor. Yaşadığımız krizden toplumun daha az zarar görmesi, aile konusunda personel ücretlerine ayrılan kaynaklarla, eğitim adı altında ‘Farkındalık kazandırma’ çalışmaları ile değil, doğru zamanda verilecek sosyal desteklerle ve toplumsal fırsat eşitliğini arttıracak politikalarla mümkün olur.”

Fotoğraf:Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Aile Bakanlığının 2026 bütçesinin gösterdiği: Kadına şiddet görmezden geliniyor

İktidar kadınların ihtiyacı için değil, kendi hedefleri için bütçe düzenlemesi yapıyor. Aile Bakanlığının 2026 bütçesi de bu durumun bir göstergesi.

MEB’in payı sınırlı kaldı, din eğitimi ödenekleri öne çıktı | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi

2026 bütçesinde MEB’in payı yüzde 10,2’ye çıksa da uluslararası standartların gerisinde kaldı. Din hizmetleri için ayrılan ödenek ise çocuk, gençlik ve kadın programlarını aştı.

Gülcan’a 2026 bütçesinden ne düşüyor?

Asgari ücret tartışmaları, bütçe görüşmeleri, vergi adaleti… Hepsi Eski Tekstil İşçisi Gülcan’ın mutfağında, ödenmemiş faturaların arasında duruyor.


Editörden