Kadınların yıldan yıla derinleşen yoksuluk ve şiddet cenderesinin içinde çaresiz kalmasının en önemli sebeplerinden biri de devletin kadınları koruyacak veya yaşanan şiddetin ardından müdahale edecek, yardımcı olacak mekanizmalarının olmaması ve var olanların körelmesidir.
Kadına yönelik şiddeti konuşurken bu alanda görevli bakanlığın bütçesine bakmamız son derece doğal olacaktır. Ülkede ayrı bir kadın bakanlığı olmadığından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bakacağız. Aile Bakanlığı iktidarın adlandırdığı “aile yılı” hedefleri doğrultusunda ilerlerken kadınları görmüyor. Kadının değil, ailenin korunduğu kollandığı, nüfus artışının temel gündem yapılmak istendiği, erken yaşta evliliklerin devlet eliyle teşvik edilmeye çalışıldığı, aile ile uyumlu iş yaşamının kadının kaderi ilan edilmek istendiği, çocukların ücretsiz kreşler yerine komşu annelere teslim edilmesine ilişkin bakanlıkların projeler geliştirdiği hengamede kadınlar şiddet yumağında boğuluyor.
İktidar bütçeyi kendi hedefleri için düzenliyor
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 2025'in aile yılı olarak ilan edildiğini sürekli tekrar ederek aile yapısını ve değerlerini korumak için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini ifade ediyor. Gençlerin aile kurmalarına destek olmak üzere başlatılan Aile ve Gençlik Fonu'nun 81 ilde yaygınlaştırıldığını belirterek, geçen ay da hem kredi miktarının artırıldığını hem de gelir şartının yükseltildiğini söylüyor. Sonra da çocuk sahibi olmak isteyenler için geliştirdiklerini iddia ettiği destek mekanizmalarından söz ediyor. Destek mekanizmaları çerçevesinde kadınlar için atılan bir adım yok.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi 2022 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.77’sini oluştururken 2023 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.35’ini, 2024 yılında merkezi bütçenin yüzde 2.8’ini oluşturdu; 2025 yılında bu oran yüzde 2.5’e düştü. 2026 yılında bu oran tekrar yüzde 2.8’e yükseldi. 2027 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin merkezi bütçeye oranının yüzde 4.28’e çıkarılması ve bakanlık bütçesinin 2025’e göre yüzde 72 artışı öngörüldü. Artış var ancak iktidar kadınların ihtiyacına değil, kendi hedefleri için bütçe düzenlemesi yapıyor. Bu durum geçtiğimiz yıl bütçesinde ve yakında Meclise sunulacak 2026 bütçesinde ortaya çıkıyor.
Kadınlara ayrılan bütçe kadınlara harcanmadı
2026 yılı 2025 yılı bütçesinin bir benzeri diyebiliriz. Kadının güçlendirilmesine ayrılan kaynak sekiz kalemli bütçede yine altıncı sırada. Kadınlara ayrılan bütçe 6 milyar 737 milyon 891 bin lira olarak belirtilmiş, bir önceki yıl bütçe 4 milyar 885 milyon 568 bin lira idi. 2025’in ilk altı ayına kadar bütçenin 1 milyar 894 milyon 810 bin 78 liralık kısmının kullanılmış olduğunu görüyoruz. Yılın yarısında kadınlar için ayrılan bütçenin yarısının harcanmamış olduğu da anlaşılıyor.
2025 yılında ne yaptığını ya da yapmadığını görüyoruz Bakanlığın. Bakan Göktaş’ın açıklamalarından bunu anlamak mümkün. Örneğin, 83 bine yakın çocuğa kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verildiği ifade edilmiş Bakan Göktaş tarafından. Oysa Türkiye'de kreş çağında (genellikle 0-5 yaş olarak kabul edilir) yaklaşık 9.3 milyon çocuk bulunuyor. Bu kadar az kreş hizmeti olan bir ülkede Bakan Göktaş, daha çok kreş açmak yerine çocukları komşu annelere teslim etmek üzere dahiyane (!) fikirler ileri sürüyor.
Şiddet çok, sığınak yok
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2024 yılında 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Bu sayı veri tutulmaya başlandığından bu yana ulaşılan en yüksek sayıydı. Bu yıl için de durum hiç iç açıcı değil. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) verileri göre 2025 yılının ilk 9 ayında toplam 290 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.
Kadına yönelik şiddete ilişkin durum ortada iken sığınmaevi açma hedeflerine ve son duruma bakalım bir de. 2026 bütçe taslağında 2024 yılında 150 konukevi olduğu ifade edilmiş, 2025 yılında planlanın 151, yıl sonu itibariyle gerçekleşenin 151 olduğu belirtilmiş. Sığınaklara ilişkin önümüzdeki yılların hedefleri ise; 2026 yılı için 152, 2027 yılı için 153, 2028 yılı için ise 154 olarak ifade edilmiş.
2024 yılında 174 olarak konulmuş sığınmaevi hedefinin, 2026’da 151 olarak güncellendiğini görüyoruz tam da bu noktada. Kadınların yaşadıkları şiddet giderek artmakta ve ülkenin en önemli sorunlarından biri iken giderek daha az sığınak hedefleyen bir Bakanlık var karşımızda. 2024 yılı bütçesine ilişkin verilmiş verilere göre 2024 yılı için hedef 164, 2025 için 169, 2026 yılı için ise 174’tü.
Bu Bakanlığın amacı ne?
Sığınmaevi açmayan, kreşlerin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir planı olmayan, kadına yönelik şiddetin nasıl engelleneceğine ilişkin kapsamlı bir çalışma yapmayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2025 yılı boyunca sadece “aile” dedi. Kadın erkek eşitliği arasındaki makası giderek artıran açıklamalar, uygulamalar ısrarla sürdürüldü bu yıl. Diyanet İşleri Başkanlığının kadınların örtünmesini emreden ve miras hakkından vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Cuma hutbeleri işi başka bir aşamaya taşırken; müzik grupları, şarkı yazan ve söyleyenler genel ahlak nedeniyle kendilerini adliyelerde buldu. Üstelik Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şikayetçi olarak yer aldı bu hukuksuzluklarda.
Ücreti ödenmeyen, işten çıkarılan, sendikaya üye olduğu için baskılara maruz kalan kadın işçiler de gündeme alınmadı. Üç kuruş ücretle geçinmeye çalışan, çocuklarına okula giderken yiyecek bir şey koyamayan kadınların çığlıkları Bakan için dikkate değer bulunmadı. “Aile yılı” söylemi LGBTİ düşmanlığı ile birlikte devam etti. Kadınların, çocukların, gençlerin, engellilerin, yaşlıların sorunları yerine Bakanlık nefret tohumları ekmeye zemin hazırladı.
Eşitliği düstur edilmesi gereken, ayrımcılığı yok etme hedefiyle çalışmalarını sürdürmesi gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bunun tam aksini yapıyor. 2026 yılı bütçesi de bu durumun özetidir.
Fotoğraf: Pixabay kolaj
İlgili haberler
Dosya| 25 Kasım’a giderken sermayenin şiddeti
25 Kasım’a giderken bugün şiddetin temelindeki unsurları incelemek ve önümüze mücadele rotamızı güçlendirmek amacıyla bu dosyayı hazırladık.
Sermayenin şiddet sarmalı
Kadın işçilere yönelen her türlü baskı, sermaye açısından kâr mekanizmasının önemli bir dişlisidir. Mobbing, taciz ve tehdit, işçiyi sessizliğe ve itaatkârlığa iter. Bu sayede genel ücret seviyesi bas
Dünyayı saran karanlığa rağmen: Kelebeklerin mirası kadınların eyleminde, düşlerinde
Düşmanlarımızın dost olup safları sıkılaştırdığı dönemde 25 Kasım, emeğimiz, yaşamımız ve özgürlüğümüz için mücadelemizi ortaya koyacağımız günlerden biri olmalı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN























