Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (5): Deniz kızı Eftalya
Boğaz'ın karanlığından yükselen sesini dinlemek için halkın sahile akın ettiği, adına mehtabiyeler düzenlenen bir kadın o. Bugüne taşınan onlarca derleme onun sesiyle kaydedildi ama adı geçmedi.
Ben beş altı yaşımdan beri bu ismi taşırım... Hatta daha garibi "Eftalya" ismini yadırgarım... Asıl ismim "Deniz Kızı" imiş gibi gelir... Deniz Kızı ismi bana nasıl verildi.? Çok küçüktüm... Babam saza pek meraklı idi... Babamın misafirleri geldiği zaman o saz çalar, ben de şarkı söylerdim... Büyükdere'de otururduk... Mehtaplı gecelerde daima sandal gezileri yapardık... O zaman babam sandalda bütün gece bana şarkı söyletirdi... Sesim az zamanda bütün Boğaziçi'nde meşhur olmuştu... Geceleri mehtapta bizim sandalın arkasına 20-30 sandal takılır, beni dinlerlerdi... Fakat hiç kimse benim kim olduğumu bilmiyordu.. Halbuki incecik sesiyle şarkı söyleyen bu gece şarkıcısına bir isim koymak lazımdı... "Deniz Kızı", "Deniz Kızı" demeye başladılar... İşte Deniz Kızı bu beş yaşındaki Eftalya idi... O zamandan beri Deniz Kızı'yım..." (Deniz kızı Eftalya - Atanasia Yeorgiadu)

ANADOLU'DAN DERLENEN ESERLERİN ADI GEÇMEYEN SESLENDİRİCİSİ
1891 yılında İstanbul Büyükdere’de doğdu Eftalya. Müziksever bir insan olan babası jandarma yüzbaşısı Yorgaki Efendi evine gelen konuklar için saz çalarken genç Eftalya da babasının sazı eşliğinde şarkı söylemeye başladı. Yaz gecelerinde Büyükdere’den sandalla denize açılarak yapılan mehtabiye sefalarında gece boyunca şarkılar söyleyen bu esrarengiz genç kıza halk “Deniz Kızı” adını taktı. Aleko Bacanıs “Gel ey denizin nazlı kızı” sözleriyle başlayan çok ünlü Acemaşiran şarkısını Eftalya için besteledi. Eftalya Hanım “Deniz Kızı” adıyla ünlendi, Galata’nın çalgılı kahvelerinde bu adla sahneye çıktı. İlk plaklarını 1923-1926 yılları arasında Franda’da Pathê adına kocası Kemanî Sadi Bey’le birlikte doldurdu. Bu yıllarda Avrupa’da ve Ortadoğu’da konserler de verdi. Cumhuriyet döneminde çok sayıda plak okuyan Eftalya, Darülelhan (1917 yılında açılan ilk resmi müzik okulu” adına plak dolduran tek gayrimüslim okuyucu oldu. 1927’de İstanbul’da faaliyete geçen Columbia Plak ile işbirliği yapan Darulelhan’ın Anadolu’dan derlediği ve plaklara kaydedilen 100 kadar eserin 56 tanesi Tamburacı Osman Pehlivan’ın tamburası eşliğinde Eftalya Hanım tarafından okundu ancak bu plakların hiçbirinin etiketine Eftalya adı yazılmadı, sadece ‘soprano’ adı geçti. 1930’dan itibaren doldurduğu Columbia plaklarında adı artık gizlenmedi ve “Deniz Kızı Eftalya Sadi Hanım” adıyla yayımlandı.



1936 yılı ağustos ayında Şirket-i Hayriye Boğaziçi’nde efsanevi şarkıcı için jübile niteliğinde bir “Mehtabiye” düzenledi. Dört Şirket-i Hayriye vapuru süslendi ve İstanbullular 375 kuruş karşılığında bu vapurlara doluştu. Bir sal üzerinde göz kamaştırıcı bir sahne hazırlandı, bir saz heyeti, bir zeybek takımı ve Şehir Tiyatrosu aktörlerinden Hazım Körmükçü bu salda yerini aldı. Deniz Kızı da sal üzerinde kurulu sahnede şarkılar türküler söyledi, bir yandan da çok sevdiği zeybek havaları eşliğinde “Zeybekiko” oynayanları seyretti. Bu sal gezintisinde üşütüp hasta düştüğü, ondan sonra da toparlanamadığı söylenen Eftalya Hanım bir zamanlar plağa okuduğu “Leyla” fantezisindeki kızla aynı kaderi paylaştı ve kısa bir süre sonra hayata gözlerini yumdu.

Denizkızı Eftalya’dan en meşhur şarkılarından birini dinleyelim; Kadiköylü: 




İlgili haberler
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (1): Kantocular

Aşağılayıcı sözleri göğüsleyerek çıkıp şarkı söyleyen, dans eden, erkeklerle dalgasını geçen Ermeni,...

Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (2): Peruz Terzak...

Hayranı da derdi de çok bir kadındı. Kantonun piri, kantocuların kraliçesiydi. Rengarenk, yanardöner...

Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (3): Şamran Kelle...

Bir vakitler sahnenin bir başından öbür başına rüzgâr gibi uçan genç kadın Direkler Arası'nın en meş...

Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (4): Marika Papag...

Kos'tan İskenderiye'ye sonra New York'a uzanan bir öykü bu... Bugüne tanıdık şarkılar bırakan bu içl...