Ekim devrimi ve kadınlar (1)
Kadınlar kendi konumlarını kökten değiştiren sosyalizme giden yolda nasıl mücadele etti? Neler yaptı, neler oldu?

Rusya'da işçi ve köylü sınıflarının, insanlık tarihinde henüz örneği görülmemiş yeni bir toplum kurmak üzere iktidarı kendi ellerine almalarının üzerinden bir asır geçti. Dünyanın ilk proleter devleti, temeli özel mülkiyet olan burjuva devleti yerle bir etme görevi ile karşı karşıya değildi sadece. Komünist Partisi'nin önderliğindeki emekçi sınıfların önünde, yeni bir toplum kurmak, insanlığa daha ayak basılmamış yollar açmak gibi devasa bir görev duruyordu.

Sovyet iktidarı, yeni bir toplumun temellerini kurarken kadının kurtuluşu sorunu bağlamında, anaerkil dönemden bu yana binlerce yıldır süren erkeğin kadın üzerindeki egemenliğinin temelini hukuksal, ekonomik ve toplumsal alanlarda yok etmek ve kadınla erkeğin toplumun gerçek eşit bireyleri olmasının maddi koşullarını yaratmak zorundaydı. On yıllar içinde sosyalist devrimin kazanımları devasa boyutlara ulaştı. Bu, toplumsal yaşamın bütün alanları için geçerlidir; ama özellikle kadının durumunda yaşanan kökten değişim açısından geçerlidir.

Ekim Devrimi'nin ve sosyalizmin inşasının kadınlar açısından olağanüstü önemi, sadece Çarlık Rusya'sında her türlü haktan yoksun olan kadınlara tam eşitlik sağlayan hakların verilmiş olmasında yatmıyor. Onun büyüklüğü dünya tarihinde ilk kez, büyük çoğunluğun okuma-yazma dahi bilmediği bir ülkede, en geniş işçi ve köylü kadın kitlelerini aktif bir şekilde toplumsal ve siyasal yaşama, devletin yönetimine çekebilmiş olmasında yatıyor.

Büyük Ekim Devrimi'ni ve Rusya'da sosyalizmin inşası sürecini, kadının kurtuluşu sorunu açısından ele almaya çalışan bu yazı, konunun genişliği, yaşanan deneylerin zenginliği, kazanılan başarıların muazzamlığı ve aynı zamanda bu konuda ulaşılabilir kaynakların azlığı karşısında, yalnızca kaba bir özet niteliği taşıdığı göz önünde tutularak okunmalıdır. Birçok konu ve nokta çok daha yakından incelenmeyi hak ediyorken, birçoğuna değinmek ise hiç mümkün olmadı.

ÇARLIK RUSYA'SINDA KADININ DURUMU
Çarlık Rusya'sında kadının durumunu belirleyen, toplumda ve aile içinde tamamen haktan yoksun olmasıydı. Kadın, Çarlık iktidarı, din ve koca baskısından oluşan üçlü boyunduruk altındaydı.

Hiçbir siyasal hakka sahip olmayan kadınlara, başta kamu ve hükümet işleri olmak üzere birçok meslek tamamen kapalıydı. Kadınların sadece %11,7'sinin okur-yazar olduğu göz önünde tutulduğunda, kadınlar açısından siyasal yaşama katılmanın asgari önkoşullarının da olmadığı rahatlıkla söylenebilir.

Bu dönem Rusya'sında en yaygın kadın mesleği hizmetçilikti. Bütün ücretli kadınların %55'i hizmetçi veya gündelikçi olarak çoğunlukla da toprak beylerinin yanında çalışıyordu. Ücretli kadınların tamamının sadece %13'ü sanayide çalışıyordu. Kadınların sanayide yoğun olduğu alanlar, ücretlerin en düşük ve çalışma koşullarının en ağır olduğu tekstil ve konfeksiyon işletmeleriydi. Genelde kalifiye olmayan işlerde çalıştırılan kadınlar erklerle aynı işi yaptıklarında dahi onların ücretinin ancak 3/5'ünü alıyorlardı. Kamu alanında ve kültürel yaşamda ise kendilerine hiç yer bulamıyorlardı.

Kadınlar için mesleki eğitim, ev ekonomisi, el işi, dikiş ve nakış öğretilen az sayıdaki özel meslek okuluyla sınırlıydı. Orta ve yüksek öğrenim bir yana, kadınların ilköğrenim görmeleri bile güçleştirilmiş durumdaydı. Ayrıca çalışan kadınlar, çocuklarını emanet edebilecek her türlü kurumdan yoksundular.

Sefalet ücreti, uzun çalışma saatleri, sağlığa aykırı çalışma ve yaşam koşulları, her türlü haktan, sosyal güvenceden ve çalışma güvenliğinden yoksunluk ve sürekli olarak aşağılanma... Devrim öncesi Rusya'da çalışan emekçi kadının payına düşen buydu. Kadının içinde bulunduğu durum, halkın son derece düşük yaşam düzeyiyle daha da kötüleşiyordu. Devasa doğal ve yeraltı zenginliklerine ve büyük nüfusuna rağmen Çarlık Rusya'sı gelişmiş kapitalist ülkelerin çok gerisindeydi. Esas olarak, sanayisi az gelişmiş geri bir köylü ülkesiydi.

Devrim öncesinde ücretle çalışan kadınların toplam sayısı 5 milyondu; yani Rusya'nın toplam kadın nüfusunun yalnızca %8'i. İşçi ve hizmetli kadınların sayısı bunların yarısı bile değildi. Yani, kadınların ağırlıklı bölümü tarımda çalışıyordu.

Köylü kadının durumu da diğerlerinden farklı değildi. Sabahın ilk ışıklarından akşamın geç saatlerine kadar çalışmalarına rağmen sefalet içinde yaşıyorlardı. Çarlık Rusya'sında devlet, sahibi olduğu toprağı işletmeye verir ve toprağı zaman zaman köylüler arasında yeniden pay ederdi. Kadın tek bir dönüm üzerinde dahi hak sahibi değildi. Ekonomik olarak tümüyle kocasına, babasına ya da erkek kardeşine bağımlıydı.

Çarlık Rusya'sının Avrupa kesimi ile Kafkasya, Orta ve Uzak Asya'da yaşayan ulus ve küçük halk topluluklarının yaşamları arasında tarihsel, maddi ve kültürel olarak belirlenmiş bir uçurum vardı. Bu Doğu bölgelerinde kadınlar, yalnızca genel olarak aşağılanmakla, değersiz sayılmakla kalmıyor, ayrıca aile ve aşiret geleneklerinin, dinin ve hurafelerin baskısı altında eziliyordu. Buralarda kadınlar bir eşya gibi alınıp satılıyor, üstüne kuma getirilebiliyor, işkence edilebiliyor, hatta öldürülebiliyordu.

Kadınlar şehirlerde tam bir ev kölesi, kırsal alanda bir “çift hayvanı” yaşamı sürdürüyorlardı. Ekin ve harman zamanı güneş doğmadan başlayıp gece karanlığına kadar tarlada çalışan onlardı. Orak biçen, tahıl öğüten, pamuk toplayan, inekleri sağan, hayvanlara bakan, koyunları kırpan ve yün eğiren, deriyi tabakalayan, yemek pişiren, kıyafet diken onlardı. Ve bütün bu işleri büyük güç kuvvet gerektiren en ilkel aletlerle yapıyorlardı. Neredeyse tüm yaşam kadın emeği üzerine kurulu olmasına karşın, bu emeğin ürünleri erkeğe aitti. Kadının hiçbir şekilde söz hakkı yoktu. Miras hakkından neredeyse tamamen yoksundu. Kadı önünde bir erkeğinkine karşılık iki kadının şahitliği gerekiyordu.

Sosyalizmi kurmak Adem’den değil, Havva’dan başladı

KADINLARIN TOPLUMSAL MÜCADELEDEKİ YERİ
Kadınların haklardan bu tamamen yoksun durumlarından kurtulmaları sorunu, Çarlığın yıkılması sorunu ile iç içe geçmişti. Çarlığa karşı gelişen tüm muhalif hareketler içerisinde -Narodniklerden anarşistlere, sosyal devrimcilerden Bolşeviklere kadar- öncelikle ve ilk olarak yer alanlar, varlıklı ailelerden gelen aydın kadınlardı.

İyi bir burjuva eğitimden geçmiş, çoğu yabancı dil bilen bu kadınlar, yurtdışında ve yurtiçindeki siyasal yapılanmalar içinde yer aldılar. 19. yüzyılın devrimci kadınları, Çarlığa ve onun despotizmine karşı cesur mücadele örnekleri verdiler. Çarlık Rusya'sında işçi sınıfı hareketi geliştiği ölçüde, bu hareket içerisinde kadın işçilerin de yerlerini almaları kaçınılmazdı ve öyle de oldu.
1872 yılında Moskova'da ve 1874 yılında Petersburg'da çok sayıda kadının da yer aldığı işçi eylemleri; 1895 yılında Petersburg'da bir sigara fabrikasında çalışan kadın işçilerin, işverenin ücretleri düşürme girişimi üzerine ayaklanması; 1896 yazında, kadın işçilerin öncülüğünde gelişen tarihsel bir öneme sahip tekstil işçileri grevi birkaç örnektir yalnızca.

Bu yıllarda Rusya'da, büyüyen işçi sınıfı hareketi üzerinde ve Batı Avrupa işçi sınıfının etkisi altında ilk Marksist örgütler ortaya çıkmaya başladı. 90'lı yıllardan itibaren Petersburg'daki bir dizi yerel örgütte kadın işçiler de yerlerini aldılar. Bu kadın işçilerden bazıları kısa zamanda önder durumuna geldiler.

RUS İŞÇİ PARTİSİ'NİN OLUŞUM SÜRECİ
Rusya'da devrimci bir işçi partisinin ilk nüvesi diyebileceğimiz “Petersburg İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği”, 1895 yılında, Lenin'in önderliğinde kuruldu. Bu örgütün yönetiminde, Nadejda Krupskaya dahil, dört kadın yer alıyordu.

Mücadele Birliği, Petersburg tekstil işçilerinin 1896 yazında gerçekleştirdiği büyük greve önderlik etti. Merkezinde işgününün kısalması talebinin bulunduğu bu greve çoğu kadın 30 bin tekstil işçisi katıldı. Grevin yarattığı büyük etki, Çarlık hükümetini, çalışma saatlerini 11,5 saatle kısıtlayan bir yasa çıkarmak zorunda bıraktı. Bu yasadan önce, işgünü herhangi bir biçimde sınırlandırılmış değildi.

Mücadele Birliği'nin deneyimleri ışığında Krupskaya'nın 1900 yılında yazdığı “İşçi Olarak Kadın” broşürü, Rusya'da işçi kadınların koşullarını somut olarak ele almakta ve siyasi mücadele görevlerini ortaya koymaktaydı. İllegal olarak yayınlanan bu ajitasyon broşürü, Bolşeviklerin kadın sorununa ilişkin ilk siyasi tavırları sayılır.

Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin (RSDİP) 1903'de yapılan II. Kongresinde kabul edilen parti programında kadınlarla erkeklerin tam eşitliğinin yanı sıra kadın emeğinin kapitalist sömürüye karşı korunmasına dair talepler de formüle edildi. Bu program 1919'a dek Bolşeviklerin programı olarak kalmıştır.

1903-1904 yılları Rusya'da devrimci hareketin giderek daha yükseldiği, ekonomik krizlerin derinleşmesiyle başta Petersburg ve Moskova olmak üzere bir dizi sanayi merkezinde art arda grevlerin patladığı ve kısa zamanda birer direniş mücadelesine dönüştüğü yıllardı. Ekonomik krizin bütün yükünü taşıyan işçi ve emekçi kitlelerin, topraksızlığın ve serfliğin kalıntılarının ağır koşulları altında inleyen köylülerin Çarlığa karşı nefreti gün be gün büyüyordu.

1905 DEVRİMİ
İşçi ve köylülerin Çarlık rejimine karşı silahlı ayaklanmasının patlak verdiği yıldır 1905. Bu ayaklanmanın bütün mücadele cephelerinde kadınlar da yerlerini aldılar. İşçi grevleri çoğalıyordu. Kadın işçiler ve kadın tarım işçileri kendiliğinden çekildikleri sınıf mücadelesine aktif bir şekilde katılıyorlardı.

Fakat kadın işçilerin sınıf bilinci, kendi sınıflarıyla kapitalist sınıfın sınıf çıkarlarının birbirine zıt olduğunu anlamaları, oldukça yavaş ilerliyordu. Bolşevik partinin monarşinin yıkılması ve yerine demokratik cumhuriyetin kurulması şiarını ise daha da az anlayışla karşılıyorlardı. Bu şiar, işçi ve köylü kadın kitleleri tarafından çok sonraları, 1905/1906 devrimci mücadelelerinde kavrandı. 9 Ocak, onlar için ilk canlı ders oldu.

Bundan bir gün önce, kadın ve erkek işçiler, gösteri ve mitinglerdeki konuşmacıların Çara karşı kötü söz söylemesine izin vermiyorlardı. Çarı savunanlar, özellikle işçi kadınlardı. Ama 9 Ocak 1905'te, ellerinde aziz resimleri ve Çarın portreleriyle “Çar Baba”ya yardım dilemeye saraya doğru yürüyüşe geçen savunmasız kadınların ve çocukların üzerine Çarın emriyle askerler tarafından ateş açılması, binlerce ağızdan protestoların yükselmesine yol açtı: “Artık bizim Çarımız yok! Artık merhamet dilenmeyeceğiz, barikatlarda çarpışacağız!” En bilinçli işçi kadınlar daha o akşam barikatlarda yerlerini aldılar.

Kanlı Pazar olarak tarihe geçen ve yüzlerce insanın öldürüldüğü 9 Ocak'ın ardından bütün Rusya'da yaygınlaşan kitlesel grevler, işçi kadınlar için olduğu gibi erkek işçilerin yanında yer alan eşleri için de bir okul oldu.

Bu dönemdeki çeşitli grev ve direniş hareketleri arasında İvanovo-Voznesensk grevinin özel bir önemi vardır. 1905 Mayıs sonundan Ağustos başına kadar süren ve birçoğu kadın olmak üzere, yaklaşık 70 bin tekstil işçisinin katıldığı bu grev, Bolşevik Kuzey Komitesi tarafından yönetildi. Grevi ezmek için Çarlık güçlerine işçileri dağıtma ve üzerlerine ateş açma emri verilmesine karşın işçiler boyun eğmedi, aileleriyle birlikte direnişlerini sürdürdüler. Grev sırasında İvanovo-Voznesensk işçileri, Rusya'da ilk işçi temsilcileri Sovyetlerinden biri olan bir Mutemetler Sovyetini oluşturdular.

1905 Devrimi, bütün sınıf ve katmanları harekete geçirdiği gibi, burjuva feminist hareketi de etkilemişti. 1905 Şubatında Kadetlere yakın “Kadının Hak Eşitliği Birliği” kuruldu. Başlangıçta bu örgüt içerisinde sosyal devrimciler, Menşevikler ve Bolşevikler de faaliyet yürütüyordu. İdeolojik politik mücadelenin belirli bir aşamasında, bu Birlik içinde daha fazla kalınamayacağını gören Bolşevik Anna Gureviç ile Menşevik Margarita Margulies'in başını çektiği sosyal demokrat kadınlar, birlikten ayrılarak kadın işçilere yönelik siyasi kadın kulüpleri kurdular.

1906 yılında Petersburg'ta faaliyet yürüten 4 siyasi kadın kulübü vardı. Bu kulüpler, konferanslar vererek ve diğer eğitim ve aydınlatma faaliyetleriyle kadın işçileri kazanmayı ve politize etmeyi hedefliyordu. Fakat bu kulüpler, kurulmalarından kısa bir süre sonra yasaklandı.

Aynı yıllarda Aleksandra Kollantai, “Tekstil İşçileri Birliği”nde faaliyet gösteriyordu. Bu çalışmanın bir ürünü olarak bir araya gelen işçi kadınlardan bir grup, daha sonraları kurulan “Kadın İşçiler Yardımlaşma Derneği”nin çekirdeğini oluşturdu.

1905 Devrimi'nin yenilgisi ve onu izleyen gericilik yıllarında Bolşevikler, sınırlı legal olanakları ellerinden geldiğince kullanmaya çalıştılar. 1907 yılında Kollontai'ın önderliğinde kurulan ve hızla, ağırlıklı olarak tekstil işçileri içerisinde örgütlenen “Kadın İşçiler Yardımlaşma Derneği” de kısa sürede Stolypin gericiliği tarafından kapatıldı.

1905-1907 yıllarında Bolşevikler, bir yandan ülke içinde kadın işçiler arasında sistemli bir ajitasyon, örgütlenme çalışması yürüttüler ve işçi kadınların taleplerinin yükseltildiği mitingler, toplantılar vb. örgütlediler. Bu dönemde RSDİP'in kadın üye oranı %15'ti.

Aralık 1908'de burjuva kadın hakları savunucularının girişimiyle Petersburg'ta 1. Tüm Rusya Kadınlar Kongresi düzenlendi. Kollantai, Merkez Komitesi'nin onayıyla bu kongreye bir kadın işçiler delegasyonunun seferber edilmesi çalışmalarını yürüttü. Kongreye katılan delegelerin 700'ü Kadet Partisi'ni temsil ederken, işçi kadınlar grubu 45 delegeydi. Kongre, işçi delegelerin baskısıyla, kadın ve çocuk emeğinin korunmasına ve köylü kadınların durumuna ilişkin kararlar kabul etti. Bunun yanı sıra kadın işçiler, genel, eşit, doğrudan ve gizli seçim hakkını talep eden bir karar önergesi verdiler. Divan bu karar tasarısını okumayı reddettiğinde, kadın işçiler grubu, protesto olarak kongreyi terk etti.

STOLYPİN GERİCİLİĞİ DÖNEMİ
Stolypin gericiliği döneminde (1908-1912) Bolşevik kadın önderlerinin bazıları tutuklandı, bazıları da yurtdışına kaçtı. Parti tamamen yeraltına çekildi. Bu ağır koşullara karşın fabrika ve işletmelerde propaganda ve örgütlenme çalışmaları sürdü, her türlü legal olanağın ustaca kullanılmasına devam edildi.

Partinin kadınlar arasında çalışma organlarının ilk tohumları, bu illegalite koşullarında atıldı. Örgütlenilen her fabrika hücresinde, kadın işçiler arasındaki çalışmayı yürüten özel bir örgütleyici belirleniyordu. Partisiz işçi kadınlar arasında aktif unsurların örgütlenmesine yönelik, işçi kadın grupları oluşturuluyordu. Daha fazla işçi kadının kazanılmasında merkezi bir rol oynayan bu gruplar, devrim sonrasındaki delege toplantılarının ilk biçimlerini oluşturuyordu.

İşçi hareketi canlandığı ve legal gösteri vb. yapma olanakları arttığı ölçüde, kadın işçiler arasında yürütülen çalışmaların ürünleri de ortaya çıkmaya başladı. RSDİP, 8 Mart 1913'te Uluslararası Kadın Günü'nü ilk defa Petersburg'ta kitle gösterileriyle kutlama kararı aldı. Bu tarihten itibaren Pravda'da özel bir kadın sayfası açıldı. 8 Mart kitle gösterilerine kadın tekstil işçileri öncülük ettiler. Bunu izleyen yıl gösteriler Petersburg'u aştı; Moskova, Samara, Saratov ve diğer büyük kentlerde de 8 Mart gösterilerle kutlandı.

Bolşeviklerin kadın işçilere yönelik ilk gazetesi, Rabotnitsa'nın (İşçi Kadın) ilk sayısı 8 Mart 1914'te Petersburg'ta çıktı. Gazetenin redaksiyonunu Bolşevik öncü kadınlardan bir çekirdek üstlenmişti: Nadejda Krupskaya, İnes Armand, Elizarova Ulyanova, Konkordiya Samoilova ve Kavdiya Nikoleva. Aynı yıl Petersburg'lu işçilerin büyük 8 Mart yürüyüşü gerçekleşti.

1914 yazında 1. Emperyalist Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte tüm devrimci basınla birlikte Rabotnitsa da kapatıldı. Savaş, Bolşeviklerin önderliğindeki emekçi kadın hareketi ile burjuva kadın hareketi arasındaki uzlaşmaz ayrılığı daha da derinleştirdi. Bu dönemde, istisnasız bütün feminist örgütler, “anavatan savunuculuğu” yaparak emperyalist savaştan yana tavır aldılar. Uluslararası alanda II. Enternasyonal oportünizmi ve Rusya'da Menşevikler, anavatan savunuculuğuna, sosyal şovenizme battılar. Bolşevikler hem Rusya'da hem de uluslararası alanda emperyalist savaşa karşı tavırlarıyla neredeyse yalnız kaldılar.

Menşeviklerin anavatan savunuculuğu, Kollantai'ın Bolşeviklerin saflarına geçmesine neden oldu. Bolşeviklerin emperyalist savaşa karşı tavrı, onların işçi ve köylü kadınların desteğini kazanmasında, emekçi kadın hareketinin güçlenmesinde önemli bir rol oynadı.

ŞUBAT DEVRİMİ
1915-1917 yılları arasında devrimci hareketin kabarmasıyla işletme hücrelerine bağlı olan kadınlar arasında çalışma grupları daha da güçleniyor, çalışma alanları daha da genişliyordu.
1917 yılının 8 Martı (eski Rus takviminde 23 Şubat), Çarlığın yıkılmasına yol açan Şubat Devrimi'nin başlangıcıdır. Burada kadın tekstil işçileri öncü bir rol oynadılar. Bolşeviklerin Petrograd Komitesi'nin Uluslararası Kadınlar Gününe yaptığı çağrıya geniş emekçi kadın kesimleri yanıt verdi.

Kadınlar, sadece işçi kadınlar değil, ekmek ve gazyağı için kuyruklarda bekleşen kadın kitleleri de sokağa döküldü. Devlet Duma'sına doğru yürüyüşe geçen kadınlar ekmek talep ediyor, tramvayları durduruyorlardı. Fabrikalara ve atölyelere gidiyor, erkek işçileri “Haydi yoldaşlar!” diyerek dışarı çıkarıyorlardı. Sonraki günlerde grevler bütün Petrograd'ı sardı. Çarlığın, bu grev ve gösteri dalgasını polis zoruyla bastırma girişimi karşısında hareket politik bir direniş mücadelesine dönüştü. Başta kadınların öne atılıp askerlere (Kazaklara) silahlarını işçilere yöneltmeme, halka katılma doğrultusunda yaptıkları çağrılar giderek yanıt bulmaya başladı. Kazaklar birçok yerde işçilerin geçmesine izin veriyor, çağrılara uyup silahlarını kullanmıyordu.
25 Şubat günü Snamenski Meydanı'nda düzenlenen büyük bir mitingde kitleye ateş açan ve bir konuşmacıyı vuran polise Kazaklar yaylım ateşi açtı. “Yaşasın Kazaklar!” sloganlarıyla askerleri selamlayan kitlede, onların ateş açmayacağına dair güven yayılmaya başladı. Ertesi gün de benzer çatışmalarda aynı manzara gerçekleşiyor, askerler, özellikle kadınların Çarlık otokrasisini devirmek için halkın yardımına koşmaları çağrılarına yanıt veriyorlardı.

EKİM'E DOĞRU
Şubat Devrimiyle Çarlık iktidarı yıkılmış ve “ikili iktidar” ortaya çıkmıştı. Yani, bir yanda Kerenski'nin geçici hükümeti ve burjuvazinin iktidarı, diğer yanda İşçi ve Asker Sovyetleri. İdeolojik ve politik olarak Menşevikler ve Sosyal Devrimcilerin hâkim olduğu Sovyetler içinde Bolşevikler, bu akımlara karşı ideolojik mücadele yürütüyor ve “Bütün İktidar Sovyetlere!” şiarıyla İşçi ve Asker Sovyetlerini Kerenski Hükümeti'ne karşı tavır almaya çağırıyorlardı.

Şubat Devrimi'nin hemen sonrasında Kerenski'nin Geçici Hükümeti'nin işçi ve emekçi kitlelere vaatlerinin hemen hiçbirini yerine getirmediğini teşhir eden yazısında Lenin, Sovyetlerin “bütün kadın ve erkek yurttaşlar için genel ve eşit oy hakkı talep” ettiğini ifade ediyordu.

Eski tarihle 17 Mart 1917'de, yani Şubat Devrimi'nden yaklaşık bir ay sonra, Bolşeviklerin Petrograd Komitesi üyesi olan Vera Slutskaya'nın önerisi ve inisiyatifiyle başkentte, işçi kadınlar arasında bir ajitasyon-propaganda çalışma bürosu oluşturuldu. Bu büro, esas olarak kadın işçilere ve asker eşlerine yönelik ajitasyon çalışması yürütüyordu. Kadın işçilerin fabrika ve bölgesel toplantılarını düzenliyor, savaşa ve pahalılığa karşı kitlesel kadın mitingleri örgütlüyordu. Bolşevikler ayrıca ev hizmetçilerinin emeğinin korunması talebini yükseltiyor, kadınları Kent Duması, Sovyetler ve Kurucu Meclis seçimlerinde Bolşevik adayları desteklemeye çağırıyorlardı.

Aynı dönemde, Moskova'da İnessa Armand'ın önderliğinde bir grup Bolşevik, Petersburg'dakine benzer çalışmalar yürütüyor ve “Slisu Rabotnitsa” (İşçi Kadının Yaşamı) adlı yerel bir gazete çıkarıyordu.

1 Mayıs 1917'de (eski tarih) Petrograd'da büyük çamaşırhane grevi patlak verdi. 5 bin kadının katıldığı bu grevin, partinin kadınlar arasındaki kitle çalışması açısından önemi büyüktü. Kadın işçilerin talepleri, 8 saatlik işgünü, asgari ücretin belirlenmesi ve ücretlerin arttırılmasıydı. Bolşevikler bu greve kendi basınlarında büyük yer verdiler. Grev boyunca en iyi kadın ajitatörler -bunların arasında Kollantai da vardı- çalışma yürüttüler. Bir ay süren grev zaferle sonuçlandı. Hem grevin örgütleyicisi hem de destekleyicisi olarak Bolşeviklerin bu zaferde payı büyüktü. Bolşeviklerin etkisi, grevciler tarafından alınan, savaşa karşı çıkan ve Menşeviklerle sosyal devrimcileri uzlaşmacılar olarak mahkum eden kararlara da yansıyordu.

Dünya savaşı patlak verdiğinde yasaklanan Rabotnitsa, çamaşırhane grevinin başladığı günlerde yeniden çıkmaya başladı. Rabotnitsa, savaşa karşı enternasyonalizmi desteklemek için bir kadın işçi toplantıları ve yürüyüşleri kampanyası örgütleme kararı aldı. Bu toplantıların ilki ve en büyüğü, 11 Haziran'da, Sovyet Yürütme Komitesi ile Bolşevik Parti arasındaki “Haziran Krizi”nin*1zirveye ulaştığı bir sırada yapıldı. Bu toplantıya 10 bin kişi katıldı.

Bu toplantının ardından yine binlerin katıldığı daha birçok toplantı düzenlendi. Rabotnitsa editörleri bu toplantılarda “Kadın işçi ve hayat pahalılığı”, “Savaşa kimin ihtiyacı var?”, “Kadın emeği”, “Anneliğin korunması” gibi konularda kadın kitlelerine hitap ediyordu.

Şubat Devrimi öncesi, sırası ve ertesinde bütün güçleri ile İşçi ve Asker Sovyetleri içinde ajitasyon-propaganda-örgütlenme çalışması yürüten ve “Bütün İktidar Sovyetlere” şiarını yükselten Bolşevikler, aynı zamanda en geniş kadın kitlelerini, asker ve işçi eşlerini aydınlatmak ve onları harekete geçirmek için büyük çaba verdi. Her parti örgütünün kadınlar arasında çalışma için özel bir organa sahip olması gerektiği görüşü bu dönemde olgunlaşarak kısmen pratiğe geçirildi.

Partinin işçi kadın komisyonları tarafından çağrılan ilk partisiz işçi kadınlar konferansı Ekim Devrimi'nden önce Petrograd'da düzenlendi. Buraya, 80 bin kadın işçiyi temsil eden 800 delege katıldı. Konferans, Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) ile ve onun Sovyet iktidarı için mücadelesiyle tam dayanışma ilan etti. Bu konferansa benzer konferanslar diğer sanayi merkezlerinde de yapıldı ve Ekim Devrimi'nden sonra da partisiz işçi ve köylü kadınları partiye ve sosyalizmin inşası görevlerine çekmenin iyi bir aracı olarak düzenli aralıklarla tekrarlandı.

Şubat Devrimi'nden Ekim Devrimi'ne dek geçen sekiz aylık süreçte Bolşevikler, “Emperyalist savaşa son”, “Barış, ekmek, özgürlük” şiarlarında yaşam bulan taktik çizgileriyle kitleleri kendi yanlarına çekme, İşçi ve Asker Sovyetlerinde çoğunluğu kazanma mücadelesi verdiler. Ve bu mücadeleden zaferle çıktılar. Onların önderliğinde Rusya proletaryası dünya tarihinde yeni bir sayfa açtı. Eski tarihle 25 Ekim 1917'de Rusya işçi sınıfı, yoksul köylüler ve askerlerle ittifak halinde burjuvazinin iktidarını devirerek Sovyet iktidarını kurdu.

İlgili haberler
Nazilerin korkulu rüyası ‘Gece Cadıları’

Hepsi 20’li yaşlarında gencecik kadınlar. Ölüm kusan savaşın ortasında uçaklarıyla Nazileri canından...

GÜNÜN BELLEĞİ: Artyuşina Kadın Komünü

Yüzyılların getirdiği alışkanlıklarla toplumsal yapıların değişimi o kadar kolay olmuyor. Sovyet Rus...

Ekim Devrimi’nden güç alarak mücadeleye!

Gençlik Yaz kampı Kadın Çalışmaları Atölyesi kadın sorununa dair pek çok tartışma yürüttü demiştik....

Keramet nikahta değil 1917’de

Tam bir yüzyıl önce Osmanlı’da nikah ve aile ile ilgili ilk hukuki düzenlemeler hayata geçirilirken,...

Sosyalizmi kurmak Adem’den değil, Havva’dan başlad...

Devrimden önce çalışan kadınlar sadece evlerde hizmetçi ya da çiftliklerde işçiyken, sağlanan eğitim...

Ekim’in aynasında kadınlar

Ekim Devrimi’nin 100. yılından aynamıza neler yansıyor? Devrim kadınların yaşamına neler kattı? Üret...