Ekim Devrimi’nden güç alarak mücadeleye!
Gençlik Yaz kampı Kadın Çalışmaları Atölyesi kadın sorununa dair pek çok tartışma yürüttü demiştik. Kamp sonunda bir de bildirge yayımladılar. İşte Kadın Çalışmaları Atölyesi sonuç bildirgesi.

15’incisi gerçekleştirilen 2017 Gençlik Yaz Kampı’nda kurulan atölyelerde genç kadınlar ve erkekler birçok konuda çalışmalar yaptı, tartışmalar yürüttü. Kadın Çalışmaları Atölyesine katılan genç kadınlar da kadın sorunu ile ilgili meseleler üzerinde durdu. Kadınların yaşamını kökten bir değişime uğratan Ekim Devrimi’nin 100 yılı dolayısıyla da Sovyetler Birliği’nde kadınların haklarına, yaşanan toplumsal dönüşümlere, eşitlik mücadelesine bugünden bir değerlendirme yapıldı. Kadın Çalışmaları Atölye’si katılımcıları kampın sonunda hazırladıkları deklarasyonu sunarak bundan sonra yapacaklarını anlattı:

KADIN ÇALIŞMALARI ATÖLYESİ SONUÇ BİLDİRGESİ
Sevgili kamp katılımcıları ve sevgili kız kardeşlerimiz,
Bu sene 15.’si düzenlenen Gençlik Yaz Kampı, OHAL koşullarının bir yönetme biçimi olarak süreklileştirilmeye ve sıradanlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde gerçekleşti. KHK’ler ile yüzbinlerce insanın ihraç edildiği, on binlercesinin gözaltına alındığı veya tutuklandığı bu süreçte kadınlar da yaşamlarının her alanında daha çok eşitsizlik, baskı ve şiddetle karşı karşıya kaldılar. Bu koşullar altında bir araya geldiğimiz kampımızda Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde yürüttüğümüz tartışmaları ve sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Sevgili arkadaşlar,
Ekim Devrimi’nin üzerinden tam 100 yıl geçti. Kapitalist sistemin ortadan kaldırılıp yeni bir toplumun kurulması aşamasında erkek egemenliğinin hukuksal, ekonomik ve toplumsal alanlarda yok edilmesinin ve tam eşitliğin sağlanmasının ön koşullarını yaratan Ekim Devrimi, kadınların yaşamında kökten değişiklikleri beraberinde getirdi. SSCB’de kadının üretime katılması ve beraberinde kadın emeğinin kalifiye hale getirilmesi, ev içi hizmetlerin kolektifleştirilmesi, kadın doğurganlığının tüm toplumun çıkarına planlanması ve örgütlenmesi, oy hakkı, boşanma hakkı ve ücretsiz bir hizmet olarak kürtaj hakkı gibi uygulamalar kadının kurtuluşu açısından nasıl toplumsal dönüşümlerin sağlandığını ve sağlanabileceğini gösterdi. Bu açıdan, kadının üretim ilişkilerindeki konumu ile toplumsal yaşamdaki konumunu eşitlik temelinde örgütleyen Sovyetler, bugünkü emek ve beden tartışmalarına da ışık tutmaktadır.
Bugün, kadın emeği ve bedeni tartışmalarında gelinen nokta neoliberalizm ve muhafazakârlık ekseninde biçimlenmektedir. Kadınlar bir yandan kapitalizmin iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere esnek, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya zorlanırken diğer yandan muhafazakâr politikalar ile ev ve hane halkı bakımını üstlenmeye zorlanmaktadır. Kayıt dışı çalışma yaygınlaşmakta, iş cinayetleri ve yaralanmalar artış göstermektedir. Kapitalizm, bugün geldiği aşamada, geçmişte kadının ezilmişliğini sınıfsal bağlamından ayrı değerlendiren ve mücadelesini bu çizgiye oturtan hareketleri dahi artık bunu reddedemeyeceği bir noktaya getirmiştir. Kapitalizmin yarattığı eşitsizliğe, sömürüye ve şiddete karşı başka bir yaşam hayalini kuran kadınlar, dünyanın birçok ülkesinde kapitalist-emperyalist sömürüye, ırkçılığa ve ırkçı göç politikalarına, homofobiye, transfobiye ve kadın düşmanı politikalara karşı sokakları doldurmakta, grevler örgütlemektedir.
Ülkemizde ise inşa edilmeye çalışılan gerici ve baskıcı rejim kapsamında kadınların konumu da yeniden belirlenmeye çalışılmaktadır. Sosyal iktidarını sağlayabilme amacıyla harekete geçen AKP hükümeti, müftülere nikah yetkisi ve doğum bildiriminin ortadan kalkması; eğitim müfredatında Evrim Teorisinin kaldırılması ve müfredata “cihat”ın eklenmesi ve son olarak da Ensar Vakfı ile protokoller imzalanması gibi örneklerde gördüğümüz üzere toplumsal yaşamın dini referanslarla yeniden düzenlenmesini amaçlamaktadır. Bu süreçte, bu “referanslara” uygun yaşamayan kadınların baskı ve şiddete maruz kalması ise kaçınılmaz olmakta hatta meşrulaştırılmaktadır. .
4+4+4 eğitim sistemiyle kız çocuklarının eğitim olanaklarının kısıtlanarak çocuk yaşta evliliklerin önü açılmıştır. Bu uygulamayla aynı zamanda yeni bir ucuz işgücü ordusu yaratılmaya çalışılmakta, eğitim devletin sorumluluğu dışındaki bir alana itilmeye çalışılarak tarikat ve cemaatlerin ellerine bırakılmaktadır. Sübyan mektepleri, yatılı kuran kursları ve zorunlu din dersleriyle dindar ve kindar bir nesil yaratılmaya çalışılırken bu kurumların denetlenmemesi sebebiyle şiddet ve istismar olayları yaygınlaşmakta ve son olarak Aladağ örneğinde gördüğümüz gibi katliamlar yaşanabilmektedir. Bu suçlar ise münferit kabul edilerek kurumların sorumluluğu yokmuş gibi hareket edilmektedir.

Kadına yönelik suçların bir “hastalık”, “sapkınlık hali” veya “ istisnai durumlar” olarak değerlendirilmesi bu sorunların çözümü noktasında da önleyicilikten yoksun, bireysel cezalandırma temelli uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Oysaki kadına yönelik suçlar toplumsal koşulların neden olduğu bir olgudur. Bu nedenle çözüm yolu kimyasal hadım, idam veya tek başına cezalandırma yöntemleri olamaz. Öte yandan kadına yönelik şiddetle mücadelede, bireyin fiziksel güçlenmesine bağlı, devletin sorumluluklarını da ortadan kaldırarak mücadeleyi tek tek “fail” ile “mağdur” arasına kilitleyen bir hat da izlenemez. Öz savunma ve teşhir, kadınların belli durumlarda kullanabilecekleri taktikler olmakla birlikte mücadelenin ana eksenini oluşturamaz. Bu ana eksen, liselerde, üniversitelerde, iş yerlerinde ve mahallelerde oluşturulacak ve en geniş kadın kesimlerini kapsayacak bir çalışma ve örgütlenmedir.
Kadın Çalışmaları Atölyesi’nin katılımcıları olarak bizler birlikte biriktirdiğimiz tüm bu bilgiler, deneyimler ve yaptığımız tartışmalar ışığında şimdi mücadeleyi daha da yükseltmenin ne kadar elzem olduğunu bir kez daha yineliyoruz. Kadın ve erkeğin eşitliğinin fıtratlarına aykırı olduğunu söyleyenlere ve bu eşitsizliğin baki olduğunu kanıksatmaya çalışanlara Ekim Devrimi pratiğini hatırlatmak istiyoruz. Bu deneyimden güç alarak, başta tüm genç kadınlar olmak üzere tüm gençliği bu mücadeleyi birlikte örgütlemeye çağırıyoruz.
İlgili haberler
Üniversiteden fabrikaya yaz

Üniversiteli genç bir kadının maddi sıkıntılar sebebiyle bir fabrikada çalışmaya başlamasını, çalışm...

Üniversiteye hoşgeldiniz!

Üniversiteye yerleştirme sonuçları açıklandı. Bir üniversiteye yerleşenler mutlu... Bu mutluluğu boz...

Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde ne yaptık, neler ko...

Antalya Olimpos’ta yapılan 2017 Gençlik Yaz Kampı’nda Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde çalışma yürüten...