
Hazırladığımız dosyada farklı iş kollarında kadın işçilerin somut koşullarını, Şimşek Programı’nın sonuçlarını, dünyadaki ekonomik gidişatın kadınlara yansımasını ve tarihsel olarak kadınların işten çıkarmalarda “en kolay halka” olmasının nedenlerini tartışıyoruz.
İşsizliğin ve işten atmaların işçi kadınlar açısından genel anlamıyla daha büyük bir etkisinin var olduğunu daha önce pek çok kez Ekmek ve Gül’de ortaya koymuştuk. Hem işten atılırken ilk tercih edilen kesimlerin kadınlar olduğu hem de işten atma tehdidiyle birlikte çalışma hayatı içinde var olan haklarını kullanmakta zorlandıkları, sendikalaşma haklarının engellendiği hatta yeri geldiğinde yaptıkları molayı dahi iki kez düşündükleri bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreçte kadınların yoğunlukla istihdam edildiği tekstil ve gıda sektöründe de işten atmaların ve konkordato, iflas gibi süreçlerle toplu bir şekilde işsiz kalmanın kadınlar üzerindeki etkisi büyük. Şimdi bu iki alandaki işsizlik verileri ve işçi kadınların bu tehdide karşı tartışmalarına bakalım.
Tekstil işçisi kadınlar işsizlikle burun buruna
DİSK Tekstil İşçileri Sendikasının verilerine göre tekstilde ücretli olarak çalışanların yüzde 31’i (122 bin 441 kişi) kadınlardan oluşuyor, hazır giyimde ise bu oran yüzde 55 (325 bin 106 kişi). TÜİK’in verilerine göre kadınların yoğunlukla çalıştığı “giyim eşyalarının üretiminde”, Aralık 2024’te ücretli çalışan sayısı 599 bin 240 iken bu sayı Nisan 2025’te 572 bin 206’ya düşüyor. Tekstilde ise Aralık 2024’te 464 bin 726 kişi ücretli çalışan iken bu sayı Nisan 2025’te 449 bin 493’e düşüyor. Tekstilde ücretli çalışanların sayısı Nisan 2024-2025 arasında yüzde 4.3 azalmışkenhazır giyimde aynı ay için bu oran yüzde 8.6 azalıyor. Bu veriler geçtiğimiz yıla oranla tekstil ve hazır giyimdeki istihdam kaybını gözler önüne seriyor. Kadınların yoğunluklu istihdam edildiği iki alan olarak tekstil ve hazır giyimdeki istihdam kaybından yoğunluklu olarak kadınların etkilendiğini söylemek yanlış olmaz.
Kaynak: TÜİK Ücretli Çalışan İstatistikleri, 2025
Grafik: Ekmek ve Gül
Tekstil patronları sermayeyi kaydırırken işçinin hayatını da kaydırıyor
İstihdam kaybı bir yandan parça parça işten çıkartmalarla gerçekleşirken bir yandan da tekstil alanında faaliyet gösteren iş yerlerinin kapanması ve taşınmasıyla da gerçekleşiyor. 2 Haziran 2025 tarihinde Ekonomim gazetesinde yer alan habere göre 2025 yılının ilk çeyreğinde tekstil ve hazır giyimde 2 bin 147 firma kapattı ve 35 bin 460 kişi işsiz kaldı.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in Mecliste yaptığı basın açıklamasındaki veriler de oldukça dikkat çekici: 2022-2024 yılları arasında tekstil ve hazır giyimde çalışan 145 bin işçinin işsiz kaldığı, 2025 yılının kalanında ise 30 bine yakın işçinin daha işsiz kalacağının öngörüldüğü ifade ediliyor. Yine Gürer’in aktardığına göre şirketlerin üretim yapabilmesi için kullandıkları kaynakların yüzde 70’inin yabancı kaynaklardan yüzde 30’unun öz kaynaklardan oluştuğu belirtiliyor. Burada tekstil açısından da temel olan nokta dışa bağımlılığın belirleyici olduğu bir sektör olması.
Tekstildeki konkordato ve iflasların gerçekleşmesine neden olarak, üretim maliyetlerinin yükselmesi ve “küresel rekabetin” artması gösteriliyor. Bu noktada da yapılan yatırımlar ve sermaye, Bangladeş, Mısır ve Pakistan’a doğru kayıyor. Peki bu ne demek? Üretim maliyetlerinin artması bir yandan hammadde fiyatlarındaki artışa işaret ederken asıl olarak işgücü maliyetinin artışı kastediliyor. Yani tekstil alanında sömürüye daha yoğunlukla devam edilebilmesi için daha düşük ücretlerle çalıştırılabilecek ve güvencesiz işgücünün yoğun olduğu alanlar tercih ediliyor. Durumun böyle olması Türkiye’nin dört bir tarafında hem işten atmaların hızlanmasına hem de atölye ve fabrikaların kapanmasıyla birlikte toplu işsizliğe sebep oluyor.
Ucuz ve güvencesiz kadın emeği için Suriye hedefte
Türkiye burjuvazisi açısından da Suriye’ye dönük sermaye ihracı hamleleri söz konusu. Buna dönük adımlara ilişkin önemli bir örnek iste Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) ve Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) iş birliğiyle imzalanan "Güçlenen Kadın, Güçlenen Suriye" protokolü. Bu protokol ile birlikte “Suriye’nin yeniden inşasını hızlandırmak ve kadınların istihdama katkısını güçlendirmek hedeflendiği” ifade edilse temel olarak konfeksiyon, hazır giyim, tekstil alanında kadınların bu bölgede ağır sömürüsü hedefleniyor.
İşten çıkartmaların ve iş yerlerinin kapanmalarının yaygınlaşması tekstil işçilerinin örgütlenmesi önünde büyük bir engel yaratırken bir yandan da var olan kısıtlı hakların dahi işsizlik tehdidiyle kullanılmasının önüne geçilmesine sebep oluyor. İşçiler her ne kadar işlerinden olmamak için çeşitli yönleriyle baskıya boyun eğmek zorunda kalsa da işten atmalar ve işsizlik her bir tekstil işçisini, yaptıkları ya da yapmadıklarından bağımsız bir şekilde, hızla kovalıyor.
Tekstil işçisi kadınlar ne söylüyor?
Tüm bu sürecin kadın işçiler üzerindeki etkisi ise yaşam ve çalışma koşullarının gün geçtikçe zorlaşması oluyor. Kadınlar, bu süreçte gözden çıkarılan ilk kesimlerin kendileri olduklarını söylüyorlar. Denizli’de tekstil fabrikalarında çalışan kadın işçiler, işten çıkartma süreçlerinin oldukça keyfi ilerlediğini anlatıyor. Hamilelik ve doğum izni sonrası işe dönmek isteyen kadın işçilerin “performans düşüklüğü” gibi sebeplerle işten çıkartıldığını ifade ederken fazla mesai ücreti istemek, sigorta talep etmek gibi eylemlerde bulunduklarında patronlar tarafından “itaatsizlikle” suçlandıklarını söylüyorlar. Sendikal faaliyete yeltenme, hatta işçilerin birbirleriyle konuşması bile kadın işçilerin işten çıkartılma sebebi haline gelebiliyor. Durum böyle olunca kadın işçiler, sendikalaşma ya da örgütlenme konusunda büyük kaygı duyduklarını ifade ediyorlar.
Kadın işçiler, işlerini kaybetmemek için çeşitli zorlukları da tek başlarına göğüslemek zorunda bırakılıyor. Regl ve hamilelik döneminde yapılan mobbing, “ailenin geçici çalışanı” gibi ele alındıkları için hak taleplerinin ciddiye alınmaması ve daha fazla baskıyla karşılaşma bunlardan bazıları. İşsizlik korkusuyla birlikte sendikalaşamamak ve hak arayamamak ise tekstil işçisi kadınlar açısından işten atıldıklarında kıdem ya da ihbar tazminatı haklarından da yoksun bırakılmak anlamına geliyor çünkü ya sigortasız çalıştırılıyorlar ya da kağıt üzerinde istifa etmiş gibi gösteriliyorlar.
Özak Tekstil’i hatırlayalım...
Özak Tekstil’de 2023’te başlayan mücadele süreci, kadın işçilerin sendikalaşma adımlarının nasıl işten atma ile baltalanmaya çalıştığını açıkça gösteriyordu. İşçi kadınlar aldıkları insanlık dışı ücret ve kötü çalışma koşullarını dönüştürmek için sendikalaşmaya başladığında, sendikal mücadelenin parçası olan bir kadının işten atılması Özak’taki direniş sürecinin fitilini yakmıştı. Kadınlar Ekmek ve Gül’e emeklerinin karşılığını nasıl alamadıklarını şu sözlerle anlatıyorlardı: “Bir dakikada bir pantolon üretiyoruz, bir saatte 60 pantolon, tüm ürünler yurt dışına gidiyor, bir pantolon 49 avroya satılıyor. Hepimiz asgari ücrete çalışıyoruz.” İşçilerin birbirleriyle sohbet etmesinin dahi patron tarafından sorun edildiği, mobbingin ve şiddetin çalışma düzeninin normali haline getirildiği bir süreçte işten atmalar, patronların kârını korumak için birebir.
Gıdada durum ne?
Kadınların görece yoğunluklu olarak istihdam edildiği bir diğer alan ise gıda sektörü. Gıda sektöründe tekstildeki kadar görünür bir istihdam kaybı yaşanmasa da konkordatolar ve parça parça işten çıkartmalar sürüyor.
TÜİK’in verilerine göre Aralık 2024’te “gıda imalatı” alanında 579 bin 425 kişi ücretli bir şekilde çalışırken bu sayı Nisan 2025’te 576 bin 115’e düşüyor. Tütün ürünlerinin üretiminde de ufak bir düşüş söz konusu. Aralık 2024’te 5 bin 741 kişi tütün imalatında ücretli çalışırken bu sayı Nisan 2025’te 5 bin 651’e düşüyor.
Kaynak: TÜİK Ücretli Çalışan İstatistikleri, 2025
Grafik: Ekmek ve Gül
Topluca işsiz kalma bir tehlike
2025’in başında gıda sektörü açısından da İş Gıda’nın konkordato ilan etmesiyle birlikte 7 bine yakın KFC ve Pizza Hut işçisi işsiz kalmıştı. Ardından işçiler, günler süren protestolara başlamıştı. Konkordato ilanları İş Gıda ile de sınırlı kalmadı. Bursa’da yer alan Aroma, 2024 yılında mahkemeye konkordato başvurusunda bulunmuştu. İşçilerden habersiz hazırlanan toplu iş sözleşmesi sonrasında ise tepki gösteren işçiler, tazminatsız bir şekilde işten atılmaya başlandı. Aroma ve İş Gıda’nın yanı sıra iflasını açıklayan ya da konkordato ilan eden, konkordato için mahkemeye başvuran pek çok gıda üreten şirket var. İflasını ilan eden peynir üreticisi Uslu Gıda, Antalya’da faaliyet gösteren Avena Gıda, ABD merkezli Subway bunlardan birkaçı. Zeytin üreticisi Yeni Ses Gıda, Ekrem Coşkun Döner, Asya Fresh, Global Gıda gibi birçok gıda şirketi de konkordato ilan etti. Gıdada da hızlanan bu konkordato ve iflas süreci, bu sektörde de toplu işsizlik tehlikesini doğuruyor.
İşten çıkartma tehdidi sendikalaşma önünde bir engel
DİSK Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Olcay Ozak, gıda işçisi kadınların bu süreçte yaşadıkları ve çalışma koşullarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ozak, gıda işkolunda çalışan kadın işçilerin örgütlülük oranlarının oldukça düşük olduğuna dikkat çekerek işten atılma kaygısının da had safhada olduğunu belirtiyor.
Gıda işkolunda çalışan kadınların büyük çoğunluğunun eğitim düzeyinin ilkokul ve ortaokul düzeyinde olduğunu belirten Ozak, yaş ortalamasının ise 45 civarında olduğunu ifade ederek, “Bu da şu anlama geliyor: Mevcut işinden çıkarsa/çıkarılırsa bir başka yerde iş bulma olasılığı düşük. Özellikle sendikalaşma, örgütlenme mücadelesine girişen kadın işçiler bir yandan da bunun işten atılma ihtimalini artırdığını da düşünüyorlar. Buna rağmen kadın işçileri sendikalaşmaya ikna ettikten sonra gösterdikleri direnç ve kararlılık hep örnek olmuştur” diyor.
Gıda işçisi kadınların örgütlenme oranlarındaki düşüklük, örgütlenme süreçlerinin işsiz kalma endişesiyle sekteye uğraması, kadınlar açısından taciz, mobbing, hak gasbı gibi uygulamaları da yaygınlaştırıyor. Ozak, “Taciz meselesi pek dile gelmese de kadın işçiler bunun en rahatsız edici mesele olduğu belirtiliyor. Ancak ifade etmekten ve şikayete dökmekten imtina ediyorlar. Kadın işçiler taciz edenin inkarının sonucunu öngörerek temkinli davranıyor, çekiniyor” diyor.
Ozak, işsizlik korkusuyla birlikte işçiler arasında yaygınlaştırılmaya çalışılan güvensizlik ortamının da işçi kadınların kendilerini koruyabilecekleri örgütlenme mekanizmaları geliştirmesinin önünde bir engel olduğunu ekliyor.
Gıda işçisi kadınlar ne yaşıyor?
Bursa’da bir gıda fabrikasında Ozak’ın ifadelerinin somut karşılığı kadın işçilerin tartışmalarında görülüyor. Gıda işçisi bir kadın, özellikle son zamanlarda içeride işçilere dönük baskıların çok arttığını ve bu yüzden gıda işçisi kadınların yaşadıkları sorunları dahi dile getirmekten, geçmişe oranla daha çok çekindiğini söylüyor. Kadın işçi, geç gelenlere tutanak tutulmasından mola süreleri gerekçe gösterilerek mobbing uygulanmasına kadar çok yönlü bir baskıdan bahsediyor. Haftada 4-5 işçinin çıkartıldığını söyleyen kadın bu işçilerin “performans” gerekçesiyle işten çıkartıldıklarını ifade ediyor.
İşçilerin mola sürelerinin dahi işten çıkartma sebebi olarak gösterildiğini söyleyen kadın işçi, iş yerinde bir sigara içme alanı olduğunu, işçilerin bu alana kartla giriş yaptıklarını, sigara molasında 15 dakikayı geçirenlerin listesinin tutularak bu listeden işten çıkarmaların gerçekleştirildiğini belirtiyor. Ancak genel olarak ilk altı ayını doldurmamış işçilerin işten çıkarıldığını söylüyor. Kadın işçiler ise bahsedilen listelere girmemeye çaba gösteriyorlar. Bu durumun kadın işçiler arasında hem bir kaygı hem de espri malzemesi haline geldiğini söyleyen kadın işçi, bir arkadaşının yakın bir zamana kadar kovulmayacağını çünkü işini çok iyi yaptığını düşündüğünü ancak sigara molası uyarısı alınca “Alfabetik sıraya göre gidiyorlar, sıra bana da gelmiş” diyerek durumu şakaya vurduğunu söylüyor. İşçiler ise ise bu listelerin genel olarak önümüzdeki aylarda yapılacak işten çıkartmalara hazırlık olduğunu düşünüyor.
Fotoğraf: Pexels
İlgili haberler
Queen Flowers’ta baskı ve işten atmalar devam ediy...
Queen Flowers’ta sendikal hakları için direnen işçiden altısı daha işten atıldı. BTO-SEN, işverenin...
İş yok, geçim yok, güvence yok: İşten atmalar yasa...
Sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı için bütünlüklü bir planın, özellikle kadınlar üzerinden işletilece...
‘Düşük ücret, angarya, işten atma serbest de sendi...
Ekmeğini sendikasıyla büyütmek isteyen işçiler işten atıldı: Almer Tekstil'de Türk-İş’e bağlı TEKSİF...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.