İÇİMİZDEN BİRİ
Vahşi bir biçimde kocası tarafından katledilmeye çalışan Kader’in, içinden güçlenerek çıktığı hikayesini dinlemeye ne dersiniz?
Ekmek ve Gül, Zeynep’i benim kalbimde durduğu yerden alıp sahiplenecek, kalpte kalbe ulaştırıp çoğaltabilecek bir mecra; bu yüzden Ekmek ve Gül’ün sevgili kadın okuru, Zeynep’i size emanet ediyorum.
13 yaşında oturmuş Gülsen tezgahın başına, şimdi 40’ında. Artık çocuk değil, haklarını bilen bir işçi kadın. ‘Örgütlü bir kadın dalgalı denizde nasıl hareket edeceğini bilir’ diyor...
Kokina çiçeği tezgahlarda yerini aldı. Peki bu çiçeğin güzel görüntüsünün ardındaki zorluğu biliyor musunuz? Roman kadınların emeğiyle tezgahlara gelen kokinayı Çiçekçi Selda anlatıyor.
Bu hikaye Zeynep’in ve Zeynep gibi hayata tutunan kadınların yeniden doğuş hikayesi. 24 bıçak darbesine rağmen ölümü, şiddeti, kocayı alt edişin hikayesi...
Ama Gönül… Ah Gönül abla… O hastane odasını nasıl da genişletip hayatın kendisini o odanın ortasına getirip bırakmıştın sen…
30 yaşına vardığında yaşadığı hayatı hak etmediğini fark eden Sakine, kocasına çocukluğundan beri bağlı iplerini kendi ellerine alır.
Yayla yolunda, at sırtında, belinde silahı kadınların önündedir yeri. Köy meydanında, alınan her kararda kabul edilir sözü. Doğum yaptırmak için de koşulur Gevri Kadın’a, dikişe de, baş ağrısında da..
İzmir’e ayak bastıktan on gün sonra doğmuş Bahtınur. Adını babası koymuş, bahtı bize benzemesin, nur gibi aydınlık olsun, ışık saçsın diye… Ne baht ama… “Sıçayım bahtına da, nuruna da” derdi sık sık…
Türkiye’nin yaşadığı sancılı değişimin toplumsal analizcisi, Mübeccel Kıray’ı yaşamını yitirişinin 10. senesinde saygıyla anıyoruz.
Ülkü hikayesinin kadınlara çaresizlik değil, cesaret vermesini istiyor ve bir çağrıda bulunuyor; “Haksızlıklara susmayın, sustukça eziyorlar, kendinize güvenin ve korkmayın...”
Rita, şiddet dolu bir evlilikten kurtulup, hayatını cinsiyetçilik ve ırkçılıkla mücadeleye adamış bir kadın gazeteciydi. ‘Sanayinin beyaz saçlı erkek baronları ve uşaklarına’ karşı hep gerçeği yazdı.
Zeliha’nın babası ‘Sarıkamış şehidi’ olmuş. Kıtlık günleri başlamış sonra. Hele de annesi hastalanıp ölünce, hayatta kalma mücadelesi eklenmiş üstüne.
Şu zorluk da geçsin, çocuk da okulu bitirsin, kız da evlensin, dur hele oğlan iş bulsun derken, günler uzun yıllar kısa geçmiş, ömür su gibi akıp gitmiş... Ama izi kalmış işte. Tam da burada!
Nesrin’in yaşamı kendi ayakları üzerinde durarak geçmiş, geçim sıkıntısıyla, emeğinin karşılığı alma mücadelesiyle... Ve hasta çocuğuyla verdiği mücadele bakın ona neler öğretmiş...
Samiye’nin hayatı 70’li yılların çatışmalı ortamından ve 12 Eylül’ün baskıcı döneminden bugüne zorluklarla geçen bir hayat... Bir de zorlukları birlikte göğüsleyen kadın dayanışması var.
Valizlerini, çocuklarını topladığı gibi çıkar yola. Biri karnında ikisi yanında kızları ve artık cesaret yüklü yüreği vardır. O yürekle nereye giderse gitsin, evi de vardır, umut dolu geleceği de...
“Küllerimden doğdum” diyor Ayfer, “Eski fotoğraflarıma bak, gözlerimde hep bir hüzün var. Şimdi evet yüküm çok ağır ama her sabah kalktığımda ‘sen çok şey başardın’ diyorum kendime...
Sincan’da usta bir oto lastikçi olan Gülseren namı diğer Gül abla ile tanıştınız mı?
Hep böyle çalıştım ama kimseye boyun eğmedim. Boşandıktan sonra geri evlendirmek istediler beni, ‘Bir kere başımı yaktınız bir daha olmaz’ dedim. Çalıştım, çok çalıştım...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.