
İÇİMİZDEN BİRİ

İzmir’e ayak bastıktan on gün sonra doğmuş Bahtınur. Adını babası koymuş, bahtı bize benzemesin, nur gibi aydınlık olsun, ışık saçsın diye… Ne baht ama… “Sıçayım bahtına da, nuruna da” derdi sık sık…

Türkiye’nin yaşadığı sancılı değişimin toplumsal analizcisi, Mübeccel Kıray’ı yaşamını yitirişinin 10. senesinde saygıyla anıyoruz.

Ülkü hikayesinin kadınlara çaresizlik değil, cesaret vermesini istiyor ve bir çağrıda bulunuyor; “Haksızlıklara susmayın, sustukça eziyorlar, kendinize güvenin ve korkmayın...”

Rita, şiddet dolu bir evlilikten kurtulup, hayatını cinsiyetçilik ve ırkçılıkla mücadeleye adamış bir kadın gazeteciydi. ‘Sanayinin beyaz saçlı erkek baronları ve uşaklarına’ karşı hep gerçeği yazdı.

Zeliha’nın babası ‘Sarıkamış şehidi’ olmuş. Kıtlık günleri başlamış sonra. Hele de annesi hastalanıp ölünce, hayatta kalma mücadelesi eklenmiş üstüne.

Şu zorluk da geçsin, çocuk da okulu bitirsin, kız da evlensin, dur hele oğlan iş bulsun derken, günler uzun yıllar kısa geçmiş, ömür su gibi akıp gitmiş... Ama izi kalmış işte. Tam da burada!

Nesrin’in yaşamı kendi ayakları üzerinde durarak geçmiş, geçim sıkıntısıyla, emeğinin karşılığı alma mücadelesiyle... Ve hasta çocuğuyla verdiği mücadele bakın ona neler öğretmiş...

Samiye’nin hayatı 70’li yılların çatışmalı ortamından ve 12 Eylül’ün baskıcı döneminden bugüne zorluklarla geçen bir hayat... Bir de zorlukları birlikte göğüsleyen kadın dayanışması var.

Valizlerini, çocuklarını topladığı gibi çıkar yola. Biri karnında ikisi yanında kızları ve artık cesaret yüklü yüreği vardır. O yürekle nereye giderse gitsin, evi de vardır, umut dolu geleceği de...

“Küllerimden doğdum” diyor Ayfer, “Eski fotoğraflarıma bak, gözlerimde hep bir hüzün var. Şimdi evet yüküm çok ağır ama her sabah kalktığımda ‘sen çok şey başardın’ diyorum kendime...

Sincan’da usta bir oto lastikçi olan Gülseren namı diğer Gül abla ile tanıştınız mı?

Hep böyle çalıştım ama kimseye boyun eğmedim. Boşandıktan sonra geri evlendirmek istediler beni, ‘Bir kere başımı yaktınız bir daha olmaz’ dedim. Çalıştım, çok çalıştım...

Sevgi bir emlak dükkanı sahibiyken eşinin iflas etmesiyle maddi sıkıntılar içine girmiş, ev işçiliği yapmaya başlamış. Uzun süre kimseye söylemediği işi bugün hayata bakışını değiştirmiş.

Küçük bir tezgahla başladım sahaflığa. İlk sattığım kitaplar, kendi kütüphanemdeki kitaplardı. Gözüm gibi baktığım, sakındığım kitaplarım... Uzun bir süre zabıtalarla, belediyeyle cebelleştim.

“Belgüzar tek başına yaşamayı sürdürür evinde. Gözleri sevinçle parlayarak ağırlıyor bizi. Pir Sultan’ın torunlarıyık biz. Acıyı bal eyledik de yedik.”

Çalışmak zorunda olduğu için çocuğunu bırakacak kimsesi olmayan kadınların çocuklarına gönüllü baktı hep. Kadınların can yoldaşı, çocukların ‘Çiçek ablası’...

Alice Peurala, Türkiye’den Amerika’ya göçe mecbur bırakılmış Ermeni bir ailenin kızı. 14 yaşında çalışmaya başladı, o yaşta sendikacılık yaptı, bebeğini bırakacak yer bulamasa da mücadele etti...

Olmazları olduran kadın Şahika, Yaşam onun sağlığında ağır hasarlar bırakmış. Ama o güçlü olmaya devam ediyor. Kadınlara da mesajı var; "Mutlaka okuyun ve çalışın."

Filiz'in yaşamı bir göç hikayesi, bir işçi kadın hikayesi, 2 çocuğunu tek başına büyüten bir anne hikayesi, kadın mücadelesiyle güçlenmiş, kadınları güçlendirmiş bir kadın hikayesi...

Sizi Erzurumlu Frida’yla tanıştıralım. Instagram’da yüz binlerce kez izlenen, binlerce yoruma mazhar olan videolarıyla fenomen oldu. Artık Ekmek ve Gül'de buluşacaksınız.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.