3 kuşak erkek şiddetine direnen Ayşe’nin hikayesi
‘Devlet, bakanlıklar kadınlara sahip çıkmadığı için, o kadar kadın hiç yok yere cinayete kurban gitti. Artık bunlar yaşanmasın, kadınlar kendilerini yalnız hissetmesin!’

Ayşe, nefesini toplayarak, tok sesiyle, “Nereden başlasam bilmiyorum, hayatımda, verdiğim mücadele dışında her şey elimde kalıyor” diye giriyor söze. “Evde, işte, sokakta, evlilikte genelde günah keçisi kadınlar oluyor. Sana reva görüleni kabul etmiyorsan, hakkını arıyorsan günah keçisi oluyorsun. Benim hikayem de ne yazık ki böyle oldu” diyor.

BABAMA KARŞI GELDİM DİYE...
19 yaşına kadar köyde yaşayan Ayşe, babasının ailesine ve kendisine karşı olumsuz tavrına karşı çıktığı için evin ‘ötekisi’ olmuş. Hayvanlara baktığı, evin işlerini toparladığı gerekçesiyle ama asıl babasına karşı geldiği için okula gönderilmemekle cezalandırılmış. “Benden büyük ablalarımı, benden küçük erkek kardeşlerimi okula gönderen babam, beni göndermedi. Ablalarımın kitaplarıyla, gece karanlığında, yorganların arasında kendi çabamla öğrendim okuma yazmayı” diye anlatıyor.

14 yaşındayken, bir gün yine sırf karşı çıktığı için babası tarafından bıçakla kovalanan Ayşe, bir süre akrabalarının yanında kalmış. Bir zaman sonra eve geri dönmüş ama 5 yıl boyunca babasıyla karşılaşmamaya çalışmış. Babasının olduğu ortamda bulunamayan, yemek bile yemesine izin verilmeyen Ayşe, 19 yaşına geldiğinde kardeşlerinin yaşadığı Ankara’ya gönderilmesine karar verilmiş. Babası “Bunu götürün yoksa ya öldüreceğim ya evden atacağım” diyormuş.
Ankara’ya bir tek üzerindeki kıyafetlerle gelen Ayşe, “Kardeşlerim inşaatta çalışıyordu uzun süre yokluk çektik, evden çıkamıyordum dışarıda açlıktan bayılabilirim diye. Gel zaman git zaman diğer kardeşlerimiz de yanımıza geldi. Birlikte yaşamaya başladık” diye aktarıyor o günleri.

İÇİMDEN ‘ÖLMEYECEĞİM’ DİYORDUM
Sesi güzel olan Ayşe, kısa bir eğitim aldıktan sonra türkü barlarda, küçük konserlerde şarkı söylemeye başlamış. Şarkı söylemek için İstanbul’a gittiğinde tanışmış eşiyle. Sonrasını şöyle anlatıyor: “İyi bir insandı, ona her şeyimi anlattım, beni dinliyor, iyi davranıyordu. Kısa süre sonra evlendik. Bir ay sonra bana şiddet uygulamaya başladı. İstanbul’dan ev tutmuştuk, kendimi idare etmeliydim, aileme ses etmedim. Eşim, beni o sıralarda devrimci mücadele içinde olan kardeşimle ve ailemle tehdit ediyordu. Yaşadığım tüm dayağa, eziyete, kötü muameleye karşı sustum çaresiz. Şarkı söylerken sigortalı çalışmıyordum ve bırakmak istiyordum. Eşim beni kıskanıyor, sahne kıyafetlerimi kesiyor ve yine dövüyordu. Bu sebeple onun çalıştığı konfeksiyon işinde getir götür işleri yapmaya başladım. Bu kez de ismimle hitap ediyorlar diye çalışanlara ve bana saldırmaya başladı. Sonra beni gazino, pavyon gibi yerlerde çalışmaya zorladı. Ona ev ve araba almamı, sonra ne istersem yapabileceğimi söyledi. Karşı çıktığımda beni ve ailemi ölümle tehdit ediyordu. Bu yerlerde çalışmaya başladım; para kazanıyorum diye yanıma gelip beni taciz edenlere, hakaret edenlere hep göz yumdu. Artık bunu kaldıramıyordum ve ne olursa olsun dedim, çalışmak için gittiğim bir şehirden geri dönmeyecek ve izimi kaybettirecektim. Takip etmiş, beni buldu ve parasını benim verdiğim bıçakla beni 31 yerimden bıçakladı. Her bıçak darbesinde, içimden, ‘Ölmeyeceğim’ diyordum. Kendimi kaybettiğimde beni öldü diye bırakıp karakola teslim olmuş. O sıra, etrafta yüzlerce kişi vardı ve kimse yardım etmedi. Sonunda hastaneye kaldırmışlar, tampon yapmışlar yaralarıma...”

24 YILLA YARGILANIYORDU, 10 AY YATTI ÇIKTI
24 gün komada kaldıktan sonra tekrar hayata tutunmuş Ayşe. Olay sırasında hamile olduğunu, bıçak darbelerinin karnındaki bebeği de öldürdüğünü sonradan anlamışlar.
Eşinden şikayetçi olduğunu, ama aylarca korkudan uyumadığını anlatıyor Ayşe; “Mahkeme sürdüğü için davaya gidip geliyordum, eşimle bu süreçte ayrıldık. Sonra bana, çıkınca daha kötü olur, bu sefer hepinizi öldürür, şikayetini geri al, düzelir dediler. 24 yılla yargılanıyordu, 12 yıla, sonra 8 yıla düştü ve 10 ay sonunda çıktı. Ben de onca şeyden sonra ‘Artık anlamıştır, şikayetimi geri alırsam çıkınca insanca yollarımızı ayırırız, yakamı bırakır’ diye düşündüm. Şikayetimi aldım, hapishanedeyken tekrar evlendik ve çıktı. Ailesini gönderdi, kendi geldi, değiştim diye. Bir araya geldik, bir hafta sonra bana yine kötü davranmaya başladı. Evlilik içi tecavüzle oğluma hamile kaldım. Bu olaydan sonra yine ayrıldım. Bebeği aldırmak istedim, ama babanın onayı gerekiyor diye almadılar. Çocuk doğacak, babasız büyümesin bir şans daha ver diye beni yine zorladılar... Doğuma az kala ben yine dayak, tecavüz, baskı, hakaret gördüm. Artık yaşamaktan bıkmıştım, ne olursa olsun birleşmeyecektim. Ayrıldık...”
Oğlunun henüz 10 yaşındayken, babasının sürekli kötü telkinleri yüzünden agresifleşmeye başladığını, 15 yaşından itibaren de kendisine şiddet uygulamaya başladığını söylüyor. “Babası kötü işler yaptığımı, kötü bir kadın olduğumu, beni öldürürse onu saklayacağını söyleyip durmuş. Oysa ben çocuk olumsuz etkilenmesin diye anlaşamadık, ayrıldık demiştim” diyen Ayşe, oğlunun şiddetinden kaçarak yaşlı annesinin yanında yaşamaya başlamış, beş yıldır evine gidemiyor. Madde bağımlısı oğlunun AMATEM’de başlayan tedavisinin tamamlanamadığını belirten Ayşe’yi en çok üzen şey; oğluyla mahkemelik olması. “Bir yandan da iyileşmesini, topluma karışmasını istiyorum, evladım sonuçta... Çalmadığım kapı kalmadı, savcılık bana bir şey yapamayacağını söyledi” diyen Ayşe, “Oğlum beni öldürünce mi müdahale edecekler?” diye soruyor.

BAKANLIĞI GÖREVE ÇAĞIRIYORUM
Hayatındaki üç kuşak erkekten şiddet gördüğünü ve artık korkacak hiçbir şeyi olmadığını söyleyen Ayşe, “Yargı erkekleri koruduğundan bu kadar pervasız davranıyorlar. Devlet bana sahip çıkmadığı için bütün bunları yaşadım. Kim olursa olsun erkekler kendini her şeyin sahibi sanıyor. Devlet nasıl biat etmemizi istiyorsa, onlar da kadınların kendilerine biat etmesini istiyor. Kadını, ev işi yapan, çocuk doğuran, söz hakkı olmayan biri olarak görüyorlar” diyor.
Yaşadıklarına rağmen yine de dimdik ayakta Ayşe. “31 bıçak darbesi yemiş ve üç kuşak erkek şiddetine maruz kalmış bir kadın olarak bütün kadınları mücadeleye çağırıyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına da çağrıda bulunuyorum; devlet, bakanlıklar kadınlara sahip çıkmadığı için, o kadar kadın hiç yok yere cinayete kurban gitti. Artık bunlar yaşanmasın, başka kadınlar ölmesin, başka kadınlar benim düştüğüm duruma düşmesin, kendilerini yalnız hissetmesin!”
İlgili haberler
Gülbeyaz

“Engin bir tarlanın yanı başındayız şimdi... İçimden haykırmak geliyor kendisine; Bak işte, hepimiz...

Şarkısını yeniden yazan kadın: Sakine

30 yaşına vardığında yaşadığı hayatı hak etmediğini fark eden Sakine, kocasına çocukluğundan beri ba...

Zeynep’in 24 bıçak darbeli hikayesi

Bu hikaye Zeynep’in ve Zeynep gibi hayata tutunan kadınların yeniden doğuş hikayesi. 24 bıçak darbes...