‘İşçilerin dahil olmadığı bir toplu sözleşme değil, mücadele’
‘Sözde sendikaların hayallerimizle nasıl oynadığını, esas gücün biz olduğumuzu ve toplu iş görüşmeleri süreçlerine dahil olmak için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini gösteren bir süreç oldu.’

Ben yaklaşık dört senedir Sağlık Bakanlığında çalışan sürekli işçiyim. İki sene önce 4/D adıyla verilen kadroya geçirildik ve bu süre boyunca yılda 4+4’lük zam oranıyla çalışmaya mecbur bırakıldık. Asgari ücrete gelen zam oranı kadar bile değil. Bu iki yıllık süreçte ekonomi büyük sarsıntılar geçirdi. Gıdadan elektriğe, doğalgazdan ulaşıma büyük oranlarda zam geldi, alım gücümüz iyice düştü. Hem amirlerimiz hem de kimi sendika yöneticileri bize “1 Kasım’a kadar sabredin, büyük kazanımlar elde edeceksiniz, aman sesinizi çıkarmayın. Sürekli işçisiniz sözleşmeniz yenilenmez, pandemi dönemindesiniz, bakın herkes işsiz kaldı siz devletin güvencesi altındasınız” diyerek hakkımızı aramamızın önüne geçtiler. 1 Kasım tarihi geldi çattı. İşçilerin bir araya gelmesini, haklarını aramasını engelleyenler, hatta son güne kadar iş kolumuzun değişmesini istemediklerini söyleyenler, kendi koltuklarını kaybetmemek uğruna, taleplerimizi dinlemeden bizim adımıza kapalı kapılar ardında bir sözleşme imzalayarak çıktı karşımıza. Yeni imzalanan sözleşme de tıpkı geçtiğimiz iki yıllık süreçte olduğu gibi büyük hayal kırıklığı yaşattı bize. Asgari ücretin üzerine sadece ufak tefek sosyal haklardan doğan bir artış olacağını öğrendik. Dolar almış başını gitmişken, alım gücü gün geçtikçe azalırken bize reva görülen bu ücret tüm arkadaşlarımızı isyan ettiriyor. İş yerimizde kendi aramızda her gün konuşuyoruz. İşçilerin çoğu sözleşmeyi büyük umutla bekliyordu. Bir arkadaşımızın eşi ve oğlu pandemi nedeniyle işten çıkarıldı, ekonomik olarak zor zamanlar geçiriyorlar ve bu sözleşmeyle beklediğimiz zam biraz olsun rahatlatacaktı yaşamlarını, ancak beklenen olmadı. Kimi arkadaşımız da kredi çekip ev, araba alma hayalinin yine başka bahara kalmasını anlatıyor.

BU TOPLU SÖZLEŞME BİZE DERS OLDU

Şimdi önümüzde 2021 yılında uygulanacak asgari ücret görüşmeleri var. Çalışan her kesimi ilgilendirdiği gibi bizi de fazlasıyla ilgilendiren bir süreç olacak. Çünkü aldığımız maaş asgari ücretin üzerine eklenen sosyal haklardan ibaret. Artık beklemeye tahammülümüz kalmadı. Açlık sınırı altında kalan maaşlarla çalışmaya mahkûm olmak istemiyoruz. Sözde sendikaların hayallerimizle nasıl oynadığını, esas gücün biz olduğumuzu ve toplu iş görüşmeleri süreçlerine dahil olmak için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini, bekleyerek herhangi biz kazanım elde edemeyeceğimizi gösteren ders niteliğinde bir süreç oldu bu toplu sözleşme süreci bize. İşçilerle, süreci sadece sendikalara bırakmamamız gerektiğini, haklarımız için örgütlenerek daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini ve taleplerimizi her fırsatta dile getirmemiz gerektiğini konuşuyoruz artık. Nasıl ki kıdem tazminatımız için ufacık bir kıpırtıda geri adım arttırdıysak, hakkımız olan zam oranını almak için de korkmadan yan yana gelip mücadele etmeliyiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
İşçi kadının boş vakti:Hayaller dünya turu, gerçek...

Farklı iş kollarından işçi kadınlara sorduk; boş vakit sizin için ne demek diye… Farklı işler, farkl...

Toplu iş sözleşmesinde kadınların da talepleri var

Kadıköy Belediyesinde çalışan, Genel-İş Anadolu 1 Nolu Şube Kadın Komisyonunda bulunan Necla Özülkü,...

Asgari ücretle çalışan sağlık emekçisi bir kadın:...

Van'da 4D kadrosunda çalışan sağlık emekçisi bir kadın, asgari ücretle korona sürecinde hastanenin r...