MEKTUP

Kötüyü, eril aklı, şiddeti, istismarı, tacizi, tecavüzü en dibe gömecek olan şey haklı olanın, yaşamak isteyenin, kötülüklere direne direne, inadına kahkaha atması; kahkaha ata ata direnmesidir...

Medyada dolanan bütün yalan haberlere cevap olarak yazıyorum: Hatice Tusu'nun failiyle bir gönül birlikteliği yoktu, onu sevmiyordu, ona hiçbir konuda müsaade etmemişti ve mücadele ediyordu.

Bir lokma ekmek derdine hayatımızı hiçe sayarak koronaya rağmen o marketlerde çalışıyoruz. Siz insan sağlığı için temizlik ürünleri satan bir firma olarak çalışanlarınızın hayatını hiçe sayıyorsunuz.

‘Şu günlerde dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu yazıyı kaleme alma sebeplerimden biri bu. Diğeri ise; susmanın örgütlü kötülüğe hizmet edeceğine dair inancım.’

Altınoluklu kadınlardan doğa talanına, orman yangınlarına tepki: ‘Doğaya hak ettiği değeri vermiyoruz!’

‘Çoğu zaman gece vardiyasından çıkıp hastaneye gidiyor sonrasında hiç uyumadan tekrar işe geliyorum. Bunu bilmelerine rağmen iş yükümü arttırıp, her zamankinden fazla sayıda ürün çıkarmamı istiyorlar’

Sağlık çalışanı olduğu için oturduğu apartmanda şiddete maruz kalarak evinden taşınmak zorunda kalan bir hemşire, çalışma yükünün getirdiği ağırlığın da artık kendilerini tükettiğini anlatıyor...

Çocukları istismar edilen B.K. ‘Şimdi buradan kendini yalnız, çaresiz hisseden korkan, pes etmek üzere olan tüm annelere, tüm kadınlara sesleniyorum.’

Pandeminin de etkisiyle artan ev içi yüke bir okurumuzdan tepki, özellikle erkeklerin bu süreçte ev işlerinde ortak sorumluluğuna dikkat çekiyor.

Bugünün kötüsünde yarına umutla bakan bir okuyucumuz, Hülya Bal’dan korona sürecinde kadınların yaşamına dair bazı notlar…

Geçmişte de okulların tüm ihtiyaçlarının yükü velilere yıkılıyordu ancak pandemi sürecinde devlet bunu da fırsata çevirmenin peşinde.

Günümüzde okul öncesi eğitim, temel eğitim sürecinin önemli bir ayağı... Peki bu önemli bir sürecin rehberliğini yapan okul öncesi öğretmenlerinin bu süreci yönetirken karşılaştığı zorluklar neler?

Hayat’da yaşayan Suzan 4 yıl önce çalışmaya başlamış. Aldığı ücret aylık 1600 lira. 2 çocuğu olan Suzan geçinemediğini, evinde bilgisayar ve internet olmadığını söylerken insanca bir yaşam istiyor.

‘Tekstil atölyelerinde günlükçü olarak genellikle öğrenciler ve işsizler çalışıyor. İnsanlar kendi mesleğiyle ilgili iş bulamadığı için buralarda çalışmak zorunda kalıyor.’

Salgın artarken işçiler için patronlar tedbir ve önlem almak yerine bir de temizliği işçilere yaptırıyorlar! Ankara’dan bir işçi kadının yazdıkları işçilerin nasıl çaresiz bırakıldığını özetliyor!

Sizlerle kız kardeşimiz E.F.’nin hikayesini kendi yazdıklarıyla paylaşmak istiyoruz. Mektubunu derneğimize ulaştırdı, biz de Ekmek ve Gül aracılığıyla tüm kadınlarla paylaşıyoruz.

Her köşesi katledilen kadınların isimleriyle dolu olan,’Ölmek değil yaşamak istiyoruz’ çığlığı atanların ülkesinde 7/24 etkin koruma politikaları uygulanması gerekirken, yaptığım ihbar yanıtsız kaldı.

Biz öğretmenler bir an önce okulların açılmasını, öğrencilerimize kavuşmayı, yüz yüze eğitim yapmayı istiyoruz. Fakat bu koşulların sağlıklı bir şekilde sağlanmasını da istiyoruz.

1 Eylül Dünya Barış Günü kız kardeşlerimizin yaşadığı, kahkaha atabildiği bir seneyi beraberinde getirsin. İktidarın şiddet söylemlerine karşı mücadele etmek zorunda kalmayacağımız bir sene olsun...

Bu düzen ellerimizle değişecek. Ve bu ülkenin kanayan yarası Pınar Gültekinler, Emine Bulutlar, Özgecanlar daha nice kadının anıları, kadınların mücadelesinde yaşayacak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.