MEKTUP
“Kadınları ve çocukları kirli siyasetin hedef tahtalarından indirip hak ettikleri hayatı özgürce yaşamaları için durmadan çabalamaya devam etmekte kararlıyız.”
Ben evde bulunduğum sürece “evin kızı” algısıyla ev işlerinin sorumlusu olduğum gerçeğiyle yüzleştim.
‘Ayten ben bunu yer miyim’in belki çok basit bir hikayesi var, ama bunun bir altyapısı var. Birlikte olduğumuz erkeklerin her şeyinden sorumlu tutulan biz kadınların bu durumdan çok rahatsızız.
Hendek Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumundan bir mektup yazan Kıymet Karabulut, iktidara seslenerek, ‘Ya bırakın cezamızı çekelim ya da mum ışığını biz güneşmiş gibi göstermekten vazgeçin’ dedi.
“Hiç halimizi, sıhhatimizi, malzeme sorunlarımızı, yemek sorunlarını, içeceğimiz suyu bile bize soran olmadı… Sendikamızın bize yolladığı suları içtik. Bizlere kovid-19 testini bile çok gördüler.”
İzmir’de ev işçisi bir kadın korona sürecinde yaşadığı zorlukları anlattı: “Pandemi başladığında hayatım birden değişti. Çocuk baktığım evde sürekli kalmak zorunda kaldım…”
Ayrıldığı erkeğin şiddetine karşı yaşamını savunan Name Öztürk, 15 Mayıs 2019’da Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevinden tahliye edilmişti. Name o günden bugüne yaşadıklarını kadınlar için kaleme aldı.
“Biz hemşireleri joker eleman olarak görüp oradan oraya sürenlerden mi bahsetmeliyim yoksa hâlâ kimsenin bizim yaptığımız işin asıl tanımını bilmemesine mi değinmeliyim…”
“Azmış çilesi annemin daha on üçünde oğlanların oynadıkları o misketler mermi sanılıp düştüler karakola. Sonrası onlarca kez basılan evimiz, mahpuslar…”
‘Bu hafta, 12 Mayıs Hemşireler Haftası. Yani bizim haftamız; ama bu hafta sadece belirli günler ve haftalar kitaplarında olan özel tarihler gibi lafta kalmış. Uygulamaya baktığında ise kuru bir hiç.’
‘Sağlık emekçileri pandemi sürecinde birlik olmayı iyi bildiler. Esnek çalışanımız da oldu, personel eksikliğinden her gün dinlenmeden çalışanlarımız da...’
Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Orhan Acar'ın video konferans esnasında yaptığı 'Kızların resimlerini de görüyoruz böylece ha, çaktırma' sözüne üniversiteli kadınlardan tepkiler artıyor.
Dersim’de Şok Market müdürü Yaşar Koç’un tacizine uğrayan D. Ekmek ve Gül’e yazdı: Yaşadığı saldırıya karşı ses çıkaran, bir kadın olarak bütün kadınları sessizliğini bozmaya çağırıyorum.
Ebe unvanı ile mezun olan ama bu görev dışında her tür görevi yapan sağlık emekçisi bir kadın yazdı bu mektubu. Hem de atandığı halde güvenlik soruşturmasıyla hakkı gasbedilen bir sağlık emekçisi.
‘Koronavirüs sürecinde bence en acil ihtiyaç şu an için, güvenilir hastane ortamı ve psikolojik destek. Halk olarak topluca ruh ve beden sağlığına ihtiyacımız var, AVM’ye değil.’
‘bu yazıda genel olarak eczanelerin durumuna ilişkin sorunları aktarmak , istedim size. yoksa bu kadar insan teması yoğun olan eczanemde yaşanılanları anlatsam film gibi.’
‘Durumu iyi olan orta sınıf ve burjuvalar kendi korunaklarına çekildiler, işçilere ve yaşamı yeniden üretenlere yine çalışarak ölmek düştü’...
Mecburuz çalışmaya, paran olsa evde de hayat olur. Ne pişireceğiz derdin olmaz. Ama bugünler de geçecek diyerek umudumu yitirmemeye çalışıyorum. Her karanlığın bir aydınlığı vardır.
Yurtiçi kargo işçisi bir kadın: “Bu kadar çalışmamıza rağmen patron evinde oturuyor, biz saatlerce bunca kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyoruz.”
‘Hepimizi açlık ve ölüm arasında bırakıyorlar. İnsanlar açlıktan korktuğu kadar ölümden korkmuyor. Ben de öyle, işsiz kalmaktansa ölüm riskini göze alıp gidiyorum işe, çünkü ihtiyacım var.’
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.