MEKTUP

İşçinin mağduriyetinden faydalanmayı çok iyi biliyorlar…

‘Çoğu zaman gece vardiyasından çıkıp hastaneye gidiyor sonrasında hiç uyumadan tekrar işe geliyorum. Bunu bilmelerine rağmen iş yükümü arttırıp, her zamankinden fazla sayıda ürün çıkarmamı istiyorlar’

‘Sağlık çalışanı olduğum için yaşadığım mahalleyi terk etmek zorunda kaldım’

Sağlık çalışanı olduğu için oturduğu apartmanda şiddete maruz kalarak evinden taşınmak zorunda kalan bir hemşire, çalışma yükünün getirdiği ağırlığın da artık kendilerini tükettiğini anlatıyor...

Çaresizim sanmıştım, kadınlar varmış…

Çocukları istismar edilen B.K. ‘Şimdi buradan kendini yalnız, çaresiz hisseden korkan, pes etmek üzere olan tüm annelere, tüm kadınlara sesleniyorum.’

‘Ev işlerinden yorulduk!’

Pandeminin de etkisiyle artan ev içi yüke bir okurumuzdan tepki, özellikle erkeklerin bu süreçte ev işlerinde ortak sorumluluğuna dikkat çekiyor.

Yine de gülümsememizi kaybetmeyelim…

Bugünün kötüsünde yarına umutla bakan bir okuyucumuz, Hülya Bal’dan korona sürecinde kadınların yaşamına dair bazı notlar…

‘Devlet okullarının her ihtiyacı velilerin omzunda’

Geçmişte de okulların tüm ihtiyaçlarının yükü velilere yıkılıyordu ancak pandemi sürecinde devlet bunu da fırsata çevirmenin peşinde.

Okul öncesi öğretmenlerin sorunları çözülsün!

Günümüzde okul öncesi eğitim, temel eğitim sürecinin önemli bir ayağı... Peki bu önemli bir sürecin rehberliğini yapan okul öncesi öğretmenlerinin bu süreci yönetirken karşılaştığı zorluklar neler?

Çocuklarımın bilgisayarı ve interneti yok, geçinemiyorum, insanca yaşamak istiyorum

Hayat’da yaşayan Suzan 4 yıl önce çalışmaya başlamış. Aldığı ücret aylık 1600 lira. 2 çocuğu olan Suzan geçinemediğini, evinde bilgisayar ve internet olmadığını söylerken insanca bir yaşam istiyor.

Bir üniversitelinin tekstil atölyesinde iki günü: İşçinin canı üretebiliyorsa önemli

‘Tekstil atölyelerinde günlükçü olarak genellikle öğrenciler ve işsizler çalışıyor. İnsanlar kendi mesleğiyle ilgili iş bulamadığı için buralarda çalışmak zorunda kalıyor.’

Hem bantta çalış, hem fabrikayı temizle!

Salgın artarken işçiler için patronlar tedbir ve önlem almak yerine bir de temizliği işçilere yaptırıyorlar! Ankara’dan bir işçi kadının yazdıkları işçilerin nasıl çaresiz bırakıldığını özetliyor!

‘Ölmek değil, yaşamak istiyorum’ diyen E.F’nin yanındayız

Sizlerle kız kardeşimiz E.F.’nin hikayesini kendi yazdıklarıyla paylaşmak istiyoruz. Mektubunu derneğimize ulaştırdı, biz de Ekmek ve Gül aracılığıyla tüm kadınlarla paylaşıyoruz.

Kadınların gülüşleri solup gitmesin diye…

Her köşesi katledilen kadınların isimleriyle dolu olan,’Ölmek değil yaşamak istiyoruz’ çığlığı atanların ülkesinde 7/24 etkin koruma politikaları uygulanması gerekirken, yaptığım ihbar yanıtsız kaldı.

Sağlıklı koşullarda eğitim vermek istiyoruz

Biz öğretmenler bir an önce okulların açılmasını, öğrencilerimize kavuşmayı, yüz yüze eğitim yapmayı istiyoruz. Fakat bu koşulların sağlıklı bir şekilde sağlanmasını da istiyoruz.

1 Eylül barışla birlikte şiddetsiz bir yaşamı da getirsin kadınlara

1 Eylül Dünya Barış Günü kız kardeşlerimizin yaşadığı, kahkaha atabildiği bir seneyi beraberinde getirsin. İktidarın şiddet söylemlerine karşı mücadele etmek zorunda kalmayacağımız bir sene olsun...

Tarladaki, fabrikadaki, evdeki tüm kadınlardan korkuyorlar, haklılar...

Bu düzen ellerimizle değişecek. Ve bu ülkenin kanayan yarası Pınar Gültekinler, Emine Bulutlar, Özgecanlar daha nice kadının anıları, kadınların mücadelesinde yaşayacak...

Güzin Bilgi: Kişiliğimi yok sayan ithamları şiddet olarak yaşıyorum

Fatih Tezcan sosyal medya yayınları üzerinden Güzin Bilgi'ye ilişkin 'çocuklarımı kaçırdı' ithamlarını sürdürüyor. Güzin Bilgi, bu ithamlara Ekmek ve Gül'e yazdığı mektupla yanıt verdi.

Kırk yama hemşireler

Hastanelerin neredeyse tüm yükünü sırtlayan, omuzlayan hemşireleri ve sorunlarını ne zaman fark edeceksiniz. Daha ne kadar biz hemşireleri görmezden geleceksiniz?

Mesele, şiddet gören kadını ölüme terk etmemek, yaşatmaktır

İstanbul Sözleşmesi’nin gereği yapılmadığı için kadın cinayetleri her yıl katlanarak artıyor. Bu hale bir gecede mi geldi bu toplum?

Evdeki işlere ‘dolap beygiri’ gibi koşarken kendimi unuttum

Evdeki yaşlılarıma bakmak hem ekonomik olarak hem de beden olarak ciddi bir yorgunluk ve tükenmişlik oluşturdu bende. Öyle ki günler gelip geçerken bazen saçımı taramadığımı fark ettim.

Pandemi döneminde yeni anne olmak

Aslı, bebeğini ilk koronavirüs vakasının açıklandığı gün kucağına aldı. Kaygılarına devletin ödemediği aşıların sıkıntısı, yalılarından ‘Evde kal’ çağrıları yapanlara duyduğu öfke eklendi.