Gündüz sekreter, gece hasta bakıcı
Bekar bir anne olan bu işçi kadın, depremde de evini kaybetti. Okul masraflarını ve okul kayıt ücretini ödeyebilmek için sekreter olarak çalıştığı kurumda bir de geceleri hasta bakmaya başladı.

30 Ekim İzmir depreminin üzerinden 1 yıl geçti. Ailece can kaybı yaşamadık; ancak tüm yaşamımız değişikliğe uğradı. 10 yıldır kredisini ödediğim evimin kredi taksiti yeni bitmişti. Tam biraz rahatlarım derken depremde müteahhidin uygunsuz yaptığı binamız hasar gördü. İBB’nin TOKİ konutlarında ya da konteyner evlerinden faydalanabilirdim. Fakat işime olan uzaklığı, çocuğumun bakım şartları ve ulaşım için uygun bir seçenek olamadı.

Kentsel dönüşüme girildi; müteahhitle anlaşıldı; evimizi tekrar müteahhitten satın almak demek oluyordu bu. 200 bin TL’ye anlaşıldı. Süreç 10 aydır sürüyor ve hala kira yardımı almaya başlamadık. İnşaatın başlaması ile ev kredisi kullanacağım. Ama ben çoktan kiraya taşınmak zorunda kaldım. İş yerime yakın olacak ilçeden kiralık ev tuttum. Oğlumun bakımı için daha öce aileme yakın oturuyorken şimdi etüde vermek zorunda kaldım. Aslına bakarsanız mağduriyetimizin giderilmesi anlık yardımlar ile olmuyor. Yaşamsal yönleri ile bu mağduriyetin kalıcı giderilmesi gerekiyor.

Depremden bu yana toplamda AFAD 5 bin TL taşınma yardımı verdi. Ancak benim taşınma masrafım kira, depozito, nakliye, acil tadilatlar ile 10 bin TL’yi buldu; ki kiraladığım ev oturulabilir nitelikte en ucuz evdir (1400 TL kira). Yani orta hasarlı olduğu için yıkılma kararı verilen kendi evimin niteliğinde bir ev tutacak olsam en az 2500 TL kira vermem gerekecekti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi de sosyal yardım müdürlüğü aracılığıyla 5 bin TL yardım verdi. Bu yardımları 4 ay kadar geç alabildim. O nedenle bu arada kredi kartı, ek hesap vb. ne varsa tükendi. Kira masrafı, bakım masrafları eklendi. Artan enflasyon yüzünden maaşım olan 4 bin 500 TL ile geçinemez oldum. Yaşamım, ekonomik planlarım alt üst oldu. Eşimden 5 yıl önce boşandığımı, tek ebeveyn olduğumu da belirtmeliyim.

10 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUMUN KANTİNDE ‘PAHALI’ KAVGASI

Bu dönemde oğlum da sorunlar yaşadı; uzaktan eğitim sıkıntılarını, pandemiye bağlı sorunları herkes kadar biz de yaşadık. Ailemin de desteğiyle çocuğumu yolladığım özel okul taksitlerini ödeyemez oldum. Ve yarı dönemde devlet okuluna kayıt taşıdık. Yeni mahalle, yeni ev, yeni okul, yeni arkadaşlar derken bir de bu uyum sorunlarını yaşadık.

Bu yıl okulların açılmasıyla okul masraflarını ve okul kayıt ücretini ödeyebilmek için sekreter olarak çalıştığım kurumda hasta bakmaya başladım. Gündüz sekreter, gece hastabakıcı…

Okul kaydı yaptırırken 1500 TL kayıt parası istediler devlet okulundan. 800 TL’sini yatırabildim. Formaları tam olarak alamadım. Arkadaşlar destek oldu. Asıl sorun günlük yemek masrafı… Sabah 7.30’da ders başlıyor, akşam 18.30’da evde oluyor. Sandviç koyuyorum 2 tane, 1 litre su ama yetmiyor. Çok uzun saatler… En az 15 TL gidiyor yemeğe. Kantinde kavga ediyor çok pahalı her şey diye, 10 yaşındaki çocuk.

Tek ebeveyn olmak da ayrı zorluklar getiriyor; hiçbir yükü paylaşıp, hafifletemiyorsun. Maddi manevi çarpı iki kat yaşıyorum her şeyi. Nafaka alıyorum ancak onun dışında bir kuruş hayrı yok babasının çocuğa. Onu da hapis cezası ya da icra korkusundan yatırıyor zaten.

Kaderimize terk edilmiş gibi çırpınarak yaşıyoruz. Gece gündüz aralıksız çalışmak çok zor. Neden yaşıyor olduğunu sormaya ve mutsuz olmaya başlıyorsun. Kaygılar bir azalıyor bir artıyor. Ek iş olarak “ne iş olsa yaparım” durumundayım. Şimdiden yıkım sonrası müteahhitte ödeyeceğim yüksek faizli kredi borcunu düşünüyorum. Bu kadar çalışırken hala ekonomik ve manevi rahatlama yaşayamıyor olmak küskünlüğe neden oluyor.

Bu durumları öğrenen arkadaşlarım bana destek için kendi aralarında para toplamışlar. Dayanışmak güzeldir tabi, ancak yaşadıklarım, yaşamımın bu kadar köklü değişmesi stres, depresyon yaşamama neden oldu.

Oysa deprem mağdurları için düşük kredi oranları uygulaması yapılsaydı, zaten gerçekçi bir nafaka alıyor olsaydım, vergi ve ücret adaletsizliği olmasaydı da maaşım yoksulluk sınırının üzerinde olsaydı, devlet destek fonları bizler gibi mağduriyet yaşayan vatandaşlar için var olsaydı, parasız eğitim, ücretsiz kreş ve etüt olsaydı tüm bu sorunlarla baş etmek kolaylaşacaktı.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Yasaların yetersizliği nafakaya mecbur kadınların...

Boşanmak kadınların yaşamındaki şiddetin bittiği anlamına gelmiyor. Çalışamayan, nafakaya mecbur ola...

Nafaka gaspı, arabuluculuk, uzlaştırma… Komisyonda...

Meclis Komisyonunda şiddette arabuluculuk, uzlaştırma, nafaka hakkının kaldırılması ve tedbir kararı...

Osmanlı’dan Angelina Jolie’ye: Nafaka

Yüzyıllardır artık içinde olmak istemediği bir durumdan kurtulmaya çalışan kadınlara ödetilen bir be...