O gün yine nöbetimin iyi geçmesini dileyerek işe gitmiştim. Sanki iyi dileklerde bulunan ben değilmişim gibi yoğun bir nöbet teslim almıştım. Akşam rutin hasta takipleri tedavileri derken zaman geçmişti. Sıkıntısı olan bir hastanın odasındayken telefon ısrarla defalarca çalınca bakmak zorunda kaldım. Maalesef benden başka bakabilecek yoktu. Bazen “Neden hemşire oldum?” diye kendime kızarım. “Başka meslek mi yoktu?” diye. Zamanın koşulları, ailemizin maddi olanaksızlıkları, kısa yoldan iş sahibi olmamız için en iyi imkândı. Daha 14 yaşında anne babaya ihtiyacım olduğu zaman yatılı okula gitmiştim. Okuldaki arkadaşlarım annem babam olmuştu. Çok eskilere gidip hüzünlendim biraz. O günlere dönmek ister miyim bilmiyorum ama dönecek olsam tembellik yapmaz derslerime çok çalışır, farklı bir meslek için uğraşırdım. En azından uykularımın daha düzenli olacağı yani gece mesaisinin olmadığı. Bu satırları yazarken yarın nöbete gidecek olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum.
Ben yine o günkü nöbetime döneyim, hani telefon çalmıştı ya arayan bir beyefendi adını soyadını söyledi. “Buyurun nasıl yardımcı olabilirim?” dedim 827 No’lu odada hastasının olduğunu söyledi. Burasının 7.kat olduğunu ve bu katta çalıştığımı söyledim. “Siz beni tanımadınız sanırım, ben şu kişiyim, herkes bizi tanır. Sizden bir şey isteyeceğim. 827 No’lu odada yakınım yatıyor, çakmak götürür müsünüz?” dedi. “Ben bu katta çalışıyorum, servisimi bırakamam ve personelim de yok, ayrıca çakmağım da yok” dedim. Birilerinin benimle oyun oynadığını zannettim. Adam ısrarla çakmak götürmemi istiyor ve “Hesabınıza şu kadar para yatırım” diyor. Kesin hastalıklı bir kişi, canı sıkılıyor diye düşündüm ve telefonu kapattım. Yukarı servise çıktım, arkadaşlara durumu anlattım. Hasta yakını çakmak istemiş, arkadaşlar çakmak olmadığını söylemişler ve o da yakınına söylemiş “Başhekime şikâyet edeceğim” diye. Ben de hasta yakınının yanına gittim, sakin bir yapıya sahibimdir sabrım zorlanmazsa. “Geçmiş olsun, size çakmak mı lazım, benim görevlerim arasında çakmak bulmak yok, ikincisi hastanede sigara içilmesi yasak. Bakın çocuğunuza oksijen veriliyor. Üçüncüsü kantinden bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz” dedim ve ayrıldım.
Görev tanımı olmayan mesleğime her gün tanımsız görevler ekleniyor. Artık görevimiz arasına refakatçilere çakmak sağlamak da eklendi demek! Bu yaşadığım olaya güldüm ve arkadaşlarıma anlatarak onların da gülmesine vesile oldum. En azından şiddet görmedik diye sevindim. Fiziksel şiddetin yanında sözel şiddete de maruz kalıyoruz. Arkadaşlarıma sesleniyorum: Yanınızda çakmağınız olsun. Sizden de isteyebilirler. Hizmette sınır yoktur ve yüzünüz hep gülsün.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Şiddete ‘Dur’ demek için dayanışmaya daha çok ihti...
Bizler sürekli şiddete mahkûm ediliyoruz, öldürülüyoruz. Hükümetin kadın düşmanı politikaları devam...
İlknur’un ardından…
5 Kasım günü işten eve dönerken Selçuk G. tarafından katledilen Lüleburgaz Belediyesi çalışanı İlknu...
Arsız sardunyalar gibi olsun hayatımız
Ne yalnızız, ne çaresiz. En büyük dayanağımız dayanışmamız ve kız kardeşliğimiz. Dayanışmamızı daha...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.