DERGİMİZDEN
Boşanmak istediği kişi mahkemede onu tahrik edince çantasını fırlatmış, hakim çantayı “silah” sayıp Meryem’i hapse atmıştı. Meryem, çantasını ve hayatını Ekmek ve Gül’e anlattı.
Kız kardeşi üvey baba baskısıyla evden kaçtı, onu ruhen ve bedenen yaralanmış bir halde buldular. Çevrelerindeki kadınlarla el ele verdiler. Şimdi umudu büyütüyorlar…
Bu hayatta kendi ayaklarının üstünde durmakla övünen bir kadın Jale. Yoksulluk çekmiş, boşanması engellenmiş ama kimseye eyvallah etmemiş. Kendini mücadeleyle var eden bir kadının hikayesi bu…
Kadınlar her ne kadar farklı coğrafyalarda olsalar da talepler aynıydı: Şiddetin son bulduğu eşit ve özgür bir dünya!
‘Yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşamasın’ diye verilen kararlar, bizi daha beter bir yaşama mahkûm bırakıyor.
‘Artık kime güveneceğimizi şaşırdık. Çocuklar da çok tedirgin. Devlet buna bir el atsın, en ağır cezaları versin. İki takım elbise giyip kravat takınca iyi hal indirimi uyguluyorlar. Böyle olmamalı!’
Bir öğle arasında okul bahçesini hatırlamaya çalışın veya çocukluğunuzda kalabalık bir sokakta oyun oynadığınızı. Oğlanları ve kızları nasıl canlandırıyorsunuz gözünüzde?
Kadınlar bir araya gelmeli, birbirine destek olmalı, birbirinden cesaret alarak haklarının gasp edecek yasal düzenlemelere karşı çıkmalı. Lehlerine olan yasaları uygulattırmalı.
Kızı, eşinin yeğeni tarafından istismara uğrayan G.D., eşi ve eşinin ailesi olayın üstünü örtmek istemesine rağmen susmadı. Bu gücü nasıl bulduğunu, dayanışmanın önemini işte bu mektupla anlatıyor.
Meryem onu, dansını bir sermayeden öte görmeyen herkesle hesaplaşıyor. İhsan, Murat, pavyonda çalışan diğer erkekler ve annesiyle... Ama Meryem’in öfkesi pavyondakilere değil sadece, tüm toplumadır.
Mecliste bütçe görüşmeleri tamamlandı. Şimdilerde de asgari ücretin tespit edilmesi için görüşmeler başladı. Aynı zamanda vergi yükünü yeniden düzenleyen tasarılar da gündemde.
‘Asgari ücretin üzerinden vergi kalkmalı. Biz işçiler olarak zaten çok fedakârlıklar yapıyoruz. Fedakârlığı hep bizden bekliyorlar.’
İki küçük çocuğu var Bilge’nin. Eve giren asgari ücreti yetiştirme yükü 33 yaşındaki Bilge’nin saçlarını ağartmış bile. Peki, mümkün mü İstanbul gibi bir kentte asgari ücretle geçinmek?
İnsanca geçinebilmek için asgari ücretin artırılmasını istiyoruz. Yiyecek, giyecek ihtiyaçlarımızı, faturalarımızı ödemek için mesaiye kalmak istemiyoruz.
Göçmen ve mülteci kadınlardan başka gelen bir kesim de var gündelik çalışmaya; genç kadınlar. Aralarında atanamayan öğretmenler de var...
Bir dokunduğumuzda bin ‘ah’ işittiğimiz kadınların kimi işsiz, kimi bulduğu işlerde zorlu koşullara rağmen çalışıyorlar...
BSH, Arçelik gibi firmalara üretim yapan Teleset kablo fabrikasında ücretsiz izinler çoğaldı, ücretler asgari ücret seviyesine düştü. Kadın işçiler tartışıyor: Ne yapmalı?
Hem adamı hasta et, sonra ‘İşime yaramazsın’ de at. Kimse hastalığını söylemez o zaman. Bu madde hamile kadınları işten çıkarmanın da bahanesi olur.
Bugün çocuk parası alıyoruz, yarın buna da göz dikileceği kesin. Metal işçisi kadınlar olarak bunlara karşı bir araya gelelim, sesimizi birleştirelim.
Parazit, nihayetinde bizi şu sonuca taşıyor: Yıllarca ezilmişlik, ötekileştirilme, sömürülme duygusunun öfkesi bir düzeni altüst edebiliyor, sınıfları ortadan kaldırabiliyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.