DERGİMİZDEN

Tekstil fabrikasında makineci işçiler birbiriyle ve saatle yarıştırılıyor, kaza geçirmemek için nazar duasına sığınıyor.

‘Hiç durmadan çalış, iş yetişmiyor, kolunu bile kaşıma, tuvalet paydostan sonra!’

Rahim ve çevresinde gelişen iyi huylu olan bu kitlelerin oluşum mekanizması net ortaya koyulamamış olsa da özellikle östrojen ve progesteron hormonları ve genetik yatkınlık oluşum sebebi.

Çalışabilir kâğıdını patronuna, müdürüne, şefine, insan kaynaklarına vs. veren kişi, çalışmasına engel olmadığı halde, iş ortamında bilinmesini istemediği kişisel durumunu bildirmek zorunda kalır...

Çocuklarımızın okulda aç kalmaması lütuf değil devletin birincil sorumluluğu. Bu hakkı ilkokuldan üniversiteye herkes için söke söke alacak olan da yine biziz biliyoruz.

Bir tarafta temizlikçi, bir tarafta narkotik anne, bir tarafta ders yaptıran anne, bir taraftan da yetebilmek için kurslara giden anne… Peki tüm bunları sağlamakla yükümlü olanlar nerede, ne yapıyor?

‘Tasarruf’ gerekçesiyle kaldırılan yaz-kış saati uygulaması öğrenciler için de eğitimciler ve veliler için bir çileye dönmüş durumda.

Son zamanlarda toplumumuzda artan fiziksel şiddetin temelinde dilde yatan şiddetin boyutunu da rahatlıkla görebiliyoruz.

Okuldaki şiddet sadece okulla ilgili bir sorun değil. Çocukların geleceği, şiddet sarmalıyla örülü gündelik hayatın içinde ailenin ya da okulun inisiyatifine bırakılamayacak kadar mühim.

Ülkede siyasetin yaymaya çalıştığı ırkçılık en yoğun şeklinde kendini okullarda gösteriyor. Mülteci çocuklar günden güne daha ağır koşullarda okumaya devam ediyor.

‘Ben iki yıldır Türkiye’deyim. Bir yıldır da tekstilde çalışıyorum. Mülteci olunca patronların ve ustabaşıların insafına kalıyorsun. Herkese asgari ücret, fazla mesai var bize yok.’

Bu yıl eşikte mütereddit durmayıp, erişilebilir yeni yıl kararları almaya karar verdim. Bu kendime yazdığım reçeteyi geçmiş altı ay içinde de uygulamaya koydum.

Birbirimize dayanıp güç aldığımız, sesi duyulmayanların sesi olup çoğaldığımız, günbatımı manzaralı, dost sohbetli, kocaman, kalabalık sofralı dünyanın kapılarını araladığımız bir yıl olsun.

Sırtımızı bir dağ gibi duran kadın dayanışmasına yaslıyoruz. ‘Güvenliğimizi’ bahane edip kendi iktidarını düşünenlere karşı, ‘Savaş değil barış istiyoruz’ diyor, barış içinde yaşamayı savunuyoruz.

Bizi açlıkla terbiye edip şiddetle bastıran, yaşam halkımızdan çalıp, sermayeye aktaranlara karşı kendi siyasetimizi yürüttüğümüz bir mücadeleye ihtiyaç var.

Federal Mogul fabrikasında işten çıkarılan, sendika genel kurul delegeliği için seçilen Nagihan şimdi de şube başkanlığına aday! İşte Nagihan’ın hikayesi…

Bakırköy Belediyesinde işçiler yağmur çamur demeden greve çıkmış, 100 gün boyunca direnmişti. Peki şimdi belediyede neler oluyor?

Elif, 11 yaşından beri kayısıdan fındığa, pamuktan tütüne mevsimlik işçinin yolunun düştüğü her işte çalışmış. Bir tek yaz bile tatil yapmamış. Bu yıl farklı olmasını umuyor.

Tekstil işçisi bir kadın: ‘Bir gün biri denetime geldi. Bir anda her işçi başına bir vantilatör açıldı. İşçilere eldiven dağıttılar. Sonra her bir işçinin işine göre dakika tutulmaya başlandı.’

Ülkenin en zenginlerinin tamamı bizim kadar vergi vermiyor. Üstelik onlara sık sık vergi afları geliyor, yeni yatırımlarla milyarlarca lira teşvik primi alıyorlar.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.