DERGİMİZDEN
Tek adam düzeninin bir parçası olan adamlar, bin çeşit kızgın sesle bulandırmaya çalışıyor bizim gerçekliğimizi. Oysa biz bin çeşit kadın olarak tek bir ses veriyoruz.
Ben kurtuldum ama ben de ölebilirdim. Artık yeter! Kadın olarak yaşamak, özgür olmak ve insanca yaşayacağımız bir ücret almak istiyoruz.
Kadınlar, katili üreten, kadını korumayan tutumuyla AKP’nin bu ülkede şiddeti nasıl meşrulaştırdığını anlatıyor. Hepsinin öfkesi büyük.
Küçükçekmece’de kadınlarla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken kadın cinayetleri ve şiddet üzerine sohbet ettik.
Erkek personel ve kadın personeller arasında şefler rekabet ortamı yaratıyor.
Çalıştığımız arkadaşlarımızla toplanıp taleplerimizi ilettiğimizde müdür bize dönüp ‘Ben belediye değilim’ dedi. Biz de sendikalaşmaya karar verdik.
Kış geldi. Kış saati uygulaması başlamazsa, işten erken ayrılamazsak yarın öbür gün bizim de başımıza bir şey gelmesinden korkuyoruz.
Grevdeki As Plastik işçisi Kenan’ın eşi Burcu ile tanışıyoruz. Burcu grev kararı alındıktan beri greve dair bakışının nasıl değiştiğini anlatıyor.
Kimi biber gazı taşıyor, kimi konum bilgilerini kız kardeşleriyle paylaşıyor. Ama asıl sorumuz şu: Bu önlemlere ihtiyaç duymadığımız bir dünyayı nasıl kuracağız?
‘Cana can demesini bizler de biliyoruz ama demedik. Biz yaşam hakkımızın etkili, yeterli cezalarla güvence altına alınmasını istiyoruz.’
‘Rojîn’e ne olduğunun, arkadaşımızın nasıl kaybettirildiğinin hesabını sormaya devam edeceğiz. Sesimiz katledilen, kaybettirilen tüm kadınlar için çıkacak.’
Tüm gerçekler yüzüne vurulunca insan afallıyor ama bu afallamadan sonra daha çok çabalama, bir şeyler için direnme isteği yükseliyor içinde.
Kampüsün içinde kalan arkadaşlarımın en büyük şikayeti sabah ve akşam saatlerinde yabancı insanların onları taciz etmesi.
Bütçe işçi ve emekçi kadınlar açısından daha fazla sefalet anlamına gelirken onların emeğini sömürerek kendisini var eden sermaye için servet vadediyor.
Kadın cinayetlerine karşı en az 61 ilde kadınlar sokağa dökülürken Çorlu’da iki eylem gerçekleşti. Biri genç kadınlar için özgür bir kürsü olurken diğeri iktidarın tahakkümündeydi.
Çöl Çiçeği filminden söz ediyorum. Waris Dirie’nin kendi hayat öyküsünü yazdığı aynı isimli kitaptan uyarlanmış 2009 yapımı bir film.
‘Denetlenebilir, ücretsiz, sağlık çalışanlarının haklarının verildiği, her hastanın aynı muameleyi göreceğinin garantisinin verildiği, devlet tarafından sağlanacak bir sağlık hizmeti çözüm olabilir.’
Var olan aşılara ulaşmak da sağlıklı doğan bebeklerimizi toplumun bir parçası olarak sağlıklı büyütmek de yalnızca maddi imkansızlıklar içerisinden imkan doğurmaya çalışarak olabilecek şeyler değil.
‘Devlet bir çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren yaşam hakkını nasıl garantiye alacak? Para hırsıyla bebek çetelerinin, sağlıkta özelleştirmenin önünü açanlar hesap verecek mi?’
Smear testini yaptırmak bedava, ama HPV aşısı 12 bin lira… Bu sağlık sisteminde kendimizi nasıl sağlıklı tutacağız?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.