
DERGİMİZDEN

Anlatacağımız, “iktidar” denen şeyin “kimin” eline geçtiğine bağlı olarak kadınlar açısından nasıl “değiştirici” bir güç olduğu ve olabileceğiyle ilgili…

İzmir’den üniversite ve lise öğrencileri AKP tarafından gündeme getirilen Anayasa değişikliği teklifi üzerinden ilerleyen tartışmalara dair fikirlerini Ekmek ve Gül’e yazdılar.

Tüm sorunların çözümünü sandık ve seçime sıkıştıranlar, iki çocuk annesi Reyhan’ın hayatta kalması için “bekle” çağrısı yapıyor. Peki faturalar bekler mi?

Bazı karşılaşmaların ortaya çıkardığı dayanışmaların nasıl kadınların hayatını kurtardığına, nasıl yoluna soktuğuna dair sadece bir örnek Gülsuyu’ndan anlatılan…

Güneşin doğuşundan batışına kesintisiz dönen bir evrende biz işçiler nerede nefes alıp, nerede aldığımız nefesle ne kadar yol yürüyebileceğimizi daha çok birlikte bulabiliriz.

Beste Bir Halk Eğitim Merkezinde ücretli öğretmenlik yapıyor. Hayata karşı verdiği mücadelede tek isteği insanca yaşam ve adalet.

İster memur olsun ister sözleşmeli ister işçi, belediye emekçilerinin hiçbiri aldığı ücretten memnun değil. Emekçiler kayıplar artar, gelecek kaygısı karamsarlığa sürüklerken ‘ne yapmalı’ diye soruyor

Gitgide zorlaşan hayat mücadelesi Hacer, Zahide ve Ayşe’yi oldukça yıpratıyor. Geçim derdi, psikolojik baskılar ve seçim kadınların gündeminde.

Hayat cenderesinde kendine bir saat bile ayıramayan kadınlar geçinemiyor: ‘Ben Sibel, çocuklarımı okutmak ve hayatımızı devam ettirmek için 3 işte çalışıyorum.’

8 Mart’ı kim, nasıl ilan etti? 8 Mart’ı 8 Mart yapan ‘öz’ neydi? Tarihi arka planıyla 8 Mart’ı emekçi kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesi günü yapan konferanslar, eylemler, grev ve direnişler…

Örgütlü işyerlerinde ek zam talebiyle greve çıkan işçilerin grevleri, milli güvenlik gerekçesiyle yasaklansa da işçilerin bu yasağı tanımayarak direniş haklarını kullanmaları bizlere umut oluyor.

Bizim bizim emeğimiz olmadan bizi sömürenlerin bir gücü yok! Sömürenin kaybedeceği milyonları var, bizimse eğer mücadele etmezsek insanlık onurumuz…

Örgütlü, örgütsüz fabrikalarda çalışan kadın işçilerin şu sıralar en önemli gündemi ücretler. Ek zam talep eden işçiler sendikayı harekete geçirmeye çalışıyor...

‘Çocuk sahibi olabilmem için tüp bebek tedavisi görmem lazım, ama işyerinden kesinlikle izin alamıyorum.’

Özel bir eğitim kurumunda öğretmen olan İrem sendikalı oldu, hakkını aradı, “ahlak ve iyi niyete aykırılık” koduyla işten çıkarıldı. İrem “hakkımı sendikamla arayacağım, yalnız değiliz” diyor.

Kimi öğretmenler yemeğini ve çayını evden getiriyor. Önceleri okullarda bunu sadece kadın öğretmenler yapıyordu, şimdi erkek öğretmenler de yemeğini ve çayını evden getirmeye başladı.

Çeşitli okullarda rehberlik yapan öğretmenlerle bir araya gelip çalışma koşullarının zorluğuna ve gelecekten duydukları kaygılara dair sohbet ediyoruz.

‘Ben tanıdım, tanıdıkça güvendim. Birbirimize ihtiyacımız var, kapıdan da kovsanız, bacadan girer yine de anlatırız, dinleriz, yan yana geliriz…’

Evime en son ne zaman kırmızı et aldığımı hatırlamıyorum. Çocuğum benden bir şey istediği zaman ‘Tamam çocuğum, aylık aldığım zaman alırım’ diyor, çocuğumu öyle avutuyorum.

16 yaşında evlenen ev işçisi Güneş’in hayattan en önemli beklentisi kimseye muhtaç olmadan yaşamak, çocuklarına iyi bir gelecek sunmak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.