‘Bütün çocuklara okulda aynı yemek verilse…’
Bir çocuğun muz yiyebilirken diğerinin ona bakması ne kadar can yakıcı bir durum. Çocuk sormaz mı, ‘Anne, neden Zeynep yiyor da ben yiyemiyorum?’ diye.

Okullar açılırken yoksul aileleri saran o tanıdık endişe, 33 yaşındaki Elif’i de sarmıştı. Üç çocuk annesiydi; ikisi öğrenci, en küçüğü ise henüz dört yaşındaydı. Eşi bir mağazada asgari ücretle çalışıyordu. Ancak daha önce başlarına gelen bir olay yüzünden eşinin maaşının üçte birine icra gelmişti ve her ay düzenli olarak kesiliyordu. Bu durum karşısında asgari ücretle geçinmeye çalışan eşi de Elif de kara kara düşünüyordu.

“Çocuklar okul için çanta ve kırtasiye malzemeleri isteyecek. Ben çocuklarıma ne diyeceğim?” diye soruyordu kendi kendine. “Oğlum, kızım, paramız yok, alamam mı diyeceğim? Nereden baksanız, bir okul çantası 500 liradan aşağı değil. Bunun suluğu, defterleri, kalemleri derken masraf 2-3 bin lirayı buluyor. Ben bu parayı nereden bulacağım?”

‘Çocukların beslenme çantası nasıl dolacak?’

Para kazanmak için ne iş olsa yapmaya başladı: Biber temizliyor, el işi oyalar yapıyor, ekmek pişirip satıyordu. “Çok zor işler” diyordu. “Üç gün boyunca ellerimiz acıdan yanıyor, sürekli krem kullanmak zorunda kalıyoruz. Buralardan kazandığım üç beş kuruşla çocuklarımın okul masraflarını karşılayacağım.”

Okul ihtiyaçlarını bir şekilde karşılasa bile asıl dert başkaydı: “Bu çocukların beslenme çantasını her gün nasıl dolduracağım? Çocuk bunlar, ne görseler canları istiyor. Birçok şeyi ‘Sonra alacağım’ diyerek geçiştiriyorum. Ama ne kadar daha geçiştirebilirim?”

Elif’in hayali ise basitti: “Oysa okullarda bütün çocuklara aynı yemek verilse ne bir çocuk aç kalır ne de bir diğerinin yediğinde gözü... Bir çocuğun muz yiyebilirken diğerinin ona bakması ne kadar can yakıcı bir durum. Çocuk sormaz mı, ‘Anne, neden Zeynep yiyor da ben yiyemiyorum?’ diye.”

Dert bir değil bin

Dertler bununla da bitmiyordu. Bir de okul forması meselesi vardı. Bu formalar sadece belirli bir mağazada satılıyordu ve bütçelerine göre çok pahalıydı. Üstelik bir forma, sürekli yıkanmaktan dolayı bir dönemi zor çıkarıyor, hemen yıpranıyordu.

“Eğitim sistemine gelince... Bir sınıfta 30’dan fazla çocuk, tek bir öğretmen... Bu şartlarda çocuğum nasıl düzgün bir eğitim alsın? Oğlum 2. sınıfa geçti ama daha doğru dürüst heceleyemiyor. Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Artık herkes sadece karnını doyurmanın derdine düşmüş.”

Geçmişin yükü de omuzlarındaydı. Eşinin aylarca işsiz kaldığı zamanlar olmuş, o dönemlerde mecburen kredi kartlarına yüklenmişler. Şimdi bir yandan da o borçları ödemeye çalışıyorlar. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Eylül ayı yeni dönemin başlangıç zili...

Yeter mi her mevsim sıcacık olacak bir ekmeği kazanmaya ve her mevsim cap canlı açacak bir gülü kokl...

Çocukların eğitimi, geleceği için mücadeleye

Bu eğitim öğretim dönemine girerken kaygılar doldu taştı. Beslenme listelerini tutturabilene aşk ols...

‘Suça sürüklenen çocuklar’ tartışmalarında neredey...

‘Devletin, çocuk refahı ve korunmasına yönelik hizmetleri doğru ve eksiksiz olarak yerine getirmesi,...