Bir döngü hikayesi: Kadın işçinin emeği ucuz, saçı süpürge
Üniversite mezunu fabrika işçisi Lavin birçok kadın işçinin yaşadığı döngüyü anlatıyor. Lavin bugün işçi kadınların taleplerinin bütüncül bir şekilde çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Ekonomik sıkışmışlık, hayat pahalılığı ve ağır iş koşulları Türkiye’de milyonlarca kadının gündelik hayatını kuşatıyor. Bir yandan fabrikada üretim bandında, bir yandan evde çamaşır ve bulaşık yığınlarının başında, bir yandan da çocuklarının dersleriyle ilgilenirken yılları geçiyor kadınların. Devletin “aile yılı” dediği, emekçi kadınlar için geçim derdi, baskı, düşen omuzlar anlamına geliyor.

Lavin, iki çocuk annesi bir işçi kadın. Sabahın beşinde kalkıp vardiyaya gidiyor, akşam eve döndüğünde ev işleriyle boğuşuyor. Küçük kızı belediyenin gündüz bakımevine gidiyor, büyük kızı ise ilkokul ikinci sınıfta. Çocuklarının eğitim masrafları nedeniyle çalışmak zorunda olduğunu söylüyor Lavin: “Çalışmazsam ne kitap alabilirim ne de küçük kızımın kreş parasını ödeyebilirim. Çalıştığım için karşılayabiliyorum ama etrafımda birçok anne var, kitap alacak paraları yok. Ben bazen başka çocuklara da destek olmaya çalışıyorum. Çalışmasam kendi çocuğuma bile yetemem.”

‘Sekiz saat işte, dokuz saat evde çalışıyorum’

Lavin'in günleri aralıksız çalışmakla geçiyor. Fabrikadaki sekiz saatlik vardiya, yol ile on saate çıkıyor. Eve gelince bitmeyen işler başlıyor: “İş yerinde sekiz saat boyunca tempolu çalışıyoruz, ter içinde kalıyoruz. Üstüne eve gelip tekrar çalışıyoruz. Düzenli uyku, düzenli beslenme sağlıklı yaşamın en temel koşulları ama çalışan anneler için bu mümkün değil. Evde bütün işler seni bekliyor. Bedenim ‘dinlen’ diyor ama sorumluluklarımı erteleyemem. Vardiyalı çalışıyorum. Bu hafta gündüz vardiyasındayım. Sabah beşte kalkıp işe gidiyorum. Eve geldiğimde ‘biraz uyuyayım’ diyorum ama çocukların okuldan geleceği, yemek yapılması gerektiği aklıma geliyor. Gece yarısı uyuyabiliyorum. Eve geldiğimde dokuz saat daha çalışıyorum. Temizlik, yemek, çamaşır, çocukların dersleri derken taş çatlasa beş altı saat uyuyabiliyorum. Boyun fıtığı başladı. Uykusuzluktan baş dönmeleri yaşıyorum. Omuzlarımı kaldıramaz hale geldim.”

Eğitim yükü velilerin sırtında

Çocuklarının eğitimi için yaptığı harcamaları anlatırken yüzünde yorgunluk ama aynı zamanda öfke var: “Ben yatılıda okudum, o zaman devlet ailelerimizden hiçbir şey istemezdi. Şimdi kreşe araç ve gereçleri için 10 bin lira, kitaplara 3 bin lira, aylık kreş ücreti için 2 bin lira, ilkokul için 6-7 bin lira harcadım. Bir de sürekli peçete, ıslak mendil gibi malzemeler isteniyor. Sınıflar 50 kişilik, öğretmen ne kadar ilgilenebilir ki? Eğitim tamamen ailenin sırtında.” Lavin, yeni okulların yapılması, sınıflarda öğrenci sayısının azalması ve ataması yapılmayan öğretmenlerin göreve başlaması gerektiğini söylüyor.

İşçiler birbirleriyle yarıştırılıyor

Lavin, üniversite mezunu olmasına rağmen atanamadığını, bu yüzden fabrikada çalıştığını söylüyor. Fabrikada koşulların ağır, işçilerin ise sürekli baskı altında olduğunu anlatıyor: “Görünürde sekiz saat çalışıyoruz ama işte tutunabilmek için çok daha fazlasını yapmak zorundayız. Müdürün gözüne girebilmek için herkes birbirini geçmeye çalışıyor. Asıl üretimi yapan işçi, çalışmayan şeften ya da takım liderinden daha az maaş alıyor. Bu, insanları birbirine düşürüyor.”

Lavin, aile yılı açıklamalarına ise tepkiyle karşılık veriyor: “Bence aile dediğimiz şey kalmadı. Sağlıklı bir ailede, çiftler aldığı maaşla evi geçindirebilmeli. Maaşların aileyi geçindirebilecek düzeye çıkması gerekiyor. Kadınlar erkeklerle eşit ücret almalı. Ücretsiz kreşler çoğaltılmalı, okul sonrası etüt merkezleri açılmalı. Ev işleri toplumsallaştırılmalı. Ancak o zaman aile yapısı korunabilir.”

Aile yılında, aile içi şiddetin de bitmediğine ve hatta katmerlendiğine dikkat çeken Lavin, bu artışların ekonomik koşullarla da bağlantılı olduğunu söylüyor: “Geçinememek en büyük neden. Halkın yüzde 80'i barınamıyor, beslenemiyor, dinlenemiyor. Tatil yapamıyoruz, ailemizle zaman geçiremiyoruz. İnsanlar ailelerine yabancılaşıyor.”

İşçilerin talepleri acil ve bütüncül

Lavin'in sözleri, tek bir annenin bireysel hikayesi değil; Türkiye’de binlerce kadının ortak deneyimi. Bir yandan işte performans baskısı, bir yandan evde tükenmeyen yük, bir yandan çocukların eğitim masrafları… Lavin, taleplerinin orta vadede değil, işçiler için acil olduğunu ifade ediyor: “Çalışma saatleri azaltılmalı. Haftada beş gün çalışılmalı, iki gün izin olmalı. Bir kişinin maaşı tüm aileyi geçindirmeye yetmeli. Asgari ücret yoksulluk sınırının üstüne çekilmeli.”

Görsel: Yapay zeka


Editörden