MEKTUP
‘Kaçınılmaz son vücut buldu. Benliğinde oluşan kara delik büyüdükçe büyüdü, iyiye ve güzele dair ne varsa yuttu. Kişi ruhunu kendi elleriyle çarmıha gerdi.’
21 Mart’ta Yalvaç adliyesinde, tecavüzcüsünü öldüren Nevin Yıldırım’ın karar duruşmasındaydık. Başından beri olayı takip edenlerdenim. 5 buçuk senedir kaç kere Yalvaç’a gittim bilmiyorum...
Kadınların her gün bir yerde bir şekilde erkek şiddeti kaygısı yaşadığını biliyoruz. Otobüste, işyerindeyken, sokakta evine doğru yürürken... Bu mektup da İpek’in kaygısını anlatıyor.
‘Kadınlar bütün zorluklara, kötü koşullara, korkunç bir baskıya ve sömürüye rağmen, ‘Değişebiliriz, değiştirebiliriz’ demek için sadece 8 Mart zamanı değil; bütün bir yıl boyunca çalışıyor.’
8 Mart için reklam yayınlayan Arçelik yönetimine bir Arçelik işçisi kadın soruyor: Fabrikalarda kadın işçilerin çalışma koşullarına, sorunlarına çözüm getiren bir yönetim anlayışınız var mı?
‘Kadınlara, ablalarıma, kardeşlerime; Hayatta ne yaşarsanız yaşayın ama hiçbir şeyden korkmayın. Korkular kaybettiriyor insana, siz kaybetmeyin.’
‘8 Mart etkinliğimizde çocuklarını okutmak için her akşam sokaklarda tezgah açan Fatma Abla da vardı, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ kocasının zulmüne direnmeye çalışan Neriman Abla da...’
Ankara Yenimahalle’de 8 Mart çalışması yürüten Hatice Boyraz Özel, ilçelerinde kutlayacakları 8 Mart etkinlikleri için kadınlarla buluşmalarını, sohbetlerini, kadınların tepkilerini anlatıyor...
Pazar günleri bize hep temizlik günü diye öğretildi, sanki mecburmuşuz gibi... Bir sürü iş güç kendisini beklerken pazarını kendine ayırıp buraya gelen kadınlar, hepimiz bir teşekkürü hak ediyoruz.
Kendim için bir şey istemiyorum. Mesleğini icra edemeyen tüm meslektaşlarım için kadrolu, güvenceli iş istiyorum.
Çimse-İş Sendikası işçiye değer vermeyen, işçilerin kendilerini sorgulamasından rahatsız olan patron yanlısı bir sendika. Sendikalı işçiyiz ama sendika hiçbir zaman yanımızda olmuyor.
Türk Metal ise 8 Mart’ı bile kendi çıkarları uğruna değerlendiriyor, iktidarın siyasi çıkarlarına uygun hareket ediyor. Bizi 8 Mart’ta Ankara’ya götürmek istiyorlar.
Ailemden, çocuklarımdan, eşimden az da olsa değer görmek isterdim. Evimde huzur, toplumda söz hakkım olsun isterdim. Kısacası hem kadın olarak hem işçi olarak hakkım neyse, onu isterdim.
Bir öğretmenin penceresinden, savaşın çocukları nasıl etkilediğine bakmak ister misiniz? İnanın bu hikaye başka birçok yaşamın parçası...
Birkaç saniye hayalini kurun, bir savaşın içindesiniz. Korkunç bir çığlık, silah ve bomba sesleri, insanlar ölüyor yanı başınızda. Biri belki en yakınınız, sevdiğiniz. Ne hissedersiniz?
Esenyurt’ta depo işçisi kadınların barış mesajını getirdik sizlere, “Fidanlar kırılmasın, güllerimiz solmasın, analar ağlamasın. Sevgi ortak dilimiz, dünya bizim ülkemiz.”
Çocuklarımıza açlığın, sefaletin olmadığı korkuyla yaşamın sürmediği, kendilerini özgürce ifade edebilen bireyler olarak yetiştirmek için barış ve huzur dolu bir dünya istiyoruz.
Başlığı görünce bile mis gibi lavanta kokuları geldi mi burnunuza? Bir de yazıyı okuyun. Kendinizi lavanta tarlalarında bulacaksınız.
sal kendini… bilemezsen bileme...
Edremit’te bir araya gelen, sorunlarını konuşan, dertleşen Ekmek ve Gül okuru kadınlar hem bilgilendi hem de 8 Mart’ta alanlarda olma çağrısı yaptı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.