MEKTUP
Üniversiteli genç bir kadının maddi sıkıntılar sebebiyle bir fabrikada çalışmaya başlamasını, çalışma şartlarını ve gelecek kaygısını kendi kaleminden okuyalım.
Kadınların adalet taleplerini yinelemeye devam ediyor. Çorlu’da yaşayan bir kadın niçin ‘Adalet’ istediğini yazdığı mektupla anlattı. Birlikte olma çağrısı yaptı.
18 yaşındaki Ş. patronu tarafından tecavüze uğramıştı. Bugün Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma için Ş ve annesi Nurten’den kadınlara çağrı var.
1 erkek, 3 kadını; ben de oturunca dört kadını taciz edebiliyor. O oturmaya devam ettikçe onu görmezden gelmeye çalıştık. Ancak taciz arttı...
Melisa, seni gözlerinden öpüyorum. Ne olur sakın susma! Bana umut oldun. Eğer ben de ses çıkarsaydım eminin birileri de bana sahip çıkardı.
Tuzla’dan metal işçisi bir kadının hak arama ve alma öyküsü bu. Fabrikadaki çay sohbetlerinden geleceğe dair umut fışkıran bir öykü...
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nin güç kattığı kadınlardan Sevgi’nin dernekle ilgili fikri çalışmalara katıldığı ve görev aldığı zaman değişmiş. Değişen neydi, Sevgi’nin kaleminden okuyun.
Kocaeli’den Fatma şahin tesadüfi bulduğu bir karneyi inceliyor ve öğrencilerin yeteneklerinin görmezden gelindiğini, eğitim yönteminin onları bir çerçeveye sokuşturduğunu anlatıyor...
Türkiye’de cinayetlere kurban gittim. Avrupa’da cadı avında diri diri yakıldım. Afganistan’da burka giydim. Yetmedi mi?
İşçi bir anne ile kızının kıdem tazminatı sohbeti...
Tacizin gündüzü, gecesi yok. Pijama da giysen, etek de giysen fark etmiyor tacizciler için. Bir de polisin değişmeyen tavrı; “Ne işin var bu saate dışarıda?” Peki sizin işiniz ne?
Günde 10-12 saat çalışıp kalan zamanı da ev işine ayıran, çocuklarıyla ilgilenemeyen, yaşam koşullarının ağırlığı altında ezilen iki işçi kadın, Anneler Gününden beklentilerini yazdı.
Bir taşeron firmada temizlik işçisi olan Hadise çalışma koşullarını anlatıyor: O kadar yoruluyoruz ki, çalışma saatleri dışında kendime zaman ayıramıyorum.
Dayatılmak istenen çalışma ve yaşam koşullarını kabul etmediğini yazıyor kadın işçi mektubunda. “İşsizlik, güvencesizlik çoğalırken biz sessiz kalamayız” diyor ve kadınları 1 Mayıs’a çağırıyor.
Okurken çalışmak zorunda kalmak.. Çalışırken tacize uğramak... Mezun olunca işsiz kalmak... "Bunlar kaderimiz değil" diyen genç kadınlar 1 Mayısa hazırlanıyor...
Zuhal Güneş 2016 yılında genel müdürü tarafından tacize uğradı. Susmadı, mücadele etti ve dava açtırdı. Sonuç ‘delil yetersizliğinden beraat’ oldu. Ama Zuhal mücadelesinden vazgeçmiyor.
Bir işçi kadın ne kadar da net özetliyor işçilerin durumunu: “İki yılda öğrendiğim bir çok şey var. Mesela işin işçiden daha önemli olduğu. İşçi teknolojik makineden daha ucuza mal olduğu.”
İşçilerin arasında geçen referandum sonrası sohbete ortak olalım. “Evet diyen işçi üç kat mücadele etmeli çünkü bu gücü siz verdiniz”, “18 yıldır çalışıyorum tazminatımı kimseye yedirmem merak etme.”
Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngiltere’de geçen mültecilik ona koca bir “yurtsuzluk” hissi bıraktı. İşte kendi kaleminden o hikaye...
Metal işçisi bir kadın yazdığı mektupla özetliyor 1 Mayıs’a giderken talebini: İnsanca yaşam, insanca ücret ve yaşam güvencesi olan kıdem tazminatına dokunulmaması.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.