Fabrikadaki soyunma odası muhabbetlerine bayılırım. Kadınların dertleri türlü türlü. Önce hepimiz ev işlerinin yoğunluğundan dem vuruyoruz, sonra mesaiye kalmak zorunda olduğumuzu, yoksa geçinmenin çok daha zor olduğunu konuşup hızla giyinip gidiyoruz. Başka bir gün çocuğu hastalandığı halde izin alamayan arkadaşımıza üzülüyoruz. Bir başka gün ise bir arkadaşımız kendisi işteyken çocuğunun sabahtan akşama dışarıda olduğundan, kendisi gece vardiyasından çıkıp uyuduğunda ise uyku arasında yakalayıp dışarı çıkmak için izin aldığından bahsediyor. Bir diğeri gece kendisi evde olmayınca huysuzlanan çocuğunu yemek molasında görüntülü arayarak uyutmaya çalışıyor. Bu fabrikadaki kadınların tarafı. Bir de işin diğer tarafı var: Evde çocuklarıyla, kocayla, koca bir evle boğuşan kadınlar…
Geçenlerde bir arkadaşım çocuğunun kendisinden hiç ayrılamadığını, tuvalete gittiğinde dahi kapıda ağladığını söyledi. Nedenini anlayamadım önce. Sonraları fark ettim ki evde çocuklarıyla hep baş başa ve ev işi ile boğuşmak zorunda. Kendi işlerini (sağlık sorunlarıyla ilgilenmekten, kendine zaman ayırmaya kadar) hep ertelemek zorunda, ve eşi sürekli mesaiye kaldığı için çocuğunun, kendisinin akıl sağlığına mukayyet olmak zorunda. Eşi mesaiye kalmasa, bu sefer evin eksiklerini nasıl gidereceğini kara kara düşünmek zorunda. Geçenlerde bir araştırma okudum; depresyonun kadınlaştığı, kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla depresyona yakalandığı gibi sonuçlar elde edilmiş. Peki neden? Çünkü kadınlar hem evin nasıl döndürüleceğini, hem çocuğun derdini, hem herkesin karnının doymasını, hem de neredeyse hayatın tüm yükünü üstlenmek zorunda kaldığı için. Üstelik bunları süresi olmadan, hiç kimse ile sosyalleşmeden, bir komşuya bile gidemeden durmadan yapmak zorunda.
Peki hep böyle mi olmalı? Çalışsak bir dert, çalışmasak bir dert, böyle mi gitmeli? Bu yükler bizlerin omuzlarına mı kalmalı? Hayır yapacak çok işimiz var, çevremizdeki kadınlarla bir araya gelip sosyalleşmeye, bu depresyon silsilesinden birlikte çıkmaya ve güneş doğduğunda oflamadan uyanmaya ihtiyacımız var. Çünkü ev içinde ya da iş yerinde bizim bütün bunlara karşı söyleyecek çok sözümüz var!
İlgili haberler
‘Çocuklarımızın kaderini sınavlar belirliyor’
Çocukların sınav sonuçları anneleri için de oldukça önemli. Üniversiteye yerleşebilme kaygısı bir ya...
İyi ki kadınlar var! İyi ki dayanışma var!
Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde bir akademisyenin tacizine uğrayan Hilal, yaşadıklarını ve kadın...
BİR GİYİM MAĞAZASINDAN NOTLAR:Nefes alma, hep gül,...
Yüksek rakamlı satışların yapıldığı mağazada tüm gün güleryüzle hizmet vermesi beklenen satış eleman...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.