Ayağa kalkın ve haykırın!
Mutlu olmadığınız, şiddet gördüğünüz bir evliliği devam ettirmek zorunda değilsiniz. Biz kadınız, güçlüyüz. Gücümüz, içimizde saklı. Açığa çıkaracak olan bizleriz.

Bir kadının en güçsüz olduğu ama kendini en güçlü hissetmek zorunda bırakıldığı zaman ne zamandır sizce? Söyleyeyim; şiddet gördüğü zaman!
Çok kısa bir süre önce başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum size. Saat 22.12 gibi annemin telefonu çaldı, annem açtı ve konuşan kişi kendini anlatamayacak kadar ağlıyordu. “Ebru abla evdeysen oraya geliyorum” dedi ve annemin “Tamam gel” demesiyle telefon kapandı. Arayan yakın akrabamızdı. Beş-on dakika sonra zil çaldı. Yukarı çıkarken olduğu yere yığıldı kaldı. Hem hıçkıra hıçkıra ağlıyor hem de kesilen nefesini toplamaya çalışıyordu. Bir süre sonra içeriye getirebildik. Ağlayarak şöyle diyordu; “Bülent dövdü abla beni, kızımın önünde saçlarımdan tutup sürükledi. Sonra da kapının önüne koydu. Kızımı ver diye kaç saat yalvardım kapıya bile çıkmadı abla.” Biz bunları dinlerken şok içindeydik ve içimizdeki öfke tarif edilemeyecek kadar alevlenmişti.

“Bülent’le çok severek evlendim abla. Her şey çok güzeldi başta. Sonra ben Bülent’le kavga edip babamın evine gittim iki yıl sonra. Ne babamlar beni kabul etti ne Bülent’in yanına tekrar dönebildim. O zamanlar kızım yok tabii-iyi ki yoktu diyorum-, ben iki gün sokakta yattım, telefonumu çaldılar, paramı aldılar (eşinin ailesi yapıyor bunları) sesimi çıkarmadım, çıkaramadım ‘kocamdır yapar’ dedim. Döndüm eve kabul etti beni, birkaç hafta sonra hamile kaldım. Hamileyken de dövdü beni. Sonra da ‘Senin sahibin yok’ diyerek beni aşağılamaya, küçümsemeye başladı. Kızım şimdi on yaşında ve ben kızımı da alıp gideceğim. Bıktım dayaklarından bu adamın.”
Durumlar bizde böyle seyrederken kadının babası aradı ve söylediği şey şu oldu; “N’aptın?”. Söylemeye çalıştığım şey az da olsa netleşmiş olmalı. Şunu çok merak ediyorum; bir kadına saygı duyulması için onun anne-babasının olması, başka bir deyişle “sahibinin olması” mı gerekiyor? İnsana, insan olduğu için değer verilmeli. Kendinde kadını aşağılamayı hak görmek anlamına gelmiyor.

Kız kardeşlerim, kadınlar!

Mutlu olmadığınız, şiddet gördüğünüz bir evliliği devam ettirmek zorunda değilsiniz. Biz kadınız, güçlüyüz. Gücümüz, içimizde saklı. Açığa çıkaracak olan bizleriz. Güçlü olmak zorunda değiliz. Zorunda bırakıldığımız zamanlarda da kimseye tahammül etmek zorunda değiliz. Ayağa kalkın ve söyleyin; “Senin emrine amade, her istediğinde ya da sapık kaprislerin tuttuğunda beyinsiz bir dişi bedene dönüşemem. Unuttuğun bir şey var; ben kitaplardan fırlama bir şey değilim, ben fevkalade ölçülerde gerçeğim” (*John Fowles-Mantissa*)
Herkesin hayatının zehir değil, bal olduğu bir dünyada yaşamak dileğiyle.

İlgili haberler
Avrupa’nın bedeli: Kaçak çalışma

Özel hiçbir harcama yapılmıyor. İngiltere’de televizyon izlemek bile özel bir lisans gerektiriyor me...

Bize bunları yaşatanlar utanacak, biz değil!

Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde yaşanan tecavüz suçunun ardından bir öğrenci: Bu olayl...

Bir okumanın ardından...

Tek bir okuma bile neler değiştirir? Neler yeşertir yüreklerde... Krizin faturasını ödemeyi kabul et...