Sistemin gittikçe acımasızlaştığı, kapitalizmin etkisini her yerde arttırarak sürdürmeye devam ettiği bu dönemde kadınlar da baskı cenderesi altında ezilmeye devam ediyor. Bu süreç kadınların özel hayatlarını abluka altına alıyor. Bu abluka sonucu öldürülen liseli bir genç olan Şeyma Yıldız’ın ardından arkadaşlarımızla konuştuğumuzda da herkesin konuya ilişkin öfkesi öne çıkıyordu. Öte yandan olayın ardından sosyal medyadaki yorumlara baktığımızda kimileri ‘Namusunu temizlemiş’ sözleriyle cinayeti haklı çıkarmak, meşrulaştırmak isteyenler vardı. ‘Kızın hak etmiş olması’, ‘Babasının bir bildiği vardır’ gibi yorumlar bu olayların önünü açıyor. Ev içerisinde, toplumsal hayatta kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik keskinleştikçe erkeğin kendisinde “bıçak hakkı” görmesi şekline dönüşen kadına yönelik şiddet gittikçe büyüyor.

“Anıt Sayaç” adı verilen ve öldürülen kadınların isimlerinin yazıldığı sayfayı açtığımızda kadınların çoğunun sevgilisi veya kocası tarafından öldürüldüğü dikkatimizden kaçmıyor. Kadını herhangi bir tartışma sonucu dövebilen, öldürebilen ve bundan gocunmayan insanları tekil özneleri haline getirip sorunu analiz edemeyiz. Çünkü kadın cinayetleri toplumsal bir sorundur ve düzenin politikaları sonucu bu hale gelmiştir. Şeyma gibi sevgilisi olduğundan dolayı öldürülen kadınların sayısının azalması için sistemin değişmesi gerekiyor.

Yaşıtımız olan bir kız kardeşimizin uğradığı bu vahşet, bir yandan kanımızı dondururken bir yandan da bizi düşünmeye itiyor. Liseli genç kadınlar olarak yaşadığımız eşitsizlik hem evde hem dışarıda vuku bulmaya devam ediyor. Yaşamlarımız, haklarımız için, daha fazla Şeymaların ölmemesi için mücadeleden geri durmamalıyız.