MEKTUP
‘Bu birliktelik sadece 24 Haziran’a kadar yetmez, daha da güçlenerek, çoğalarak devam etmeliyiz. 24 Haziran sonrası sadece bir soluklanıp bu eşitsiz düzeni değiştirme mücadelemizi sürdüreceğiz.’
25 Ekim 2016’dan bu yana 8 Mart, 21 Mart’a katılmak, açlık grevlerine dikkat çekmek, sokağa çıkma yasakları sırasında konuşma yapmak gibi suçlamalarla tutuklu bulunan Kışanak kadınlara mektup yazdı.
Tutuklu avukat Sezin Uçar, Ekmek ve Gül aracılığıyla Bakırköy Hapishanesinden kadınlara mektup gönderdi.
Tayaş işçisi bir kadın çalışma şartlarını anlatıyor: Baskı, sömürü, hakaret ve dahası... Kadın işçilerin (ne yazık ki) ne çok tanıdık olduğu bir tablo!
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da bir plazanın 20. katından düşerek hayatını kaybeden, ölümünün intihar olup olmadığı şüpheler barındıran Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet’in arkadaşları mektup yazdı.
Yeni mezun Üniversiteli bir kadın gelecek kaygısı ile dolu. Onu bu kaygıya iten ise hepimizin yakından tanıdığı bir tablo: İşsizlik, aile baskısı ve dahası...
Şu an cezaevinde olan bir genç üç defa uğradığı cinsel istismarı kimseye anlatamayıp mektuba döküyor. Geçmişe olan özlemi elinden alınırken, gelecek kurma hayali de yok ediliyor. Peki suçlu kim?
Elektrikli süpürge ile mutlu olan anne reklamlarına bakmayın, unutmadığımız şeyler var. Ankara, Diyarbakır, Antep, Suruç Katliamlarında çocukları öldürüldü annelerin ya da annesiz kaldı çocuklar...
‘Denizli’de dün gece sokak ortasında bir çocuk çığlığı yükseldi, ‘Yardım edin’! Çığlık yükseldikçe içimiz ürperdi. Sokak sustu, çocuk haykırdı. Zifiri karanlıkta bir kişi koştu çocuğun peşinden.’
‘Belki de kulağımızın aşina olduğu alışılagelmiş hikayelerden biriydi anlatılan yalnızca. Ama tarihten bu yana sonu gelmedi zulüm, acı ve kederin bu topraklarda.’
Gördüm ki yaşlısından gencine, farklı mesleklerde, farklı hayatları olan insanların yüreğinde hala umutlar tükenmemiş.
‘Boşanma aşamasındayız. Nafaka gibi taleplerim olmamasına rağmen hala tacizlere maruz kalıyorum. Şimdi bu kararım için geç bile kaldığımı düşünüyorum. Çünkü hayat bir eş ve evlilikten ibaret değil.’
Yaşadığı bir rahatsızlık nedeniyle gözlerini kaybeden Çiğdem’in yaşamı ve talepleri bunlar... Çiğdem’in karanlık dünyasına ışık olabilmek için yapabileceğimiz şeyler var.
Yıllardır süren şiddet cenderesinden uzun bir mücadelenin sonucunda kurtulabilen Nazlı tüm kadınlara sesleniyor: Asla pes etmeyin
Markette çalışan bir işçi kadın, çalışma koşullarını ve hamileliğinde yaşadıklarını anlatıyor ve diyor ki: ‘Hakkımızı savunmazsak ömür boyu eziliriz’.
Çocuğunun ders kitaplarında yer alan anlatımlardan endişelenen bir anne sesini duyurmaya çalışıyor: ‘Tek başına çığlık atsam sesim duyulmaz. Çocuklarımız için birlikte bir şeyler yapalım.’
Kadınların savaşmak zorunda kaldıkları alanların değişmesine ihtiyacı var. Umudu direnişe çevirmeyi çoktan öğrendi kadın. Şimdi şöyle az bi çekil kenara, lütfen...
ahh kadınlar böyledir, demiştim ben de içimden ona karşılık. bir şeyleri yıkmadan yeniyi inşa etmenin zorluğunu bilirler o kavşakta.
Her düşünce ve sendikadan eğitim emekçisinin temel sorunlarının farkında olduğu; ortak mücadele etme ihtiyacı duyduğu bir dönemde eğitim emekçisi kadınlar 1 Mayıs’ta talepleriyle alanlarda.
Çalışmak onurdur, çalışıyoruz ama evin işlerinden de çocukların bakımından da biz sorumlu kılınıyoruz. İşyerinde tacize uğramak, işten atmalarda ilk sırada olmak istemiyoruz. Emeğimize sahip çıkalım.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.