MEKTUP

‘ah kızım diyorum, milletin evde durmaktan canı patlamış, sen daha eve gidip yemek yapacaksın, bekle ki otobüs kalksın. bir de üstüne otur bunları anlat ki millet anlasın eczacı ne çekiyor.’

Karantina dönemi bize bazı şeyler öğretti tabii. Birlikte olmak ne kadar değerliymiş. Bir şey daha, her eve bir kütüphane şartmış. Kitap okumanın bir zenginlik olduğunu da tekrar deneyimlemiş olduk.

‘eczanede bir koronalı hasta köşesi yapacakmışız öyle bir tebliğ geldi dün. reçete gelince koranalıyı ya da yakınını orada tutacağız. ‘gelme bu yana’ diyeceğiz parçacıklara da, gelmeyecekler.’

Eğer ben bu ülkenin bir vatandaşıysam, bu ülkede çalışıyorsam, vergimi veriyorsam, benim yaşama hakkım korunmalı. Ama öyle görünüyor ki çalışmam yaşamamdan daha önemli.

A101 markette çalışan bir kadın anlatıyor: ‘Ekstra performans harcamamızı bekliyorlar fakat bizim virüsten korunmamız için yöneticilerin hiçbir performans yok.’

Cumhurbaşkanı kronik hastalara ‘sokağa çıkmayın’ diyor ama insanların ihtiyaçları nasıl karşılanacak açıklamıyor. Endişeliyim. Devlet az da olsa bir destek sunsa ben de evde kal çağrısına uyarım.

Virüsten mi, işsiz kalmaktan mı, yoksa borçlardan mı korkalım bilemedim vallahi. Sadece “evde kalın” diyorlar ama “bu insanlar ne yiyip içecek, neyle borcunu, kirasını ödeyecek” diye soran yok.

Antalya’da yaşayan ve eşi İtalya’da tır şoförü olan Çiğdem: Her görüşmemizde eşim ‘Cenaze arabalarını görmekten psikolojim yerle bir oluyor’ diyor.

Ford Otosan fabrikasında kadınlara “özgüvenlerini geliştirmek” ve “liderlik vasfı kazandırmak” için yapılan eğitimleri ve dağıtılan kitabı, Ford işçisi bir kadın anlatıyor.

Gülistan’ın kız kardeşleri olarak ‘Gülistan nerede’ diye sormaya devam edeceğiz. Unutulmasına ve olayın kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Bir kadını göz göre göre bilinmezliğe gönderemeyiz!

Suriyeli mülteci Adile, koronavirüs tehlikesinden sonra koşulların kendileri için daha da zorlaştığını anlatıyor: Artık iş de yok. Koronavirüs değilse de açlık bizi öldürür...

‘Koronavirüs mü, geçim derdi mi diye sorsalar, tabii ki geçim derdi demek zorundayım. Belki virüs bulaşsa iyileşirim.’

‘Çok korkuyorum. Hastalıktan değil yine aynı şeyleri yaşamaktan. Çocuklarımın karnını nasıl doyuracağım? Faturalarımı, kiramı nasıl ödeyeceğim bilmiyorum…’

Bizler istiyoruz ki; gerçek anlamda önlemler alınsın, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs fırsata dönüştürülüp rantçıların cepleri doldurulmasın.

Ücretli öğretmenliğe bizi mahkum edenler özel okullarda ve devlet okullarında bizi ucuz iş gücü olarak çalıştırıp eğitimin piyasalaşmasını sağlıyor. Buna dur demeliyiz!

Çerkezköy’de bir işçi kadın tozdan öksürünce koronavirüslü ilan edildi, işçilere ücretli izin vermeyi göze alamayan işveren kadın işçiyi işten atmaya çalıştı.

Belirsizlik… En çok da insanı korkutan belirsizlik, hastalıktaki belirsizlik, hastanelerdeki belirsizlik, işyerlerindeki, yaşamı idame konusundaki belirsizlik, sahipsizlik, ne olacağım korkusu...

Kargo çalışanı bir okurumuz: ‘Siz alıyorsunuz biz taşıyoruz. Sağlık, virüs diyorlar ama kimse bizim için elini taşın altına koymuyor. Sanki orada çalışanların evde çocuğu, annesi, babası yokmuş gibi.’

Gratis çalışanı yazdı: Güvenli bir ortam yaratılmazsa toplu ölümler yaşayacağımızın sesleri çınlıyor kulaklarımızda. Peki sorumlu kim, korona mı devlet-patron kardeşliği mi? Bu duruma izin vermeyelim.

Oğlumu işten çıkardılar, ben maaşımı alabilecek miyim belli değil… Hiçbir önlem almıyorlar bir de dalga geçer gibi ‘evden çıkmayın’ diyorlar!
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.