MEKTUP

Tutuklu avukattan mektup: Duvarların ardında yalnız değiliz

Tutuklu avukat Sezin Uçar, cezaevinden Ekmek ve Gül’e gönderdiği mektupla 5 Nisan Avukatlar Gününde kadınlar için adalet mücadelesi veren tutuklu kadın avukatların hislerine tercüman oldu.

Ruhun örümcek ağı

‘Kaçınılmaz son vücut buldu. Benliğinde oluşan kara delik büyüdükçe büyüdü, iyiye ve güzele dair ne varsa yuttu. Kişi ruhunu kendi elleriyle çarmıha gerdi.’

‘Tecavüzcülere iyi hal indirimi veren yargı Nevin’i görmedi’

21 Mart’ta Yalvaç adliyesinde, tecavüzcüsünü öldüren Nevin Yıldırım’ın karar duruşmasındaydık. Başından beri olayı takip edenlerdenim. 5 buçuk senedir kaç kere Yalvaç’a gittim bilmiyorum...

Eve sağlam varmanın huzuru

Kadınların her gün bir yerde bir şekilde erkek şiddeti kaygısı yaşadığını biliyoruz. Otobüste, işyerindeyken, sokakta evine doğru yürürken... Bu mektup da İpek’in kaygısını anlatıyor.

Kadınların daha çok söyleyecek sözü var

‘Kadınlar bütün zorluklara, kötü koşullara, korkunç bir baskıya ve sömürüye rağmen, ‘Değişebiliriz, değiştirebiliriz’ demek için sadece 8 Mart zamanı değil; bütün bir yıl boyunca çalışıyor.’

Reklamda değil, fabrikada eşitlik istiyoruz

8 Mart için reklam yayınlayan Arçelik yönetimine bir Arçelik işçisi kadın soruyor: Fabrikalarda kadın işçilerin çalışma koşullarına, sorunlarına çözüm getiren bir yönetim anlayışınız var mı?

Ölmemek için öldüren Aylin’den mektup: Dört duvar arasındayım ama nefes alıyorum

‘Kadınlara, ablalarıma, kardeşlerime; Hayatta ne yaşarsanız yaşayın ama hiçbir şeyden korkmayın. Korkular kaybettiriyor insana, siz kaybetmeyin.’

Dayanışmayı büyütmek ve yeniden bir araya gelmek için

‘8 Mart etkinliğimizde çocuklarını okutmak için her akşam sokaklarda tezgah açan Fatma Abla da vardı, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ kocasının zulmüne direnmeye çalışan Neriman Abla da...’

8 Mart kadınları birleştiriyor

Ankara Yenimahalle’de 8 Mart çalışması yürüten Hatice Boyraz Özel, ilçelerinde kutlayacakları 8 Mart etkinlikleri için kadınlarla buluşmalarını, sohbetlerini, kadınların tepkilerini anlatıyor...

Bu gün ‘Altın Günü’ değil!

Pazar günleri bize hep temizlik günü diye öğretildi, sanki mecburmuşuz gibi... Bir sürü iş güç kendisini beklerken pazarını kendine ayırıp buraya gelen kadınlar, hepimiz bir teşekkürü hak ediyoruz.

Ellerim koli tutmasın, kalem tutsun istiyorum, çünkü ben öğretmenim

Kendim için bir şey istemiyorum. Mesleğini icra edemeyen tüm meslektaşlarım için kadrolu, güvenceli iş istiyorum.

Pastayı sendikacılar yesin!

Çimse-İş Sendikası işçiye değer vermeyen, işçilerin kendilerini sorgulamasından rahatsız olan patron yanlısı bir sendika. Sendikalı işçiyiz ama sendika hiçbir zaman yanımızda olmuyor.

8 Mart’ta Ankara’ya gitmek istemiyoruz

Türk Metal ise 8 Mart’ı bile kendi çıkarları uğruna değerlendiriyor, iktidarın siyasi çıkarlarına uygun hareket ediyor. Bizi 8 Mart’ta Ankara’ya götürmek istiyorlar.

Bundan sonra kendi mutluluğum için çabalayacağım

Ailemden, çocuklarımdan, eşimden az da olsa değer görmek isterdim. Evimde huzur, toplumda söz hakkım olsun isterdim. Kısacası hem kadın olarak hem işçi olarak hakkım neyse, onu isterdim.

Bu dünya hepimize yetecek kadar büyük, inanın!

Bir öğretmenin penceresinden, savaşın çocukları nasıl etkilediğine bakmak ister misiniz? İnanın bu hikaye başka birçok yaşamın parçası...

Savaş çıkartanların ömrü mavi kelebekler kadar olsun

Birkaç saniye hayalini kurun, bir savaşın içindesiniz. Korkunç bir çığlık, silah ve bomba sesleri, insanlar ölüyor yanı başınızda. Biri belki en yakınınız, sevdiğiniz. Ne hissedersiniz?

Adaletin ve özgürlüğün olmadığı bir dünyada susmayalım

Esenyurt’ta depo işçisi kadınların barış mesajını getirdik sizlere, “Fidanlar kırılmasın, güllerimiz solmasın, analar ağlamasın. Sevgi ortak dilimiz, dünya bizim ülkemiz.”

Tüm renklerimizle 8 Mart’tayız

Çocuklarımıza açlığın, sefaletin olmadığı korkuyla yaşamın sürmediği, kendilerini özgürce ifade edebilen bireyler olarak yetiştirmek için barış ve huzur dolu bir dünya istiyoruz.

Lavanta tarlasında çocuk olmak

Başlığı görünce bile mis gibi lavanta kokuları geldi mi burnunuza? Bir de yazıyı okuyun. Kendinizi lavanta tarlalarında bulacaksınız.

korku çiçeği

sal kendini… bilemezsen bileme...