MEKTUP
‘Şiddet nedir?’ diye soracak olursak, kişinin isteği dışında kendisine yönelen zora dayanan davranışlar, sözler, yaklaşımların hepsine şiddet diyebiliriz...
Bu bir ‘şifalanma’ mektubu, hem mektubu Ekmek ve Gül ile paylaşan Hatice için hem de benzer hikayelerin taşıyıcısı kız ve erkek kardeşlerimiz için… Dayanışmayla…
Duygu, Leyla, Mizgin, Hilal ve diğerleri... her birinde biraz kendimi buldum. Siz onların sesi olmasaydınız ben onları bilmeyecektim ve bugün daha çok çıkmayacaktı sesim.
Okuyamayan, evlenmek zorunda kalan Duygu anlatıyor: ‘Hayat bize birçok şeyi öğretiyor. Buralarda yaşamak kolay değil.’
Pendik’te Ekmek ve Gül grubundan kadınlar kapı kapı dolaşarak, standlar açarak, evlerde kadınlarla buluşarak ücretsiz belediye kreşi için binlerce imza topladı.
Erken yaşta evin yükünü sırtlayan Leyla, evliliğinde de şiddetin yükünü taşımış. Bugün kızı için ikinci evliliğini yapan Leyla kadınlara şöyle sesleniyor: Kadınlar kendilerini korumak için savaşmalı.
Evinin önünde öldürülen Fatma Şengül’ün kızından çağrı var: ‘Kadın katliamlarına sessiz kaldığımız her gün, daha çok eksileceğiz. 28 Ekim’de hep birlikte Fatma Şengül’ün sesi olalım.’
Haklarımızı vermeseler de almak için her daim mücadele etmek zorundayız. Hayatımızı da haklarımızı da tırnaklarımızla kazıyarak kurtarabiliriz bu açmazdan.
Evet o derin değersizlik ve çaresizlik duygusu ağır bir yok olma isteği getiriyor. Ama o küçük çocuklar aynı zamanda çok güçlü, bunu kendimden benzeri hikayeleri olan kız kardeşlerimden biliyorum.
Bu koşuşturmacada performans sistemi biz işçileri yarış atına çeviriyor. Mesele maaşa gelince kriz diyen işveren, çalıştırmaya geldiğinde üretim azalır diye bir bardak su içmemizi bile izin vermiyor.
Suriyeli mülteciler bizim sınıf kardeşlerimizdir. Onları hor görmek, aşağılamak, onlarla ayrışmak yerine dil, din, ırk gözetmeksizin tüm kardeşlerimizle mücadeleyi yükseltmemiz gerekmektedir.
Kadınlar fark yarattı, bilinçlendi, özgür olmak, kararlarını kendileri vermek istiyor artık. Toplumu yönetenler, bu akışı durduramayacak. Sen yaşamak isterken öldürüldün, biz seni de hep yaşatacağız.
Ailemizin yaşadıkları üstüne birçok haber sitesinin uydurma haberleriyle acımız katlandı ve sinirlerimiz gerildi. Halbuki haber sitelerinin iddia ettiği gibi bu bir namus cinayeti değil.
‘Birlikte göstereceğimiz her çaba belki bir kadının canını kurtaracak. Hep düşünün ve bunun için bir şeyler yapın. Ve sessiz kaldığımız için dünyada bir çok insan acı çekiyor.’
Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde bir akademisyenin tacizine uğrayan Hilal, yaşadıklarını ve kadınların desteğiyle yürüttüğü mücadeleyi Ekmek ve Gül’e anlattı
Bir araştırmada; depresyonun kadınlaştığı, kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla depresyona yakalandığı gibi sonuçlar elde edilmiş. Peki neden? Fabrikanın soyunma odasından yanıtlıyoruz...
Yüksek rakamlı satışların yapıldığı mağazada tüm gün güleryüzle hizmet vermesi beklenen satış elemanının o güleryüzün arkasına saklamak zorunda kaldığı yorgunluk ve bıkkınlığın hikayesi…
‘39 yaşında bir kadının yapabileceği işler genellikle sigortasız işler oluyor. Evde yaptığımız işlerde bile tecrübe soruluyor. Her gün evde yaptığım işin tecrübesini nasıl öz geçmişe yazabilirim ki!’
Biz ağır çalışma koşullarında çalışarak her gün sağlığımızdan olurken, kaldığımız mesailer maaşlarımıza yansımazken ve her geçen gün yoksullaşırken Köfteci Yusuf yeni şubeler açmaya devam ediyor.
İktidardaki varoluşun yavaş yavaş değişiyor olması umarım beraberinde işsizlik ve ekonomik krize ışık tutar çünkü bizim bu ışığa ihtiyacımız var.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.