Pandemi sürecinde kadınlar evlerinde kaderlerine terk edildi
“Kadınları ve çocukları kirli siyasetin hedef tahtalarından indirip hak ettikleri hayatı özgürce yaşamaları için durmadan çabalamaya devam etmekte kararlıyız.”

Pandemi süreciyle beraber 15 Mart’tan beri evlere kapanmamızın üzerinden iki ay geçti. Bu süreçte ailelerimizle uzun süre vakit geçirme imkânı bulduk. Ben, özgürlükçü ve herkesin fikrine değer verilen bir ailede büyümüş ve aile içinde baskıya maruz kalmamış bir genç kadın olarak çoğu kadına göre şanslı günler geçirdiğimi düşünmekteyim. Buna rağmen kuşak farkı ve yetiştirilme şeklinden ötürü aile büyükleri ve gençler arasında ciddi uçurumlar olduğunu görme fırsatım da oldu. Bu noktada ne kadar olumlu bir aile içinde yetişmiş de olsam ailemle büyük görüş farklılıklarım olduğunu fark ettim. Bu görüş farklılıkları bazı noktalarda beni etkilemeyen bireysel görüşler olsa da bazen beni ve kardeşimi etkileyen görüşler olduğunu da tecrübe ettim.  

‘CİNSİYET EŞİTLİĞİ KAVRAMI EĞİTİM YA DA SOSYAL STATÜ İLE OLMUYORMUŞ’

Cinsiyet eşitliği noktasında benim ve ailemin özellikle annemin, birbirine zıt düşen birtakım görüşleri olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldım. Aile içinde tartışmaya açık ve özgürce fikir belirtmeye müsait bir ortamımız olsa da tartışmalar sonunda bir fikir birliğine ulaşmak o kadar da kolay olmuyormuş ne yazık ki. Bir genç kadın olarak, annemin kadınları ve dünyayı okuma ve yorumlama şeklinin aslında toplumdaki çoğu kadına göre fazlaca çağdaş fakat olması gerekene de fazlaca uzak olduğunu görmek beni derinden üzdü. Kadınların bilinçlendirilmesi ve içinde yaşamak zorunda bırakıldıkları toplumsal cinsiyet rolleri çemberinin dışına çıkabilmesi için eğitim ya da sosyal statünün önemli olmadığını bireyin kendini geliştirmesinin ne kadar mühim olduğunu da bir kez daha bu vesileyle görmüş oldum.

‘İKİ AYLIK SÜREÇTE KADINLARA ŞİDDETİN ARTTIĞINI ÜZÜNTÜYLE TAKİP EDİYORUZ’

Evlere kapananlar yalnız öğrenciler değil, belirli meslek grubundaki ebeveynler de olunca aile içinde yaşanan gerginliğin düzeyi de artış gösterdi. Bahsettiğim gibi ben çoğu kadına göre şanslı bir hayat yaşıyor olsam da akranlarımın maruz kaldığı sorunları görmezden gelmek yerine çözülmesi için mümkün olan her şeyin yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu süreçte büyük bir üzüntüyle takip etmek zorunda kaldığımız aile içi şiddet, taciz ve tecavüz oranlarında ciddi bir artış gözlemlenirken geçtiğimiz iki aylık süreçte kadın cinayetleri de en çok evlerde, aile üyeleri tarafından işlendi. Yaşanan bu vahşi olaylar kimi zaman çocuklar tarafından izlendi kimi zaman da çocuklar da bu vahşete maruz kaldı.

‘DAHA KÜÇÜK YAŞTA BASKI KURMAYI AMAÇLIYORLAR’

Üstüne üstlük son dönemlerde erkekler tarafından korkusuzca yapılan “12-17 yaş aralığı doğurmak için en uygun zamandır” ve “15 yaşına gelmiş kız çocukları cinsel olgunluğa eriştiği için evlenmeye müsaittir” gibi gerici ve çocuk istismarına meşrulaştırıcı cümleler kız çocuklarını hedef gösterdi. Hâlâ binlerce genç kadın, yaşadığı evlilik dışı birliktelik yüzünden ailelerinden baskı ve şiddet görürken bu gibi açıklamalar sözde ahlak bekçilerinin, kadınların hayatı üzerinde, daha küçük yaşta baskı kurarak eğitim ve çalışma imkânları ellerinden alınması suretiyle evlerine hapsedilmelerinin önünü açmaya çalışmaktadır. Kadına şiddet olaylarının hızla artış gösterdiği bu karanlık günlerde sıra, içinde türlü şiddet ve tacize maruz kaldıkları evlerinden başka gidecek yeri olmayan kız çocuklarının bedenleri üzerinden yapılan çirkin ve aşağılık tartışmalara gelmiştir.

‘KADINLARI VE ÇOCUKLARI KİRLİ SİYASETİN HEDEFİ OLMAKTAN ÇIKARMAYA KARARLIYIZ’

Tarihin her döneminde yaşanan ve hâlâ yaşanmakta olan derin cinsiyetçilik, pandemi döneminde de kadınları evlerinde hedef almış ve onlara kaçacak yer bırakmamıştır. Pandemi öncesinde bile yeterli devlet koruması sağlanmayan kadınlar, bu süreçte evlerinde kaderlerine terk edilmiştir. Bunun dışında pandemi sürecinde ücretsiz izin hakları tanınmayan ve çalışmak zorunda bırakılan kadınların, iş yerinde yaşadıkları taciz ve baskıların üstüne salgın korkusu eklenmiştir. Pandemi öncesinde bile Türkiye toplumunda sürekli bir erkek himayesi altında yaşamaya mahkûm edilen kadınların omuzlarına, pandemi süreciyle birlikte daha büyük sorunlar yüklenmiştir. Ülkemizde her gün kadın, çocuk ve insan hakları noktasında sürekli olumsuz haberler almaya devam ederken, bir birey olarak toplumda var olma çabasını sürdüren bütün kadınlara ve çocuklara gerekli desteğin sağlanması ve toplumdaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması noktasında çabamızı sürdürmekteyiz. Kadınları ve çocukları kirli siyasetin; cinsiyetçi, pedofili, ve tacizci zihniyetin hedef tahtalarından indirip hak ettikleri hayatı özgürce yaşamaları için durmadan çabalamaya devam etmekte kararlıyız.

İlgili haberler
Pandemide göz ardı edilen çok sorun var

Ben evde bulunduğum sürece “evin kızı” algısıyla ev işlerinin sorumlusu olduğum gerçeğiyle yüzleştim...

Korona günlerinde ruh sağlığı: Psikiyatr Arzu Erka...

Korona salgını günlerinde, ruh sağlığımız için hem bireysel hem de toplumsal olarak alınması gereken...

GÜNÜN ÇAĞRISI: #EvdeKalDemekYetmez şiddete karşı a...

Virüs kadar tehlikeli olan ve kadınların hayatına kast eden şiddete karşı acil önlemler istiyoruz!