Emeğimizin karşılığını alabilecek miyiz?
Ebe unvanı ile mezun olan ama bu görev dışında her tür görevi yapan sağlık emekçisi bir kadın yazdı bu mektubu. Hem de atandığı halde güvenlik soruşturmasıyla hakkı gasbedilen bir sağlık emekçisi.

Merhaba sevgili kadınlar; 

Size isimsiz ve uzunca bir mektup gönderiyorum. Umarım okuyacak kadar vaktiniz vardır. Okuyup bitirdiğinizde neden isimsiz olduğu noktasında bana hak vereceğinizi düşünüyorum.

Şu an bölge illerinden birinde, kamu hastanesi bünyesinde çalışan bir sağlık personeli olarak yazıyorum. Personel kartımda ve mezuniyet diplomamda unvanım ebe olarak geçiyor. Ancak 5 yıllık meslek hayatımda sadece bir yıl doğumhane ve kadın doğum servisinde çalıştım. Öğrencilik dönemimdeki stajlardan bahsetmek istemiyorum çünkü bir sınıftaki 90 ebeyi 4 yılda staj için kaç defa doğumhaneye gönderebilirsiniz? Yaz stajlarında bir doğumu yaptırabilmek için diğer öğrenci arkadaşlarımın önüne atladığımı hatırlıyorum da pratik anlamda bir şeyler öğrenmeden mezun olmamızın suçlusunu biz öğrencilerde göremiyorum.

Neyse zaten mezun olur olmaz atanamadım (KPSS puanım yetersizdi) ve asgari ücretle çalışmayı kabullenmem bir ayımı alsa da özel hastanede çalışmaya başladım. Özel hastane yönetimi de diplomama bakıp beni kadın doğum servisine yönlendirmedi. O dönem yenidoğan yoğun bakım ünitesinde hemşire açığı olduğu için orada çalışmaya başladım. İşe başladığım gün beni servise, kuvözde takip edilen bir bebeğin ölümü karşıladı. Size belki garip gelecek ama o bebeğin yüzü hâlâ gözlerimin önündedir. O hastanede iki yıla yakın çalıştım. Yalnız ölümlerle değil dünyanın mucizeleriyle de karşılaştım. Prematürelerin kucağınızda kendilerini nasıl güvende hissettiklerini yazdıklarımı okuyarak anlayamazsınız. Ancak uzun çalışma saatleri, aldığım maaşın yetersizliği, iş yükünün ağırlığı gibi sebepler iş yerimin çekilmez bir yer olmasına sebep oluyordu. Haftada 72 saat çalıştığımız zamanlar oluyordu ve maaşımızın tamamı banka hesabımıza yatmıyor bir kısmı elimize sayılıyordu. Bu sigortamızın eksik yatması ve hastane sahibinin zenginleşmesi anlamına geliyordu. Bu böyle gitmez diyerek hem hastanede çalışmaya devam ettim hem de KPSS’ye çalışmaya başladım. Üstelik çalışmalarım sonucunda yeterli puanı alıp atanmaya da hak kazandım. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ve özel hastaneye muhtaç değildim.

ATAMAYA HAK KAZANDIM DA GÜVENLİK SORUŞTURMASINA TAKILDIM!
İstifamı verip atama yerime çağırılmayı evde beklemeye başladım. Ancak aylar geçiyordu ve atama yerimden hiçbir haber yoktu. Aradan bir yıla yakın bir süre geçti o sürede başka bir özel hastanede çalışmaya başladım ama oranın bana verdiği ücret hem önceki hastanemden daha az hem de çalışma saatleri çok daha uzundu. “Gasbedilen bir hakkım var ve hak ettiğim bu değil!” diyerek oradan da istifa ettim. Atanmamdan bir yıl sonra hakkımda yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak sonuçlandığını öğrendim. Elime tutuşturulan tebligatta gerekçe olarak “Görevimi yapmaya uygun olmadığım” yazıyordu. Bazılarınız “Bu kadarcık gerekçe olur muymuş!” diye karşı çıkacaktır ama gerekçe bu kadarcıktı… Ardından yıllara yayılan yasal hak arama sürecim başladı. Bir gün umutlarımın hepsini çöpe atıp yeniden kendimi özel hastanelerin kapısında buldum. Bu kadar aylaklık yeterdi, çünkü annemin emekli maaşı bizi geçindirmeye yetmiyordu. Üstelik hakkımı alamadığım için evde olduğum süreçte ruh sağlığımın bozukluğundan ilk nasibini alan kişi de annemdi ve onu bu kadar yıpratmaya hakkım yoktu. 

KENDİMİ BİR SAĞLIK EMEKÇİSİ DEĞİL DE BÖCEK GİBİ HİSSETTİM
Yeniden iş arama sürecinde şansım yaver gitti. Bulunduğum şehrin en ünlü özel hastanesinin kadın doğum servisinde çalışacaktım. Maaşım yine asgari ücret olacaktı ve fazla mesailerim yatırılmayacaktı ama sonunda diplomamda yazan mesleği yapacaktım. Uzun çalışma saatleri ve mobbing burada da peşimi bırakmadı. Üstelik şehrin en popüler özel hastanesi olduğu için “şehrin önemli insanlarının eşleri” burada doğum yapıyordu. Orada kendimi sağlık emekçisi değil de bir böcek gibi hissediyordum. Nedenini eğer vaktiniz varsa bir örnekle anlatmak isterim. 

İkiz bebek bekleyen 35 haftalık gebe bir hastamız erken doğum riskiyle iki hafta boyunca çalıştığım serviste yattı. Anne adayı müzik öğretmeniydi ve kolejde çalışıyordu. Eşi de kendisi de sözüm ona kültürlü insanlardı. Odalarında onlarla sohbet etmemiz hem onlara hem de biz çalışanlara iyi geliyordu. Bir akşam çok yorulmuştum ve kendimi tutamayıp çalışma saatlerimizin uzunluğundan ve aldığımız maaşın bu koşullara rağmen ne kadar az olduğundan bahsettim. Birilerine anlattığım için içim o akşamlık da olsa rahatlamıştı. Ancak aynı hastanın odasına dakikalar sonra tedavisini yapmaya gittiğimde eşi tarafından cebime para sıkıştırılmaya çalışıldı. Şimdi siz söyleyin sevgili kadınlar ben bir sağlık emekçisi miydim yoksa böcek mi?

Bu bana ders oldu ve bir daha patron kılıklı kimseye yakınırcasına çalışma sistemimizin kötülüğünden bahsetmedim. “E lafı uzatma, yasal sürece ne oldu?” diyenlerinizi duyar gibiyim. Henüz hakkımı almış sayılmam ama mektubumun başında söylediğim gibi bir kamu hastanesinde on beş aydır hemşire olarak çalışıyorum. Nedenini ve nasılını size başka bir mektupla hakkım olanı aldığımda anlatırım. Şimdilik kovid-19 ile mücadele etmek ve bunu yaparken hayatta kalmak öncelikli sorunum. Özel hastanede çalıştığım yıllardaki gibi maaşım asgari ücret üzerinden yatırılıyor ya da fazla mesaimi alamıyorum diyemem ama fazla mesaimin ve döner sermaye aracılığıyla yatırılan paranın iki ay geriden yatırıldığını söyleyebilirim. İş yüküm eskisi kadar yoğun değil, bacaklarımdaki varislerim önceki yıllardan miras kaldı diyebilirim ama hastanenin borçlarının döner sermayeden aldığım paranın eksik yatırılmasıyla kapatılmaya çalışıldığını söyleyebilirim. Önceden maske hayati bir sorun değilken salgın sürecinde “İdareli kullanın başka yok!” denildiğini söyleyebilirim. Uzun lafın kısası ister özel sektörde ister kamu hastanelerinde sağlık emekçisi olarak hizmet verin, ülkemin çökmüş sağlık sisteminde emeklerinizin karşılığını ne çalışırken ne de emekli olduğunuzda (o yaşa yetişebilirseniz tabii) alabilirsiniz.


İlgili haberler
Hemşireler; pandemide görünenin ötesi

Bugün hemşire emeğinin bu kadar görünür olması, meslektaşlarımızın, yaşadıkları gayriinsani koşullar...

Uzun çalışma süreleri kısaltılmalı, önlemler alınm...

Son birkaç aydır kovid-19 salgını ile başta hemşireler olmak üzere sağlık emekçileri toplumu ve ülke...

Hastanede çalışan temizlik işçisi: Biz görünmez gi...

Pandemi sürecinde hastanede çalışan temizlik personeli bir kadın, asgari ücretle, riskle burun burun...