Türkiye şartlarında büyük acılar içinde ölmeye mahkum bırakılan sayısız kadın var. Kimi eski sevgili, kimi ağabey, kimi baba tarafından katlediliyor ve kadınların öldürülmesi bir şekilde meşrulaştırılıp sonra da unutturuluyor. En son Zeynep’i kaybettiğimizi biliyoruz. Yalnızca haberlerde görünce değil hayatımızın her alanında Zeynep gibi katledilme korkusuyla karşı karşıyayız.
Üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesiyle birlikte aile evine döndüm. Aile evinde yaşadıklarımla birlikte Zeynep’in durumu hiç yabancı gelmemeye başladı. Özellikle pandemi sürecinde ataerkil düzene karşı tek bir çatlak ses çıkaran tüm kadınlar bıçak sırtında. Normal zamanda şehir dışında okuyan, kendi ayakları üstünde nispeten özgürce yaşayan kadın öğrencilerin çoğu bir şekilde ailelerinin evine kapandı ve bu beraberinde aile baskısını getirdi. Son iki ayda sayısız kadının aile içinde çok fazla şiddet gördüğü kesin ve kadınların çoğu koruyucu mekanizmalara ulaşamıyor. Ulaştığındaysa ‘Aile içinde olur böyle şeyler, haydi öp elini ağabeyinin, babanın gidin evinize’ gibi geçiştirici sözlerle kadınlar yeniden can güvenlikleri olmayan evlere hapsediliyorlar. Ve o hapsin sonunda, son iki buçuk ayda kaç kadını kaybettik, bilmiyoruz. Aile evine dönmeyenler ise başka bir tehditle karşı karşıya: Eski sevgililer, sevgililer, hatta daha önce yüzünü görmedikleri tanımadıkları erkekler.
Sadece bir dakikalığına hayal edin, sanki tüm dünya bir şekilde sizin için ölüm çukuruna dönüşmüş. Sevdiğiniz erkekten babanıza, amcanızdan mahalle bakkalına kadar herkes sizin için bir tehdit unsuru. Ne uyurken, ne arkadaşlarınızla dışarıda eğlenirken hiçbir yerde hiçbir şekilde can güvenliğiniz yok. Kadınsanız hayal etmenize gerek yok zaten, bu sizin gerçeğiniz. Bir anda tam şu an yanınızda duran, psikolojisi bozuk herhangi bir bireyin cinayetine kurban gitmeyeceğinizin hiçbir garantisi yok. Çünkü onları bunu yapmaktan caydıracak bir neden yok. En fazla siz ölürsünüz, arkanızdan yaşam tarzınızdan kıyafetinize kadar her şeyiniz neden olarak gösterilir, failin yüzü buzlanır, kamuya açıklanmaz, birkaç sene içinde de tekrar eski hayatına kavuşur. Toplumda sahte gündemlerle başınıza gelenler unutturulur ve siz yitip gittiğinizle kalırsınız. Zeynep için de aynılarını yapacaklar, unutturmaya çalışacaklar, katili aklamaya çalışacaklar ve çoğu seferde oldukları gibi bunu başaracaklar da. Fakat her an hepimiz haber bültenlerinde yirmi saniyelik bir alt yazıya bile dönüşemeden yitip gitme tehlikesindeyiz.
Ben kendi hayatını kurmuş ama içinde bulunulan durumdan dolayı aile evine gelmek zorunda kalmış bir üniversite öğrencisiyim. Son iki buçuk ayda ataerkil düzenin payıma düşürdüğü şiddeti ve tehdidi yeterince gördüm, işittim. Her kadın gibi ben de yaşamak istiyorum ama sonunda yirmi saniyelik bir alt yazı olma ihtimalimi de unutamıyorum. Zeynep’e şu an atılan iftiralar, seçtiği hayatı ölümünü meşrulaştıran bir etmen olarak gösterilmesi çok daha fazla korkutuyor beni. Her kadın katilinin cezası ağırlaştıkça bizler daha özgür daha güvenli yaşamaya başlayacağız ama yakın gelecekte hiçbir kadın katilinin cezası ağırlaşacak ya da bizlere güvenli bir hayat sunulacakmış gibi bir ümidim yok. Çünkü burada kadınların canının hiçbir kıymeti yok. İstediğim şey oldukça basit aslında: yaşamak.
İlgili haberler
Zeynep Şenpınar için kadınlar sokakta!
Muğla’da Milli boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından katledilen Zeynep Şenpınar için kadınlar koro...
Zeynep Şenpınar’ın katili milli boksörün 14 suç ka...
Zeynep Şenpınar’ı darbedip bıçaklayarak öldüren milli boksör Selim Ahmet Kemaloğlu’nun kasten yarala...
Zeynep Şenpınar'ın katledilmeden iki hafta önce po...
Muğla’da ayrıldığı erkek tarafından öldürülen Zeynep Şenpınar’ın iki hafta önce karakola şikayette b...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.