Israrlı takip de bir şiddettir
Kadınlar yan yana gelerek her yerden sesini yükseltmeye devam ediyor. Kadınlar öfkeli her bir kadın evinden, işyerinden işaret bekliyor...

Şiddet giderek artıyor. Günde en az iki kadının öldürülüşüne tanık oluyoruz. Bir de böyle bir tabloda; devlete kadınları şiddetten koruma yükümlülüğü veren İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor.  

İstanbul Sözleşmesi birçok şiddet türünü tanımlayıp önleme yükümlülüğü verirken birçok kesim tarafından şiddet olarak bile görülmeyen ısrarlı takibi de şiddet olarak gösterir. Bizim hukukumuzda da ısrarlı takip suçunun bağımsız bir suç olarak düzenlenmesi gerekir. Çünkü kadın cinayetlerinin pek çoğu önceden kendini ele vermektedir. Şiddet yanı başımızdadır. Uzak mesafeden bir bakıştan, sözden bir davranıştan başlayabilir, mesafe daraldığında cinayetle sonuçlanabilir. Bu aranın sorgulanması önemlidir. Her insansal ilişki eşitlik hayaliyle gerçekleşir, zamanla gönül kırıklıklarına neden olur. Israrlı takip sırasında kuşkulandıran olayların ortaya çıkarılması aynı zamanda hukuksal mekanizmalarla da kolaylaştırılmalıdır.

SAVUNMA HAKKI

Öncelikle temel sorun kadının savunma hakkından yoksun olmasıdır. Savunuculuğun temel amacı incitilebilir grupların özellikle kadın haklarının ihlaline neden olan toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliğin yapıcı politikalarla giderilmesidir. Ayrıştırıcı yapısal tutum ve değerlerle ilgili değişikliklerin yapılmasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu noktada birincil sorundur.

Savunuculuk kamusalın öncesinden gelir. İnsan odaklı olmalı ve sivil toplum kuruluşlarını karar alma sürecine katılmalıdır. Hukuksal anlamda “kadının danışma hakkı” kurumsallaşmalıdır. Kadına yönelik sivil toplum kuruluşları, belediyeler, kadın danışma merkezleri ve sığınmaevleri şiddete karşı bir hizmet işbirliğiyle örgütlenmelidir. Uygulamada kadın birlikleri oluşumu ve avukatlar birlikte yasaların yapımında şiddetin önlenmesinde bu ara kurum önemsenmemektedir. Bu sivil ağın güçlendirilmesi ikincil koşuldur. Özellikle ısrarlı takip döneminde ücretsiz bir avukata başvuru hakkı kamusal ödemelerle sağlanmalıdır. İktidar Yargı Reformu Strateji Belgesinde verdiği sözleri tutmamış, kadınları şiddete teslim etmiştir.

ISRARLI TAKİP AYRI BİR SUÇTUR

Üçüncü koşul cinayete gitmeden ısrarlı takibin ayrı bir suç olarak ceza yasasında yer verilmesidir. 6284 sayılı Yasa’nın ilk maddesinde amaç sayılan ısrarlı takip, ceza yasasında ağırlaştırıcı bir neden sayılmakla, yetinilmiştir. CHP Milletvekili Yüceer, “ısrarlı takip suçunun açık şekilde tanımlanarak” ayrı, bağımsız bir suç olması için TBMM Kanun teklifi vermiştir. Ardına düşülmelidir.

Böyle bir Kanunun kabulü ve uygulanması kadın cinayetlerini önlemede önemlidir. Kendi arzularına kabul ettirmek için kadına zor kullanan, ya da sona eren bir ilişkiyi yeniden kurma öfkesine kapılan faillerin eylemleri kısa sürede kadını yaralamaya, cinayete dönüşmektedir. Şiddetin fiziksel bütünlüğe zarar vermeden, daha önce önlenmesi yaşamsal değerdedir. Israrlı takip döneminde 6284 sayılı Kanunda sayılan koruyucu önlemlere de başvurulması kurtarıcı olacaktır. Kadınların ‘hayır’ı hayır olarak görülmelidir.

İnsan Hakları Mahkemesi, Nahide Opuz Davasında Türkiye’yi ısrarlı takibe ilgisiz kaldığı için mahkum etmiştir. Kocasının tekrar birlikte olmak için Nahide’yi sürekli tehdit etmesini “tipik bir ısrarlı takip” saymıştır.

PINAR GÜLTEKİN ÖLMEYEBİLİRDİ!

Pınar Gültekin, altı yıl önce Muğla’nın Ula ilçesine yüksek tahsil yapmak üzere yerleşmiş. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde öğrencisiymiş. İnternette paylaşılan bilgilere göre; önceki öğrencilik yıllarında katiliyle bir tanışması olmuş. İnternette paylaşılan bilgilere göre; önceki öğrencilik yıllarında katiliyle bir tanışması olmuş. Son iki dersini de verip Bayramda Bitlis’e ailesinin yanına gidecekmiş.

16 Temmuz günü evli olduğunu öğrendiği ve kimseye zarar vermemek için sosyal medyadan hesabından da sildiği eski tanıdığı ile ilişkisini kesmiş. Ne var ki, ısrarlı takip peşini bırakmamış. Yüreğimiz dağlandı, gerisini getirmeye. Donduk kaldık. Erkek egemen dünyamızın soruşturduğu ise, adam evli mi, kız ne giymiş bakışıyla kadını suçluyor. Bir kadın cinayeti işlenmiş, bir kadın ölmüş, hala kadına pisliğimizi bulaştırmaya çalışıyoruz. Evet, katil evli imiş, bir de kız çocuğu varmış. Yetmemiş, yeni öğrenci kızları ayartmaya çalışarak yeni saldırılar deniyormuş. Reddedilirse çok kızıyor, öfke cinayetleri işliyormuş.

Cinayete giden yol aslında belli imiş. Masum bir genç kadın bir erkeğin ısrarlı takibinden kurtulmaya çalışırken bir kadın cinayetine kurban gitmiş. Bu gün Pınar’a yarın bir başkasına…

Kadınlar sesini daha da yükseltecek. Kadınlar yan yana gelerek her yerden sesini yükseltmeye devam ediyor. Kadınlar öfkeli her bir kadın evinden, işyerinden işaret bekliyor, büyük katılıma.

Sorumlular ise TBMM kadınların kazanılmış haklarını elinden almaya çalışıyor. Biz artık yöneticilerin kadınlara karşı yürüttüğü bu haksız ısrarlı takiplerden kurtulmaya azimliyiz. Diyanet işleri dinsel safsatalarla uğraşıyor. Akılları fikirleri belden aşağısı için işliyor. Hukukun alfabesi “önce zarar vermeyeceksin “ diye başlar. İstanbul Sözleşmesi şiddete karşı kadınları korur, biz de onu koruyalım!


İlgili haberler
Ankara'da kadınlar İstanbul Sözleşmesi için forumd...

Ankara Kadın Platformu'nun çağrısıyla Kurtuluş Parkı'nda bir araya gelen kadınlar İstanbul Sözleşmes...

Israrlı takip nedir?

Mor Çatı 2017 yılının ilk 6 ayına ilişkin yayınladığı faaliyet raporunda birçok kişi tarafından şidd...

‘Israrlı takip’ suç kapsamına alınsın

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri yaşanmada önce kadınlar ‘ısrarlı takibe’ maruz kalıyor. A...