Ne yaşadıysak benzer, ne yapacaksak birlikte!
Biz kadınlar; bu öfkelerimizin nedeni olan gülüşlerimizi solduran tüm sorunlarla, içinde bulunduğumuz dayanışmayı daha da güçlendirerek sonuna kadar mücadele edecek kadar güçlüyüz.

Evet, adlarımız hep kadın. Kimimiz yorgun, kimimiz mutlu, kimimiz üzgün, kimimiz okuyan, kimimiz işçi, kimimiz anne, kadın. 

Yaşadığımız hayatlar içinde mesleklerimiz ve uğraşlarımız her ne kadar birbirinden farklı olsa da, bir araya gelince her şeyden güçlü, güzel, tüm dertleri ortak, aynı dili konuşan, aynı renkleri seven kadınlarız birçoğumuz. Aynı seslere kulak veriyor, aynı acıları yaşıyor ve aynı ortak taleplerde buluşuyoruz. Birbirimize olan uzaklığımız, aramızdaki mesafeler, hatta birbirimizi tanımıyor olmamız; hayatlarımız içerisinde yaşadığımız türlü zorlukları, baskıları, şiddeti, maruz kaldığımız haksızlıkları görmeye ve birlik olmamıza bir engel değil. Bunu çok iyi biliyoruz. Çünkü biliyoruz ve farkındayız ki hep bir arada el ele ve omuz omuza olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir güç, aşılmayacak hiçbir engelimiz yok.

Şimdi gelelim meselemize…

Pandemi süresince kadınlar olarak neler yaşadık? Güvende miydik? Mutlu muyduk? Huzurumuz yerinde miydi? Değildi, hem de hiç değildi. Her birimiz mutlu ya da mutsuz olduğumuz evlerimize hapsolduk, üzerimizdeki sorumluluklar ve fazla olan iş yükümüz, kaygılarımız ve korkularımız “hayatı eve sığdırabilme” mücadelesinde daha da arttı. Peki, hayat eve gerçekten sığar mıydı? Bu sorunun cevabını hep birlikte biliyoruz.

Çünkü bizlere sunulmuş ya da yaşamaya mecbur bırakıldığımız hayatlar, hayatı eve sığdıramayacak kadar ve sığdırdığımız hayatları da hak ettiğimiz şekilde yaşayacak kadar kolay değil.

DAHA FAZLA YORULDUK, AĞLADIK, ÖLDÜK!
Evlerde kaldığımız günlerde daha fazla yorulduk, daha fazla ağladık ve hep daha fazla öldük! Virüse rağmen çalışmak zorunda kaldığımız, fazla mesai yaptığımız fabrikalarda daha fazla yorulduk. Ev içi baskı, şiddet, istismar arttığı için daha fazla ağladık. Sabah uyandığımızda her gün artmakta olan, duyduğumuz gördüğümüz işittiğimiz kadın cinayetlerine daha fazla ağladık. Ev içinde iş yükümüze destek olmayıp hafifletmeyen eşlerimize, çalıştığımız iş yerlerinde ellerimiz çatlamasın diye sürdüğümüz kremlere bile karışan patronlara, artan baskı şiddet istismar, çocuk tecavüzleri ve kadın cinayetlerine sessiz kalan ve hiçbir önlem almayan bu devlete ve bu düzene hep bir ağızdan öfkeliyiz! 

Yani, virüsün faturasını kadınlar olarak hep birlikte en ağır şekilde ödediğimiz bu adaletsiz sisteme ve erk düzene karşı diyoruz ki; “Unutmayın!”

Biz kadınlar; bu öfkelerimizin nedeni olan gülüşlerimizi solduran tüm sorunlarla, içinde bulunduğumuz dayanışmayı daha da güçlendirerek sonuna kadar mücadele edecek kadar güçlüyüz.

BÖYLESİ FIRTINALI GÜNLERİN BEDELİNİ ÖDEYENLER
Öte yandan bizlerle birlikte bu süreçten çok fazla etkilenen çocuklar oldu. Doğadan, yeşilden ve park özgürlüklerinden mahrum kalan çocuklar, evlerde tablete ve telefona mahkûm oldular. Eğitimleri yarıda kalan, okula gidemeyen çocuklar “Uzaktan Eğitim” adı altında farklı bir sistem ile ilk defa tanışmış oldular. Kocaman okullarda aldıkları dersleri küçücük ekranlara sığdırmak zorunda kaldılar. Anlamadıkları yerleri bile sorabilme imkanı olmayan çocuklar “ertelenmeyen sınavlarına” hazırlanmak için bu süreçte fazlaca yıprandılar. 

Zaten bu ülkede hep böyle olmuyor mu? Böylesine fırtınalı günlerin zorluğunun bedelini birileri ödeyecekse; işçiler, emekçiler, kadınlar ve çocuklar ödüyor.

Fakat ben inanıyorum ki bu günler geçecek. Birlikte misler gibi sofralarda buluştuğumuz ailemizle, alelacele bir araya gelip dağıldığımız dostlarımızla, hep bir ağızdan türküler söylediğimiz yoldaşlarımızla, sarılmak için akşam olmasını beklediğimiz sevdiklerimizle beraber, güzel günleri yine hep birlikte dayanışma ile el ele kuracağız.

İlgili haberler
En büyük gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüz

En büyük gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüz. 8/20 mesai saati uygulamasında geri adım attıran çoğun...

‘Sanmasınlar ki hayatımız dört duvar arasına sıkış...

Hayatını spora adamış bir kadın Sevda. Kendini sporla var etmiş, karşısına çıkan tüm zorluklara göğü...

Bu kuşağın genç kadınları işte bu ortamda yetişti

Harflerle adlandırılıp, haklarında soyut karakter analizi yapmak yerine, bu kuşağın içinde yetiştiği...