DERGİMİZDEN

Kocaeli Derince’de 5 yıldır aynı temizlik şirketinde çalıştıktan sonra geçtiğimiz günlerde işten ayrılan bir kadın işçi, kendisini buna iten nedenleri Ekmek ve Gül’e anlattı.

5 yıldır aynı şirkette çalışan bir kadın işçi, her geçen gün koşulların daha da zorlaştığını belirterek başlıyor konuşmasına: ‘Köleden farkımız yok.’

Belediyenin kadınlara açtığı el emekleri ve ev yemeklerinin satıldığı Hanımeli pazarında gözleme, sarma, börek gibi sipariş üzerine her türlü yiyecek satarak katkı sağlıyorum. Yani emek veriyorum.

Sendikalı olmak kendime olan güvenimi arttırdı. İş arkadaşlarım bu konuda çok çekingenler, çünkü işten atılmaktan korkuyorlar. Ama ben elimden geldiğince sendikal çalışma yapacağım.

Çalışma süresi haftalık 40-45 saat iken sağlık çalışanları, nöbetli bir sistemde bu saatlerin çok üzerinde çalışıyor. Ücretlerin yetersiz olması nedeniyle uzun çalışma saatlerine mecbur kalıyoruz.

Kanımca en önemli sorunumuz hemşireliğin kimlik problemi. Halen bir ara eleman işi yapıyor olmamız. Yeri gelir hemşire, yeri gelir sekreter, yeri gelir teknisyen....

Sağlık alanı gün geçtikçe piyasalaşıyor; “performans sistemi”, “kalite yönetimi”, “müşteri memnuniyeti” ağızlardan düşmüyor. Emekçinin hali ise vahim.

Erkek hekim olunca halk “Hocam”, “Doktor Bey” diye hitap ederken, kadın hekim olarak “Hemşire Hanım” ile “Doktor Bey” arasında gidip geliyorsunuz.

‘Beş yıldızlı otel konforunda hastaneler açıyoruz’ denilerek açılan Mersin Şehir Hastanesini hemşire ve temizlik işçisi kadınlar anlatıyor.

Rosina, sanki sosyal yardım ziyaretlerine gidiyormuş gibi yapıp sendikal örgütlenmeyi şirketin burnunun dibinde ama gizlice yapıyordu.

Bakan Albayrak, BES’i överken “Artık vatandaşlarımız emekli olduklarında nasıl geçinirim kaygısı taşımayacak” dedi. Aslında Bakan, emeklilerin geçim sıkıntısı yaşadığını da itiraf etmiş oldu...

İstanbul Küçükçekmece’de yaşanan istismar olayına tepki gösteren kadınlar; ‘Benim canımı, çocuğumu koruyamayacaksa bu devlet ne işe yarıyor!’

Kreş kadınlar için oldukça önemli. Hem geçim derdine derman, hem çocukların psikolojisi ve gelişimi için çok fazla önem arz ediyor.

Bu yazıyı okuyup benim durumumda olan kız kardeşlerime diyorum ki, korkma, ne olursun cesur ol. Susma. İçinde biriktir cesaretini ve kır zincirlerini. Yalnız değiliz, biz kadınlar birlikte çok güçlü.

Ekmek ve Gül aracılığıyla sesini tüm Türkiye’ye duyuran, eğitim hakkı ve eşit koşullarda yaşama talebi ile tanıdığımız İranlı Derya hayalleri için artık üçüncü bir ülkede.

Eylül, ‘Hepiniz bu hikayeyi biliyorsunuz ama görmezden geliyorsunuz’ cümlesi kadar net, ‘kaç kişi olduk’ sorusu kadar gerçek. Anlatılan hikaye bilmediğimiz bir hikaye değil...

Eğitimlerinden koparılan kız çocukları çok küçük yaşlarda zorla kaçırılıp evlendirilerek bir işkenceye mahkum olurken, bunun değişebileceğinin örneği oluyor Hirut ve Avukat Meaze’nin verdiği savaş.

Dünya yeniden dizginsiz bir sömürü sisteminin pençesinde ağır sosyal felaketlere sürüklenirken 8 Mayıs 1945’i ve öncesini hatırlamak önem kazanıyor.

Kapıyı açan uzun boylu, bembeyaz tenli, sarışın kadının, güzelliğinden çok, dudağındaki kan kırmızı ruju dikkatimi çekiyor.

Özel hiçbir harcama yapılmıyor. İngiltere’de televizyon izlemek bile özel bir lisans gerektiriyor mesela....
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.