Mülteci kadınlar: Barış istiyoruz, başka bir şey değil...
İkitelli’de ikamet eden Suriyeli göçmen kadınlara barışı ve savaşı konuştuk. Aslında biz barışı sorduk ama onların aklına gelen ilk şey savaştı. Çünkü savaş barıştan daha çok hayatlarına girmişti...

Dünyanın birçok yerinde barışa duyulan özlem her geçen gün artıyor. Biz de bu sayıda barışa en çok ihtiyaç duyan, savaştan en çok canı yanan ve hâlâ savaşın mağduru olan Suriyeli mülteci kadınlarla buluşmayı tercih ettik.

İstanbul İkitelli’de yaşayan Suriyeli mülteci kadınlarla “barış”ı konuştuk. Ama savaş o kadar derinden etkilemiş ki hayatlarını, ilk akıllarına gelen şey savaş oluyor.

Suriyeli Seher barışı şu sözlerle anlatıyor; “Barış benim için insanların birbirine güvenmesi, birbirini sayıp sevmesi demektir. Savaş deyince çok kötü şeyler geliyor aklıma. En çok da ölüm.” Sonra başlıyor savaşı anlatmaya; “Birçok komşumuz yakınlarını kaybetti. Biz de darmadağın olduk. Her birimiz başka yerlerde yaşar hale geldik. İş, ev bark hiçbir şey kalmadı. Şehirler viran oldu. Ayrılık ölümden daha beterdi. Savaşın neden çıktığını hiç birimiz bilmiyoruz ama çok korkunç bir şey. Aç kaldık, açıkta kaldık. İnsanların birbirine güveni kalmadı. Kardeş kardeşe güvenmiyordu.”

‘BARIŞ DEYİNCE AKLIMA SAVAŞIN KANLI GÖRÜNTÜLERİ GELİYOR’
5 yıl boyunca savaş ortamında kalan Seher, sonrasında Türkiye’de Suriyeli başka bir mülteci ile evlenerek İstanbul’a geliyor. Ancak savaşın yıkımı burada da devam ediyor, “Türkiye’de çok kötü davranıyorlar bize. ‘Siz savaştan kaçtınız’ diyorlar. Biz mecbur kaldığımız için Türkiye’deyiz. Nasıl birbirimize silah sıkalım. Ya tarafsız kalıp ülkeyi terk edeceksin ya da kardeş kardeşi vuracak. Sen bana barışı soruyorsun ya, benim aklıma savaşın o kanlı görüntüleri geliyor. Barış çok güzel bir şey. Ama benim ülkem için bu imkansız.”

SURİYE’DE SAVAŞ, TÜRKİYE’DE KAHIR
Türkiye’de yaşadığı sorunları anlatmaya devam ediyor Seher, “Özellikle son birkaç aydır savaşın içinde kalsaydım da Türkiye gelmeseydim diyorum. Türkiye’ye geldikten sonra tanıdığım insanların bir kısmı bundan birkaç ay öncesine kadar selam veriyorlardı. Bir süredir selam vermedikleri yetmezmiş gibi düşman gözlerle bakıyorlar. Kendimi Türkiye’de hiç güvende hissetmiyorum. Eşim, kaynanam yanımda olmadan dışarı çıkamıyorum. İki çocuğum var, onları parka götüremiyorum. Sokağa çıktığımızda sürekli hakarete uğruyoruz. ‘Bir gitmediniz, kurtulamadık sizden’ sözleri her yerde. Biz keyfimizden mi geldik!” Elbette barış, özgürlük ve huzur istiyor Seher.

ÇALIŞMAZSAK NASIL YAŞARIZ?
Kendilerini karalayan söylemlere de tek tek cevap veriyor Seher: “Diyorlar ki ‘size yardım ediyorlar’. Yardım nereden geliyor? Birleşmiş Milletler’den. O bile bize verilmiyor. Her şey sistemde görünüyor. Kime ne verildiğine baksınlar. Biz para falan almıyoruz. Geçtiğimiz aylarda bir çocuğa tecavüz edildi, tecavüzcü ‘Suriyeli’ dediler. Tecavüzü kim yapmış olursa olsun o insan değil! Ben bunu savunmuyorum. Ama bunu neden bütün Suriyelilere mal ediyorlar? Geçenlerde sağlık ocağına gittim. Biri diyor ki ‘size öncelik tanıyorlar’. Ben de tutamadım kendimi dedim ki ‘Nasıl öncelik tanıyorlar? Sana da barkod veriyorlar bana da. Kim önce gelmişse o muayene oluyor.’ Biz Türkiye’ye isteyerek gelmedik. Şimdi bir de uygulama getirdiler. Hangi şehirde kayıtlı isen oraya gideceksin, gidelim de oralarda iş imkanı yok. Çalışmazsak nasıl yaşarız”

‘ŞİMDİKİ YAŞADIKLARIMIZ SAVAŞTAN KÖTÜ’
Asiye de savaşta bombaların altında çocuklarının karnını doyurmak için elinden geleni yaptığını ancak burada Türkiyelilerin konuşmalarının kendisini çok yaraladığını söylüyor. O da Seher gibi aynı dertlerden muzdarip, “Savaşta ölmek, Türkiye’de her gün yerin dibine girmekten daha iyiydi” diyor. Nasıl bir yaşam istediğini konuşuyoruz: “Barış istiyorum başka bir şey değil. Çocuklarımı düşünüyorum; savaştan kaçtık huzur için ama bu ülkede de huzur yok. Burada herkesle tek tek savaşıyorsun. Burada her gün ölüyorum. Her gün çocuklarımı ben işe götürüp getiriyorum. Büyük oğlum 20 yaşında ama korkuyor. Ben de korkuyorum bir şey yaparlar diye. Oğlum tek çalışıp kirayı ödüyor. O çalışmazsa aç kalırız. İki bayram geçti eşim hâlâ iş bulamadı. Ben iş alıp evde yapıyorum. Yoksa dokuz çocuk, dört yetişkin nasıl yaşarız bir maaşla? Büyük oğlum Suriye’den buraya geldiğimizden beri çalışıyor. Bu nedenle geçici kimlik çıkaramadık. İzin alırsa işten atarlar. Sabahtan akşama kadar korka korka çalışıyor. Korku çok kötü bir şey, sadece yaşayan bilir. Bayramda bile dışarı çıkamadım. Bir iş için dışarı çıkıyorum ama eve gidene kadar acaba evde çocuklarımın başına bir şey geldi mi diye korkuyorum.”
Barıştan yana ise umudu olmadığını söylüyor Asiye, ama hem kendi huzuru hem de Türkiyelilerin huzuru için barış istiyor, “Barıştan yana hiç umudum yok. İsterim barış olsun, kimse bizim yaşadığımızı yaşamasın. Çok zor bir şey savaş. Türkiyeliler yaşadıkları sorunların bizden kaynaklandığını sanıyor. Bakkaldan bir şey alıyoruz ya sanki onların rızkını kesiyoruz sanıyorlar. Herkes kendi emeğiyle yaşıyor. Ben çalışmazsam, oğlum çalışmasa bize kim ekmek verir. Bizim yaşadıklarımızı kimse yaşamasın. Kendi ülkeme gitmek istiyorum. Ama iş olsun, okul, hastane olsun. Olsun ki orada yaşayabilelim.”

NE YAPACAK BİZİM ÇOCUKLARIMIZ?
Bu arada çocuğunu okula yazdırmaya gittiğinde bile ayrımcılığa maruz kaldığını anlatıyor Asiye, “Okul müdürü ‘bekleyin önce Türkleri kaydedelim sonra size sıra gelecek’ dedi. Geçen sene öyle değildi. Türkleri aldıktan sonra yer kalmasa bizim çocuklarımız okula gidemeyecek mi? Ne yapacak bizim çocuklarımız?” diye soruyor.
Evet, Asiye’ye hangimiz bunun yanıtını verebilir? Asiye için savaş sadece ölmek demek değil; işsizlik, yokluk, aşağılanmak da demek... Bu yüzden kadınlar için barışın ne kadar mühim olduğunu Seher ve Asiye’nin anlattıklarından bir kez daha anlıyoruz. Barış istiyoruz; huzurumuz için...


İlgili haberler
Mülteci kadınların umdukları Almanya bulduklarıyla...

Almanya’da da mülteci kadınlara yönelik ayrımcılık, şiddet hâd safhada. 639 kadınla yapılan anket so...

Geri gönderme kararı mülteci kadınlar için ne anla...

İstanbul’da yaşayan mültecilere ilişkin uygulanmaya başlanan ‘geri gönderme’ kararı mülteci kadınlar...

GÜNÜN FOTOĞRAFI: Yıllar önce Yunan mültecilere giy...

Suriyeli mültecilere dönük nefret dili ve şiddet dozu yükselirken tarihin tozlu sayfalarından çıkan...