Ekmek ve Gül Eylül 2019
“Ölmek istemiyoruz” çığlığı atmak zorunda kalmadığımız, yaşama dair neşemizi paylaştığımız günlere daha çok yaklaştığımız bir ay olsun!
‘Ölmek istemiyoruz’ çığlında özetlenen başka bir hayat özlemi, dergimizdeki kadın hikayelerinin temel duygusu. Dergimiz, bu karanlık tablodan nasıl çıkacağımızı tartışan kadınların önerileriyle dolu.
Saldırıları püskürtürken, yalnızca kâğıt üstündeki haklarımıza sahip çıkmakla kalmayıp, bu hakları kullanabilmemizin somut koşullarına ilişkin de taleplerde bulunmamız gerekir.
Kadınlar krizle birlikte sadece daha da yoksullaşmıyor aynı zamanda şiddetin her türlüsüne daha fazla maruz kalır hale geliyor.
Avukat Şenay Tavuz, hâlâ bir çok kadının Barodan avukat isteme hakkı olduğunu bilmediğini yazıyor. Ve ekliyor: Artık kadınlar, şiddet ve boşanma davalarında ‘Ölmek istemiyorum’ diye haykırıyor.
‘Kadının işi eve yorgun gelen kocasına bakmak, ona hizmet etmek olarak görülüyor. Eşitsizlik sadece burada da değil sokakta, işte, eğitimde sosyal alanların hepsinde baş gösteriyor.’
Cinayetlerin önünü açan yargı kararlarından, yaptırımı olmayan komik cezalardan kurtulmalıyız. Örgütlenip gerekli yasaların uygulanmasını sağlayabiliriz.
Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum’ sözleri, herkesi öfkeye boğarken, Sincan Organize Sanayide çalışan metal işçisi kadınlar da çalışırken, molada serviste her yerde bunu konuştu.
Malatya’da bir kadın boşanmak istediği eşi tarafından yaralandı. Gaziantep’te bir kadın boşanmak istediği için doğum yaptığı hastanede bıçaklandı. Emine Bulut’un çığlıkları hâlâ kulaklarımızda...
‘Çözüm konuşuyoruz; fabrikada herkesin dilinde idam. Ama ben onaylamıyorum. İdam etsen ne olacak, yapacak olan bunu mu düşünüyor? Bunları ancak biz değiştirebiliriz.’
Dokunduğumuz her kadını görerek, hayatın tüm zorluklarına karşı sıcak ve güvenli omzumuzu sunarak, yaşadığımız hiçbir şiddetle barışmadan dirseklerimizi çıkararak mücadele! İşte bunu yapabiliriz…
Çok yoksulluk çekiyorum, bazen ekmek param bile olmuyor, eski kocamdan da hâlâ korkuyorum, bizi takip ediyor ama huzurum var, artık dayak yemiyorum. Şiddet, yoksulluk kaderimiz değilmiş bunu anladım.
‘Ne olacak artist mi olacaksın’dan, ‘90-60-90 değilsen zor rol kaparsın’a uzanan meşakkatli bir yol. Tiyatroda kadın olmak...
Geçtiğimiz hafta Batı Şeria’da yüzlerce kadın, 21 yaşındaki Israa Ghrayeb’in ailesi tarafından “namus” gerekçesiyle öldürülmesinin ardından sokaklara döküldü.
Tayvan’da o çok bilinen büyük Amerikan markaları için kot pantolon üreten kadınların, iş güvencesi ve terfi karşılığı cinsel ilişkiye zorlandığı ortaya çıktı.
Jamaika kadın milli takımı, ücretlerinin ödenmemesi gerekçesiyle antrenmana ve maça çıkmayı reddetti.
Anne-kız başkent sokaklarında başörtülerini çıkararak çektikleri videolarla tanınan kadın aktivistler Saba Kord Afshari ve Raheleh Ahmadi cezaevinde. 2018'den bu yana en az 32 kadın tutuklandı.
Ağacın nasıl meyve verdiğini, tohumun nasıl serpildiğini, akan suyun cana can kattığını görür kadın. Ona vurulacak hançeri, şiddeti kendi canına vurulacak gibi hisseder. Ondandır en önde duruşu...
Öv-Der Eskişehir Başkanı Heval Karasu, yeni eğitim döneminde velileri bekleyen kaygı verici tabloyu yazdı.
Binbir tartışmayla tamamlanan İstanbul yerel seçiminin ardından kadınlar taleplerinin karşılanması için ısrarcı. Kadınlar, kreş, şiddetle mücadele ve kendilerine daha çok bütçe ayrılmasını istiyorlar.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.