DERGİMİZDEN
Hangi kadın üç kuruş nafaka için mahkemelerde sürünmek, kendi ayakları üzerinde yaşamak dururken başkasından, hele de hayatından çıkardığı bir adamdan gelecek üç kuruş paraya tamah etmek ister?
Sincan’da kadınlara yerel seçimler için fikirlerini sorduk, hemen hepsi ekonomik krizin etkilerini anlatıyor ve ‘krizi çıkaranlara, cebimizi yakanlara oy yok’ diyorlar.
Kartal Cumhuriyet Mahallesi muhtarlığına adaylığını koyan Gülcan Aydın, kadınlara sesleniyor: ‘Ortak dertlerimizi birlikte çözelim, birlikte mücadele edelim.’
Ekim ayı sayımızda dünya kadınlarının kriz karşısında yaşadıkları sorunları ele almıştık. Bu sayımızda ise kadınların kriz karşısında nasıl mücadele ettiklerine ve neler yaptıklarına bakacağız.
Osmanlı döneminin bilinen ilk kadın divan şairidir Mihrî Hatun. Şiirdeki ustalığı, cesareti, içtenliği ile dikkat çekmiş, döneminin usta divan şairleri ile atışmaktan geri durmamış bir kadın ozan.
Ne kadar acıdır ki bir yerlerde tutulan gizli sesler var… Kimsenin duyamadığı o anlatılar var. Bir tarih söyleminin kadın tarafından aktarılanları, gizli kalmak durumunda kalıyor.
Üst solunum yolu enfeksiyonu insandan insana bulaşması çok kolay olan bir hastalıktır.
Annesiyle birlikte cezaevinde 40 gün kalması bile yetmişti Sarya’ya. Sarya’nın nezdinde anlatılanlar bugün yüzlerce çocuğun parmaklıklar ardındaki yaşam koşullarının en açık ifadesi oluyor bize.
Kadınlar cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kazanılmış haklarını bugün geldiğimiz bu noktada maalesef kaybetmek üzere.
Sevgili kadınlar, kaderimizi bir erkeğin aşkına, sevgisine bırakmamalıyız. Çalışıp, üretip var olduğumuzu göstermeliyiz.
Eşini kaybedince çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalan bir kadının sosyal yardım alabilme çilesi: Gizlice AKP’ye üye yapıldı.
‘Ne oluyor arkadaşlar torbacı mıyız, bıkmadınız mı kanamalarınızı saklamaktan!’
Kadınlar 103 korkmaz insan futbol turnuvasında... Barış ve eşitlik için sahaya çıktılar
Bu sayımızda krizin yıkıcı ve hayati etkilerini bizzat yaşayanların deneyimlerini aktarıyoruz sayfalarımızda; yazı ve mektupların her biri, bozuk mekanizmanın bize faturası gözler önüne seriyor.
Ve fakat iktidarın baskısıyla yarattığı her sessizlikten, kendi çürümesinin sesi yükselir oldu... Krizin bedelini krizi kim çıkardıysa o ödesin. Biz ödemiyoruz!
Kaybedecek sarayımız da yok, ejder suyumuz da. İster dış güç desinler, ister başka bir şey; Yoksulluk yüzünden intihar etmemek için, insanca yaşam için örgütlenmekten ve mücadeleden başka çaremiz yok!
1600 TL ile geçinemiyoruz, yüzümüz hiç gülmüyor. Bir arkadaşımız, “Asgari ücretlinin geçinebileceği tek yer Meclis lokantası” diye bir şey paylaşmış sosyal medyada. Ters orantı bu olsa gerek...
Ben açık bir kadınım, yan masamda çarşaflı bir kadın arkadaşım çalışıyor. Birlikte yiyor, birlikte iş yapıyor, günün bir kısmını birlikte geçiriyoruz. Hiçbir konuda da ayrı düşmüyoruz. Neden sizce?
O kadar kâr ediyorlar ki biz bir yıl depoda yatsak, sade maaş alsak bunlara bir şey olmaz! Hükümet bunu sağlamalı, işçi atılması olmamalı.
Domates biber alıp konserve yapacağım güya. Domatesin kilosu olmuş 5 lira, o da en ucuzu! Domatese baktım, sonra pazarcının yüzüne...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.