DERGİMİZDEN

Ege Üniversitesinden kadınlar: Krize, sömürüye karşı 8 Mart’ta varız

Ege Üniversitesinde işten atılan taşeron kadın işçiler: ‘Ev kadını değil, iş kadını olmak istiyoruz. Ben buradayım, varım, direne direne kazandım demek için 8 Mart’ta alanda olacağız.’

Gerçekleri bir bir haykıracağız

İktidar, kadının değiştirici ve dönüştürücü gücünü bildiğinden her türlü manipülasyonla haklarımızı kısıtlamaya çalışıyor. Ama biz derinden yaşadığımız tüm gerçekleri 8 Mart’ta yüzlerine haykıracağız.

‘Umut var, daha çok yan yana gelmeliyiz’

Antep’te işçi kadınlar buluştu. Gittikçe zorlaşan yaşamlarını konuşan kadınlar ‘Bu böyle gitmez’ diyor. Çözümü de birlikte tartıştılar.

Mesai uzun ve yorucu, ücretler düşük

Gıda ve tekstil işçileri: ‘Çalışma saatlerimiz çok uzun, bir de fazla mesai yaptık mı, of! Ama ücretler düşük, yetmiyor. Emeklilik için yılım doldu ama yaş yüzünden 15 yıl daha çalışmam lazım...’

İşçi kadın buluşmalarının gösterdikleri

Çalıştıkları işyerleri ya da alanları farklı olsa da işçi kadınların hepsi aynı ortak sorunu yaşıyor: Örgütsüzlü, hayat pahalılığı, sözlü ve fiziksel taciz, krizle birlikte kötüleşen çalışma koşulları

İşyerinde bir işçi kadın buluşmasının ardından...

Denizli’de tekstil işçisi 40 kadın buluştu: ‘Kadınlar bir araya gelince her sıkıntıyı çözüyor...’

Kriz hayatımızın tam ortasında!

Küçükçekmece’den işçi kadınlar anlatıyor: ‘İşverenin gasplarına karşı çıkana kapı gösteriliyor. Krizin, zamların yaşamın her yanını saran işçi için tek çare bu ücrete tamah etmek oluyor...’

Uzun mesailer, bitmeyen borçlar, taciz...

İşçi kadınlar çalıştıkları yerlerde insanların ekonomik gidişata tepkili olduklarını, ancak güvensizlik nedeniyle ve işten atılma korkusuyla sessiz kaldıklarını anlattılar.

‘Biz bütün olalım, onlar yarım kalsın’

Yenimahalle’de işçi kadın buluşmasından notlar: ‘İşyerlerinde biz suçlanırız diye korkuyoruz. Bu korku tacizin üzerini örtüyor...’

Burda ya da Özbekistan’da; özgür olmak istiyorlar

Ne kadar benzer ülkeler olduğumuzu düşünüyorum Sonya konuştukça, ne kadar benzer dertlerimiz olduğunu...

Doğu halklarının Bolşevik kadınları

59 kadın delege kadın güçlü bir dinleyici topluluğunun önünde, ş̧eriat yasasının statüsü de dahil olmak üzere, çok eşliliği, kadın haklarını ve türbanı tartışmak için bir araya gelmişti.

Nasıl bir seçime gidiyoruz?

Rantçı, rüşvetçi, yolsuzluğa batmış, taşeroncu, işletmeci, tekellerin hizmetindeki belediyecilik değil, halkçı belediyecilik talep edeceğiz.

Ne minnet ne lütuf… Hakkımız olanı istiyoruz!

Rantçı yerel yönetimlerin kadınlara sunduğu kısıtlı imkanlar sanki “lütufmuş” gibi gösteriliyor. Kadınlardan da zaten hakları olana ulaşmak için “minnet” etmesi isteniyor.

Biz Kazanacağız!

‘Akbük’e kadın eli değsin; daha iyi şartlarda, demokratik, katılımcı ve şeffaf bir yerel yönetim anlayışıyla yönetilsin’ diyerek yola çıkan muhtar adayı Saadet Noyan Köse anlatıyor...

Seçeneğimiz; birlik ve mücadele

Ev toplantılarından birisini de Derince’nin Esentepe mahallesinde gerçekleştirdik. Bağımsız aday Reyhan Başaran kadınların dertlerini dinlerken çaresiz olmadıklarını belirtti.

VAN’DA KADINLARIN GÜNDEMİ: İrade gaspı ve geçim derdi

Ulusal mücadelesi on yılları aşmış Kürt halkı ise bir yandan iradesi kayyumlarla yok sayılmışken diğer yandan iş olanakları zayıf kentlerde geçim derdiyle uğraşıyor.

Tencerede ne kaynadığına dikkat!

Kanserden ölümlerin artmasına sebep ne? Yediğimiz yemekteki, içtiğimiz sudaki, soluduğumuz havadaki pestisitler, ağır metaller...

Pazara değil, ot toplamaya gidiyoruz

Krizin eve yansımasını 65 yaşındaki Makbule Kaya anlatıyor: ‘Pazara gidiyorum 100 TL ile ama nerdeyse boş dönüyorum. Evde de ister istemez ben suçlu oluyorum. Ben hiç bu kadar kötü günler yaşamadım.’

Kriz bu sistemin kanında var

Narenciyeden yeşilliklere, kahvaltılıklardan baharatlara, el örgüsünden takılara pek çok ürünü kadınların kendi emeğiyle üretip tüketiciyle buluşturduğu Mezitli kadın üretici pazarında konumuz kriz.

Dayanışma ve mücadeleye daha çok ihtiyacımız var

‘Zaten zor olan yaşamımıza bir de kriz eklendi. Eskisinden daha çok çalışıp daha az ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Evlerde boşanmaya varan gerilimler yaşanıyor. İşte böyle gidiyoruz 8 Mart’a...’