DERGİMİZDEN
Cennet çocukluğundan itibaren çok çile çekmiş. Ailesinin yanında çektikleri yetmemiş bir de kocasının şiddetini görmüş. Bir kızını kaybetmiş, ancak kalan üç çocuğu için ayakta kalmayı seçmiş.
Film, her kadının anneliğe hazır olmayabileceğini ve her kadının anne olmasının zorunlu olmadığını belirtmekten çekinmez.
10 Ekim Ankara Katliamı’nda kaybettiğimiz barış güvercinlerinden biri Elif Kanlıoğlu. Onu anlatan Elif belgeseli de ‘barış’ı, ‘mücadele’yi, ‘vazgeçmeme’yi, diretiyor insana.
Doğumda kazandığımız biyolojik cinsiyet, doğduğumuz anda toplumsal cinsiyetle bir ömür boyu süren dinamik sürece giriyor.
Onca zaman içinde, ne kadın dayanışmasını, ne de emek ortaklaşmasını hiç terk etmemiştir Gülseren’i.
Ne ölümüne zayıf, ne de ölümüne kilolu olmaya karşı, olması gereken kadına da susturulmak istenen kadına da izin vermeyin.
On üç yaşında evlendirilen, on dört yaşında anne olan bir kadın Ayşe, şimdi bir kaçak gibi yaşamak zorunda ve her gün öldürülme korkusu ile evden çıkarak gidiyor işe.
Eğitim veliler içinde öğrenciler için de bir keşmekeş olmuş durumda. Üç kuruş kazanıp çocuğu daha iyi eğitim alsın diye özel okula gönderen bir veli soruyor bu durumun nedenini!
Sultangazi Esentepe Mahallesi’nde yapılmak istenen talana karşı mücadele edenlerden biri olan Ayten, mahallede evleri gezerken karşılaştığı manzarayı Ekmek ve Gül’e anlattı.
Önce çekinerek girmiş kapıdan içeri, ama sonra dayanışmanın tam ortasında bulmuş kendini. İşte bu, Elif’in ikinci baharının ve kendini keşfinin hikayesi...
Suriye’den savaş nedeniyle Türkiye’ye gelen, Türkiye’de de türlü ayrımcılığa maruz kalanlardan biri Asel. Kağıtlara yazılan yazıları okuyabilmek için Türkçe okuma-yazma öğreniyor.
Ekmek ve Gül’ün bu sayısında birbirinden farklı yerlerde birbirinden farklı konularda aynı cümleyi kuran kadınların söylediklerini ortaya koyuyoruz.
Yuttukları, dağıttıkları, cebe indirdikleri her bir kuruşta bu kadınların, bu gençlerin, bu bebeklerin, bu babaların canının hakkı olduğunu düşünün...
Cumhurbaşkanı “2019’u kadınlar sırtlayacak” diyor. Sırtlayacağımız, kurmak için omuz vereceğimiz bir dünya var elbette. Ama“mahdumlar” gemileri daha rahat yüzdürsün diye değil.
Bir laborant kadının işyerinde maruz kaldığı tacize ve mobbinge karşı mücadelesi…
30 yaşına vardığında yaşadığı hayatı hak etmediğini fark eden Sakine, kocasına çocukluğundan beri bağlı iplerini kendi ellerine alır.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde bir gün: 10 yıldır kumayla yaşayan, şiddete uğrayıp karakola gidince ‘baba, koca dayağı kötü yola düşmekten iyidir’ yanıtı alan kadınlar... Ama iyi şeyler de oluyor
Kadının erkekle eşit olduğu, kıymetinin bilindiği, öldürülmediği, tecavüze uğramadığı, satılmadığı, haklarının neler olduğunun ifade edilebildiği bir toplum hayal ettik... Neden olmasın!
Aynı apartmanda yaşayan birbirinden habersiz ne çok hikayesi, ne çok anlatacakları var kadınların. Dili farklı, ama yaşadıkları şiddet de, yaşam savaşı da aynı.
Ortak kaderler yaratan, evlilikleri ve hayatları bir zincirin halkalarına dönüştüren berdelin bedelini yine en ağır şekilde kadınlar ödüyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.