DERGİMİZDEN
Az önce hep birlikte güle oynaya sofrayı kuran, hem bir şeyler yiyip hem de sohbet eden, her konuda birbirlerine hak veren kadınlar, birden ‘koyun-hain’ diyerek kavga etmeye başladı.
Kadınlar, çalışma yaşamında türlü eşitsizlikle karşılaşıyor. Bu eşitsizlikler, sosyal güvenlik sisteminde daha da çoğalıyor.
Yüksekova’dan çatışmalar nedeniyle İstanbul’a göçmüş 26 yaşındaki Şeyda. İş yaşamına İstanbul’da atılan genç kadın sömürünün her türlüsünü yaşamış. Şeyda’dan dinleyelim gerisini...
Ne yapıyor genç kadınlar? Üniversiteyi bitirdiği andan itibaren, hatta bazen mezun bile olmadan, iş bulamayacağım korkusuyla stres altında yaşamaya başlıyor. Elbette çoğunluk iş bulamıyor.
Hastane işçisi bir kadının yaşadıkları hiçbirimize yabancı değil. Her gün birçok angarya iş yaptırılan işçiler, işten atılma korkusu yaşamadan yaşadıkları sorunlara çözüm istiyor.
Bir işçi kadın yazdıkları: ‘Belediyelerde ve hastanelerde çalışan taşeron işçi sayısı kadrolu işçi sayısını geçti. Hükümetin “kamuda taşerona kadro” diye müjde vermesi açıkça bir aldatmaydı.’
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği 4. yılını kutluyor. Ekmek ve Gül’e yazan kadınlar dernekle birlikte fabrikaya, eve, mahalleye, sokağa taşıdıkları dayanışmayı anlattı.
“Erkek dilli” şiir geleneğine devrimci bir tutumla dur diyen Gülten Akın kendinden sonra gelecek “deli kızlara”, seslerini çoğaltmaları için büyük bir alan açtı.
Çocuğu hastanede yatması gereken bir ailede refakatçi olarak yalnız annenin kalabileceğini biliyor muydunuz? İşte bu durumla karşılaşan bir annenin yaşadıkları...
Eğitimde ‘reform' süslemesiyle sunulan müfredat değişiklikleri aileleri endişelendiriyor. Çocuklarıysa küçük yaşlardan itibaren gelecek stresiyle baş başa bırakıyor.
İdrar kaçırma (üriner inkontinans) daha çok kadınlarda, özellikle de ileri yaşlarda görülüyor, evet. Ama yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görmeyin, doktora gidin...
‘Medyanın yanlış kullanılması hem toplumun medyaya güvenilirliliğini azaltıyor, hem de insanların tepkisiz kalmasına; vahşet olaylarına alışmasına neden oluyor.’
Ataerki Suriyeli kadınların için de Türkiyeli kadınlar için de ortak. Yaşamda pek çok ortak yönü bulunan kadınlar şimdi de mücadele için ortaklaşmalı.
Kartal’da bir araya gelen Ekmek ve Gül okurları; İran’da kadınların tribünde futbol izlemesinin yasak olmasını konu eden ‘Ofsayt’ filmini birlikte izleyip, dergimize yazdılar.
Ömrümüze bulaşan zehri yıkıyor “Kamçılanma Mesafesi”. Uzunbay’ın karakterleriyle, bu zehri yıkamak için karşılaşıyoruz. Kadınlar sesleniyor. Bu zehri yıkamak için biz de bu sese eşlik ediyoruz.
Dokuz Eylül Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Topluluğu, “Kuşatılmış hayatlarımızdan sıyrılmanın araçlarından biri edebiyattır.” diyerek “Karakalpak Kızı” romanını birlikte okudu.
Her bir araya geldiğimizde, ülkenin gündeminde olanları, yaşadığımız eşitsizlikleri tartışabildiğimiz ortamlar yaratmak, konuşmak istediğimizi fark ettik. Tanışma toplantıları da bunlardan biriydi.
Müftülere nikah yetkisi verilmesini okurlarımız çevresindekilerle konuşup tartışıyor. Genellikle içeriğinin bilinmemesinin altı çiziliyor.
Binlerce yıl topluma şifacılık eden, toplumsal yaşama kaynaklık eden kadınlar şimdi yaşamın kıyısına itilen, baskılanan, eve hapsedilen kesim olmuş durumda.
Çorlulu kadınlar ‘Atma, paylaş’ kampanyası ile bir araya gelip eşyalarını paylaşıyor, dertlerini konuşuyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.