İşçilerin bir araya gelişinden tedirgin oluyorlar
Dersim’de devlet teşvikiyle açılan tekstil firmasında çalışan işçi anlatıyor: Yerel seçimlere kadar servis ve yemeği vali karşılıyordu. Vali aynı zamanda kayyım, yani masraflar belediye bütçesinden.

Merhaba Ekmek ve Gül okuyucuları, ben devlet teşvikiyle kurulan bir tekstil firmasında çalışıyorum. Çalıştığım işletme bir buçuk yıldır kurs adı altında üretim yapıyor. Fabrikada yaklaşık 90 kişi çalışıyor ve bunların yarısından fazlası İŞKUR’a bağlı. Açılmasından yerel seçimlere kadar gelen sürede servis ve yemek Vali tarafından karşılanıyordu. Vali aynı zamanda kayyım olarak belediyeye atandığı için bu masraflar belediye bütçesinden karşılanıyordu tabii ki. Yerel seçim sonrasında hem servis hem yemek kaldırıldı. Yeni belediye başkanıyla görüşmeler sonrasında servisi devam ediyor. Fakat yemek 1 ay boyunca verilmedi, evlerimizden götürmek zorunda kaldık.

Tek sıkıntı bunlar değil tabii... LCW gibi dünya markalarına üretim yapıyoruz ama markanın ünlü olması bizlerin daha iyi koşullarda çalışmasına yetmiyor. Sürekli performans dayatmasıyla karşı karşıya kalan makineler gibi olduk. Sürekli bant sayıları karşılaştırarak yarışa sokuluyoruz. Tuvalette sabun çoğu zaman sabun olmuyor, maaşlarımızı neredeyse iki ayda bir alıyoruz. Sıkıntıları patrona söylediğimizde hiçbir çözüm üretilmiyor, “Beğenirsen çalış, beğenmezsen kapı” deniliyor. Bir araya gelip bu sıkıntıları konuşmamızdan çok korkuyorlar, en ufak bir şeyde “Hemen eylem yapıyorsunuz” diyorlar. Bizler bu sıkıntıları bir araya gelerek dile getirmeye devam edeceğiz, onlar da her zaman bu bir araya gelişenlerden tedirgin olmaya devam edecek. Çünkü biliyoruz ki bir araya gelip haklarımızı talep etmediğimiz sürece kimse bizleri düşünmeyecek. Bir ay boyunca verilmeyen yemekleri ayarlamaları bir buçuk ayı buldu. Sorduğumuzda geçiştirdiler. Yapılan bir toplantıda işçi arkadaş “Ne zaman yemek verilecek” diye sorduğunda patrondan “Önce çalışın da hak edin” cevabı aldı. Biz işçilere köle gibi bakan patronlara karşı bizler de gücümüzün farkına varıp bir arada durmalı ve insanca çalışma koşulları için mücadele etmeliyiz. Bunun dışında bir çözüm yok.

İlgili haberler
Sözleşmelerde kadın işçilerin talepleri neden yer...

İşkolunda 130 bini aşkın işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren sözleşme görüşmeleri, bu yıl met...

Ünaldı’da işçi olmak: Küfür, şiddet, taciz, kötü ç...

Ayşe ve Fatma Antep Ünaldı Mahallesi’ndeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan, 17 yaşında iki genç iş...

Adı ‘İşçilerin kırık hayalleri ve sömürdüğümüz hak...

İlla yapacağız diyorlarsa bu fonun ismini ‘İşçilerin kırık hayalleri ve sömürdüğümüz haklar fonu’ ol...